islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3715
EURO
35,0331
ALTIN
2.324,05
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Ana Mes’elelerimiz ve Yol Haritamız-II

Ana Mes’elelerimiz ve Yol Haritamız-II
5 Haziran 2017 08:45
A+
A-

Evet… İlk ve en hayâti mes’elemiz, çamur içine düşmüş som altın gibi maddi ve mânevi iffetini korumakta devam eden kişilerden bir kadro çemberi kurmaktır. Değişimin, dönüşümün, re-formun başarısı veya olumsuz sonucu buna bağlıdır.

Baş yöneticinin çevresi (varsa) çıkar (menfaat) dilencisi yüzsüzler den ne kadar temizlenirse devlet o nisbette yücelir, güçlenir. Cumhurbaşkanımızın bir adım arkasında duran yaverler gördü bu ülke… İhanetin, aldatıcı amber râyihası (kokusu) gibi gelip 15 Temmuz’da foseptik çukurundaki kokudan bin beter bir aslında dönüş tiksinti sergileyenleri tanıdı bu millet… Farz-ı muhal (imkânsızı farz ederek, düşünerek) desek ki, “Kasa (para) MASA (makam) koltuk ve Nisa (kadın)” ihtirasıyla yanıp tutuşan biri sarılıp, süzülüp, atlayıp, zıplayıp herhangi bir siyasi partinin MKYK (Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna) veya çok sevgili dâvâ gönüldaşımın en yakınına erişse bu ülkenin hali nice olur? Desek ki bu tip bir kişi herkesin bildiği namlı bir tefeci (faizci-dolandırıcı) ise yarın bu aziz vatan’da (mesela) çok etkin bir faizsiz ekonomiye geçiş re-formunda millet ne der? Kasa-Masa-Nisa skandallarının değişim, dönüşüm, re-form hamlelerimizin önüne set çekmemesi için… Çok ince eleyip sık dokuyarak lekesiz, şâibesiz bir kadro şarttır.

Kur’an rûhâniyetinde Allah(c.c) emrediyor:

–         Şu bir gerçek ki Allah, size emânet (ve iş)leri mutlaka ehline (İslam’a göre ahlâkı sağlam, yeteneklilere)vermenizi insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve görendir. [en-Nisa-58.âyet]

2. Yol haritamız da 2. Mes’elemiz “Milli ve Dini Eğitim”dir. İki kelime de (kavramda) kolayca yazılıp söylenen bu mes’ele, Türkiye Cumhuriyeti ve Ümmet coğrafyamız için mes’elelerin mes’elesidir. Bir buz dağına çarpmış ceza son bir asırda –özellikle- 1923/2002 tarihleri arasındaki devrede “Talim(öğretim)” ve “Terbiye(eğitim)” uygulamaları ile bir değil üç beş nesil insanlarımız ruhen, fikren, mânen, zihnen eritilip, tüketip, çürütüldü. Materyalizm, Makyavelizm, Pragmatizm, Freudizm, Darwinizim ve inkârcı Pozitivizm’in beyinleri berhevâ eden “algı operasyonları” ile işte görüyorsunuz, bilye hacmine küçülmüş beyinlere (yani rûhi kutsallara karşılık) davul hacminde mide ve seksüel azgınlığa kapılmış “hayat süren leşler…(Necip Fazıl benzetmesi)” güruhu sahnedeler. Bu sefil popülasyona (tarif: Belli bir yerde, belli bir zamanda bulunan birbirleriyle çiftleşip üreyebilen ve aynı tür içinde yer alan canlıların oluşturduğu bireyler topluluğu) karşılık, devletimizin bekası, milletimizin refah ve mutluluk içinde devamı, medeniyetimizin zirve noktalarına (Asr-ı Saadet, Selçuklu Osmanlı’nın emsalsiz yüceliklerine) yeniden yükselmemiz için “OLAĞANÜSTÜ BİR TALİM VE TERBİYE İNKILÂBI’NA cehd etmemiz gerekiyor. Terör ve Devirim anarşisine karşı safha safha devamlı bir gerçek inkılap yükselişinde âcil ve hızlı bir icraat (uygulama) dönemine girmemiz şart. İki asır boyunca en büyük medeniyetin Devleti’ni (Osmanlı’yı) ve milletini, Vahşi bir metamorfoz (başkalaşım) sürecine sürükleyen “ihanet kadroları”bu imkansız zannedilen dejenerasyon’u (soysuzlaşma-yozlaşma-yobazlaşma’yı) “Gayri Milli Eğitim”ve “Gayr-i İlmi Öğretim”le gerçekleştirdiler. Onların iki asırda, ıkına-tıkına elde ettikleri, sonuçları biz 2023’e kadar iptal etmek borcu altındayız.

Yol haritamız’daki metodolojik (usûli) menziller kanaatimce şu sırayı takip etmelidir:

a-     Prensip: Devlet, lâik (dinler karşısında bi-taraf) olmalıdır. Milletimizin her ferdi asla lâik olamaz. (Her vatandaş, inandığı dininde hür, dininin emrettiği kuralları serbestçe yaşamakta özgür olmalıdır.)

b-    Milletimiz’in çoğunluğu “Müslüman”dır. Ülkemizde İslam’a, İslami kutsallara, dindar vatandaşlarla yazı, söz, karikatür, sosyal medya vasıtaları ile hakaret, alay gibi çirkin, ilkel, seviyesiz saldırı failleri, mutlaka mevcut cezâî hükümlerden daha caydırıcı, ağır cezâlarla tecziye edilmelidir.

c-     Tâ’lim ve Terbiye İnkılâbımız en yoğun şekli ile “ÂİLE”den başlatılmalıdır. Anneler, babalar, yakın âile fertderi, okullar, sivil toplum örgütleri ilgili kurum ve kuruluşlar “Topyekün, ciddi, hızlı ve etkin”bir “olağanüstü”lükte öğretim ve eğitim içinde yer almalıdırlar. Eski sistemin defteri kapatılmalıdır.

d-    “ÂİLE”ile birlikte, “Ana Okulları”nın tamamı, milli ve dini çizgide sevimli yavrularımız edeb, görgü, ahlâk ve davranış güzellikleriyle büyümelerini baş İlke saymalıdırlar. “Ağaç, yaş iken eğilir…”

e-     Din hayattır. İlim ve bilgi “hayat suyu”dur. Terbiye ruhtur. Bütün çirkinlikler “Terbiye”ile yok olur. İlim ve bilgi “ÂLİM”lerin sermayesidir. İrfan sâhibi engingönüllü derin ve gerçek medenî insan “Terbiye”ile şekillenir. “ÂRİF” adını alır. Milli hedefimiz, Türkiye’mizde ve Ümmet coğrafyamızdaki tüm insanlarımızı “Cehâlet”ten kurtarıp ÂLİM ve ÂRİF’lerin önderliğinde bilgili, tecrübeli görgülü, nazik, mutlu ve güçlü bir “İslam Toplumu”içinde görmektir.

Kur’an Rûhâniyetinde Allah buyuruyor:

–         “Rabbim ilmimi arttır”de. [Tâhâ Sûresi-114.âyet]

–         De ki: “Bilenlerle bilmeyenler, hiç bir olur mu?”[ez-Zümer-9]

–         Kulları içinde, Allah’tan ancak âlimler/bilginler korkarlar.[Fâtır Sûresi-28.âyet]

f-      Yirminci asır, Türkiye’mizde, Batı toplumlarının on dokuzuncu asır boyunca yaşadıkları rûhi ve ahlâki çöküşü taklit, özenme, benzeşmek çılgınlığı içinde tekrar etmeye asrîlik, ilericilik, gelişmişlik zanneden “gerçek gerici”kadroların haklarıyla dolu olarak geçti. Teknik Ve mekanik üretimleri “Medeniyet(!)”zanneden bu güruh “Muasır medeniyet(!) seviyesine yükselmek”sloganıyla, kendilerini, milletimizi, despotik-militarist tehditlerle aldattılar. Tam bir asır bu yalanlarla avutulduk. “Eğitim ve Öğretim”ellerindeki en etkili silâh oldu. Batı, “medeniyet” diyerek “vahşeti, egoizmi, inkârı, yalanlarla dolu hayatı, çifte standardı, emperyalizmi, İslâm’ın göz kamaştıran “gerçek medeniyetin”e kin ve düşmanlığı, aşağılık kompleksini, İlkel sömürüsüne karşı çıkan toplumları “yok etmek” Vahşetini temsil etmektedir.Yükselmek mi? Hangi “medeniyet”bu? Topyekûn Batı, güçleri ve yetenekleri varsa Türkiye’mizin tarihi, dinî, milli, İnsanî ve İslami medeniyetimize yükselmeyi düşünmelidirler. İşte bu “vakar duygusu”nu Talim ve Terbiye (öğretim ve eğitim) müfredatımız içinde “Anaokulu”ndan başlayarak taze filizlerimize ve fidanlarımıza kazandırmalıyız, derim.

Her biri ciltler dolusu kitaplar çapındaki “Ana Mes’elelerimiz”in üçüncüsü… (bana göre:)

3- Tasavvuf Seferberliği’dir.

Devam edecek…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.