islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5940
EURO
34,8052
ALTIN
2.497,31
BIST
9.438,66
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Camiden Hayata

Camiden Hayata

Camiler ve Din Görevlileri Haftası Münasebetiyle

Özel manasıyla İslâm, son ve cihanşümul peygamber Hz. Muhammed (s.a.)’in peygamberliğine ve O’nun tebliğ ettiği Kur’an’-ı Kerime imana dayanan ilahi dindir.

İslâm’ın bağlısı olan müminler, Hz. Muhammed’in, başta ilahî kitab Kur’an’-ı Kerim olmak üzere tebliğ edip öğrettiklerini öğrenmekle mükelleftirler.

“İlim tahsil etmek her müslümana farzdır.” manasındaki hadis bu mükellefiyeti öğretmektedir.

Ancak öğretilenlerin bütününü öğrenmek mümkün olamayacağı içindir ki İslâm alimleri, İslâm Dini’nin iman esaslarını, yüklenen görevlerin farziyetini ve ilahi yasakların haramlığını öğrenmenin her Müslüman için farz-ı ayın olduğu görüşünde ittifak etmişlerdir.

İslâm’ın etrafında oluşturulan şüpheleri giderecek bilgileri edinmenin, iştigal alanına göre o alanla ilgili dini ölçüleri eksiksiz kavramaya çalışmanın farziyeti de üzerinde ittifak edilen hususlardandır.

Bu farz-ı ayın bilgileri öğrenmedikçe cehaletten kurtulmak mümkün değildir.

Burada bilvesile ifade edelim: ülkemizde öğretim ve eğitim kurumları, fizik, kimya ve tıp gibi belirli ve yeterli sayıdaki insanların öğrenmesiyle diğer fertler üzerinden öğrenme sorumluluğu düşecek farz-ı kifaye bilgileri öğretmektedirler. Ancak farz-ı ayın bilgileri gerektiği şekilde öğretmediği ve Allah’a ortak koşma türlerini tanıtmadığı için cehaleti giderici ilim müesseseleri olarak görülemezler.

Farz-ı ayın bilgilerle cehalet giderilmedikçe , Yaratanın, kainatın ve insanın tanınması, mânalı ve gayeli bir hayat sürülmesi mümkün değildir.

Dağlar, denizler, ovalar ve hayvanlar gibi varlıklar kendisi için yaratılan, güneş ve ay gibi yaratıklar hizmetine sunulan   insan, kendisin; tanıyıp konumlandırmadıkça görevlerini ve hayatî amaçlarını belirlemedikçe mutlu olamayacağı açıktır. Ahiretini kazanamayacağı zahirdir.

Camiler

Camilerimizin özellikle farz-ı ayın bilgilerin talim ve terbiyesinde çok ciddi görevleri üstlenmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Zaten devr-i saadetten beri camiin ana vazifelerinden biri de bu bilgilerin öğretilmesi ve bu bilgiler doğrultusunda amel edilebilmesi için gerekli olan mânevi gücün sağlanılması olmuştur.

Farz-ı ayın bilgilerin camilerde kazandırılabilmesi için nelerin nasıl yapılması gerektiğine dair bir kısmı zaten bilinen ve kısmî olarak uygulanan hususlara kısaca işaret etmekte fayda görüyoruz.

HUTBELER:

Cuma ve bayram hutbeleri İslâm Dini’nin resmi irşadı, farz-ı ayın bilgileri kazandırmanın ana vesilesidir, ibadet olduğu şuuru ve vecdiyle dinlenilmesi zaruridir. Peygamberimizin tatbikatına göre hutbeler öğretici, yönlendirici ve görev yükleyici olmalıdır.

Hutbelerde farz-ı ayın türünden bilgiler ihtiva eden her mevzua yer verilmelidir. Ancak mevzular seçilirken toplumun gündemi dikkate alınmalı, meseleler ayetler ve hadisler Işığında sunulmalıdır. Hutbelerin İslâm’a yönelik kültürel tecavüzlere cevap verici vasfı da bulunmalıdır. Ayrıca toplumun kültürel, siyasi, iktisadî ve ahlaki bunalımlarına ikna edici çareler sunmalı, buhranların İslâmsızlıktan kaynaklandığı hakikati ısrarla vurgulamalıdır.

Hutbelerde yalnızca hak söylenmelidir. Hutbelerde mesela vergi vermenin farziyeti, İslâm’ın laik cumhuriyeti her yönüyle benimsediği, anarşinin yalnızca silahlı eylemlere münhasır bulunduğu gibi kültürel cinayetler işlenmemelidir.

Hutbeler farz-ı ayın bilgilerle doldurulur, muhtevası laikliğin temel hak ve hürriyetleri çiğneyici emperyalizme açık ant-i demokratik güdümlü şekline kurban edilmezse cami en önemli vazifesini yapmış olur.

VAAZLAR:

Camilerimizde farz-ı ayın bilgilerin kazandırılmasının bir diğer ana yoludavaazlardır.

Vaazlar bizce iki kısma ayrılmalıdır.

  1. Cuma Vaazları:

Hutbelerde olduğu gibi Cuma vaazlarının konuları da bütün Müslümanları ilgilendiren farz-ı ayın bilgilerle yüklü konulardan haftanın aktüalitesi düşünülerek seçilmelidir. Bu vaazlar umumiyetle bir sohbetlik olmalı, konu daha sonraki haftalara aktarılmamalıdır.

Cuma Dışındaki Va’azlar:

Bunlar tefsir, hadis, fıkıh akaid ve İslâm tarihi gibi şer’i dersleri ihtiva etmelidir. Seçilecek tefsir, hadis, fıkıh akaid ve İslâm tarihi eserleri muntazaman sıra takib edilerek baştan sona okunmalıdır.

Merkezî camilerde bu dersler için sabit günler belirlenmelidir. Uygulamada vaizler yanı sıra İmam-Hatiblerden de yararlanılmalıdır.

Bu tür vaazları her vasat seviyeli din hizmetlisi yapabilir. Zira belirli kitablar okunacağı için ilmî seviye ve özel hazırlık gerekmeyecektir. Ancak her il ve merkezi ilçeler için bu vaazları muhtelif kaynaklardan hazırlayarak yapabilecek hocaların istihdamına öncelik verilmelidir. Bu yolda din ve ahlâk dersleri öğretmenlerinden, ilahiyat fakülteleri öğretim üyelerinden emekli ve Fahri hocalardan faydalanma yoluna da gidilmelidir.

AŞRİ ŞERİF KIRAATİ VE TERCÜMELERİ:

Camilerimizde namazlarınakabinde aşri şerifler okunmaktadır.

Gerçeği ifade etmek gerekirse umumiyetle okuyan da, dinleyen de okunan ayetlerin manasını bilmemektedir. Hiç şüphesiz Kur’an-ı anlamadan okumak ve dinlemek de ibadettir. Ancak okuma ve dinlemenin asıl amacı anlamak ve amel etmektir.

Aşırlar okunmalı, akabinde de okunan ayetlerin meali cemaate sunulmalıdır. Okunan ayetlerin kısmen genişletilmiş meallerinin okunması fazla bir zaman almayacağı için bu yolla Kur’an eğitimine rağbet gösterileceği aşikardır.

Bu tür tatbikat için görevlilerin hoca hatta hafız olmaları dahi gerekmez. Kendileri için örnek olarak hazırlanacak ayetleri ve meallerini okuyabilirler. Bu örneklerden hareketle kendileri de yeni aşrı şerifler ve mealleri hazırlayabilirler. Ayetleri hafız olanlar ezbere, olmayanlarda yüzünden kıraat ederler.

HADÎSLER VE İZAHLARI

Bazı vakitleri namazların akabinde aşri şerifler ve genişletilmiş tercümeleri sunulabildiği gibi bazı vakitlerde de metni ve manasıyla, birlikte bir hadisi şerif okunarak çok kısa bir açıklaması yapılabilir.

Bu tarz bir öğretimin ifası hadis metinlerine hakim bir hoca olmayı gerektirmez. Hazır örnekleri tane tane okumak kâfidir. Kaldı ki bir müddet sonra imam-hatiplerin bilgileri ve cesaretleri artacağından hazırlıklarını kendileri de yapabileceklerdir.

Gerek aşrı şerifler ve meallerini sunmak ve gerekse hadisler okuyup kısa açıklamalarını yapmak şeklindeki uygulama bu satırlarını yazan tarafından Süleymaniye camiinde yıllarca uygulanmış, ümit olunanın fevkinde bir alaka görmüştür. Pek tabiî ki yararı da pek büyük olmuştur. “Allah’ın Resûlünden Hayat Düsturları” isimli büyük boy 750 sayfalık eserimiz de bu yolla vücuda gelmiştir.

TALİM VE TECVİD DERSLERİ

Namaz sahih olacak şekilde Kur’an-ı Kerim’in okunabilmesi de farz-ı ayın bilgiler cümlesindendir.

Cami cemaatlerinin çoğunluğunun Kur’an okumasını bilmedikleri ve bu sebeple duaları, fatihayı ve zammi sûreleri gerektiği şekilde okuyamadıkları bir vakıadır.

Cemaatin durumlarına göre namazlardan önce ve sonra tek tek ve de toplu halde okutmalar yoluyla eksiklikler bir ölçüde giderilebilir. Bu teklifimiz yüzüne okumasını öğretme yoluna gitmeden amaya öğretir gibi öğretme yoludur.

Cami içinde 15-20 dakikalık derslerle sürdürülecek bu tür çalışmalarının bereketli olacağı açıktır. Pek tabiî ki yüzünden okumasını öğrenmek isteyeceklere de yardımcı olunur.

KÜLTÜREL VE SOSYAL FAALİYETLER

İslâma göre gerçek bilgi gereğince amel olunan bilgidir. Bu sebeple cami, tebliğ edip öğrettiği bilgilerin bir kısmını fiilen misallendirmek durumundadır.

Bu maksatla camiler bünyesinde İmam-hatiblerin aralarında bulunduğu heyetler oluşturulabilir.

Mevzuata uygun olarak buheyetlerbaşta cemaatin fakirleri için olmak üzere fakirler için yardım toplayıp dağıtabilirler. Cami bünyesinde ve çevresinde okuma odaları açabilirler. Kitap toplama ve dağıtma kampanyası da açabilirler. Hastahane ve hapishane ziyaretlerinde bulunabilirler…

Ali Rıza DEMİRCAN / 1990 – Kasım, Sayı:57, Sayfa=13

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.