islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3625
EURO
34,9657
ALTIN
2.326,25
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Çığ Gibi Büyüyen İşsizlik Karşısında Çare, İlahî Emirlere Uymaktır

Çığ Gibi Büyüyen İşsizlik Karşısında Çare, İlahî Emirlere Uymaktır

Tüik: İşsizlik Oranı 14,7’e Yükseldi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat ayı iş gücü istatistiklerini açıkladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 376 bin kişi artarak 4 milyon 730 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 4,1 puanlık artış ile yüzde 14,7 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 4,4 puanlık artış ile yüzde 16,9 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 7,1 puanlık artış ile yüzde 26,1 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 4,1 puanlık artış ile yüzde 15 olarak gerçekleşti.

Çığ Gibi Büyüyen İşsizlik Karşısında Çare, İlahî Emirlere Uymaktır

Türkiye’de işsizlik oranları genelde hep % 10 civarlarında seyretmekteydi. % 10’un biraz altında veya biraz üstünde. Tabii ki en ideli olan işsizlik oranının % 5’in altına indirmek ama ne yazık ki bu oran, Türkiye için bir hayal oldu. Biz % 10 ile yetinmeye razı iken son yıllarda ekonominin daralmasıyla birlikte bu oran, sürekli olarak artmaktadır. 2002 yılında işgücüne sahip insanlarımızın % 8,2’si işsiz iken bu oran 2017’de 10,9’a yükselmişti. Şimdi ise TÜİK’in Ocak-Şubat-Mart ortalaması olan Şubat ayı istatistiğine bakıyoruz bu oran resmen % 14,7’e çıkmış durumda.

Belki de işsizliğin tepe noktasına henüz ulaşmış bile değiliz. Belki de gelecek aylarda Nisan 2009’da görmüş olduğumuz % 16,9’luk bir işsizlik oranının üstünde bir işsizlik oranı ile karşı karşıya gelebiliriz. Belki derken, aslında böyle bir rekorun kırılmasını arzu etmediğimiz için ihtiyatlı bir dil kullanıyoruz. Ne var ki gerçekçi olmak gerekirse, enflasyonu kontrol altında tutamayan, yeni istihdam alanları oluşturabilecek yatırımlara katkı sağlayamayan borca dayalı faizli ekonomik sistemin meydana getirdiği stagflasyonist ortam, işsizlik oranını tarihinde görülmemiş kadar zirveye taşıyabilir. Aslında iş bulmaktan ümidini kesmiş kayıt dışı işsizleri de dikkate alırsak Türkiye’de işsizlik oranı çoktan % 16,9’un üzerinde çıkmış durumda. Bu durum, gençlerde gizlenmeyecek kadar söz konusudur.

Eğer istihdam odaklı yatırımlar, arzu edilen bir seviyede seyretmezse işsizlik oranlarındaki artış eğilimi devam edecektir. İşsizlik sorunun çözümü en nihayetinde iş imkânı sağlayan yeni yatırımlarla mümkündür. Peki son dönemlerde Türkiye’de pozitif bir yatırım atmosferi var mıdır? Atmosfer, soyut bir kavram olmakla beraber buradan kastedilen sadece ekonomik veriler değildir elbette. Gerçi üretimin gerilemesi (özellikte tarımda) ile birlikte ürünlerin pahalanması (yüksek enflasyon), artan döviz kurlarına karşı tedbir maksatlı olarak TL’nin cazip hâle getirilmesine yönelik yüksek faiz politikasının devreye girmesi ile birlikte somut olarak yatırımın rantabilitesi de azalmaktadır. Ama bunun yanında içerde ve dışarda ekonomi yönetimine duyulan derin güvensizliğin bir sebebi de yargı sisteminin hukukun üstünlüğünü koruyucu görevini layıkıyla yerine getirmediği inancıdır.

Sosyal piyasa ekonomisi, iktisadî kalkınmaya ne kadar katkı sağlarsa demokrasi ve insan hakları alanındaki gerileme de yatırımcıları o kadar ürkütür. Bu durumda işsizlik oranlarının artışı durağan hâle gelse bile krizden kurtulmaya/uzaklaşmaya yönelik olarak ekonomide canlanmayı sağlamak o kadar kolay olmayacaktır. Her krizden sonra olduğu gibi bu sefer hem emek piyasasında, hem de iktisadî faaliyetlerde bir kıpırdanma görülmeyebilir de. Daha şimdiden özellikle eğitimli genç işgücü, kendi öz vatanında iş imkânı bulamadığı ve gelecek ümidi göremediği için, şansını yurt dışına gitmekte aramakta. Kalıcı işsizlik ise birçok insanımızı bunalıma ittiği de bir gerçektir. Kirasını veya elektrik faturasını ödeyemeyen ve bundan dolayı da travma yaşayan bazı babalar, intihar etmekte veya cinnet geçirerek, toplumsal felaketlere yol açmaktadır.

Kalıcı işsizlik, sosyo-ekonomik bir risk olduğu kadar sosyal ve manevî sapmalara da zemin hazırlayan ahlâkî bir tehdittir. İktisadî krizlerin asıl sebebi olan borca dayalı faiz sistemi devletçe teşhis edilip “HELAL” sertifikalı alternatif bir kalkınma modeli ortaya konulmadıkça sadece iç ve dış borçlarda veya ekonomide değil içtimaî ve ahlâkî boyutuyla da makro dengesizlikler yaşanacaktır. Sosyal, siyasî ve iktisadî hayatta dengenin bir türlü oluşturulamaması Hakkaniyet ölçülerinden uzaklaşmamızın gayri ihtiyari bir neticesidir.

Türkiye, güvenilir ve iktisadî yönden güçlü bir ülke olmak istiyorsa, derinden ve kapsamlı bir yapısal dönüşüm stratejisi çerçevesinde bir taraftan hukukun üstünlüğünü sağlayan sağlam bir adalet sistemi oluşturmalı, anayasasını bu bağlamda her türlü ideolojik dayatmalardan uzak tutmalı, üstün rekabet avantajı sağlayan faizsiz ekonomi modelinin temellerini atmalı ve üretim odaklı yatırımlarının önündeki bütün engelleri ortadan kaldırmalıdır. Çığ gibi büyüyen işsizlik karşısında çaresiz değiliz.

Ezcümle

Ekonomik krizler, toplum olarak bizlere maddî ve manevî sıkıntılar vermektedir. Ancak, bu ekonomik krizlerin müsebbibi ferasetiz yöneticiler olduğu kadar bu yöneticilerin yanlış stratejilerine imkân tanıyan yine bizleriz. Başta yöneticilerimiz olmak üzere makro/mikro iktisadî politikalarda da Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak mecburiyetindeyiz. Bizlere saadet ve refah getirecek ilahî prensipler üzerine bir ekonomi modeli hayat geçirmek elimizdedir. Biz iyi niyetli olarak böyle bir gayretin peşine girersek Rahman olan Allah’ımız da ona göre bizlere bir kurtuluş yolu gösterecektir. Nitekim C. Hak, bu konuda şöyle buyurmuştur.

 “…Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona (o toplumun sosyal ve iktisadî hayatına) bir çıkış yolu açar.” (Talak: 2).

Öyle ise iktisadî modelimizin ve hayatımızın temellerini, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun bir şekilde atmaya çalışalım. Allah, bu güzel teşebbüsümüzün karşısında bizlere mutlaka refah artırıcı bir çıkış imkânı sağlayacaktır. Allah’ın kanunlarına, hayatın her safhasında riayet eden bir toplumun Allah’ın lütuf ve inayetine kavuşması mukadderdir. Çünkü Allah’ın vaadi, haktır.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.