islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3835
EURO
35,0525
ALTIN
2.326,19
BIST
9.098,30
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Çocuk Ve Cami

Çocuk Ve Cami

0-6 yaş dönemi öğrenmenin en hızlı ve kalıcı olduğu dönemdir. Dünyayı gördükleri, duydukları ve model aldıklarıyla tanımaya çalışan çocuk kendi karakter özelliklerini de bu dönemde geliştirir. Bu yüzden çocukları tanımak, Onlara öğretmek istediklerimizi içselleştirerek öğrenmelerini sağlayabilmemiz için çok önemlidir. Din ve ahlaki değerler gibi soyut kavramlı öğretiler ise öğretilirken çok daha fazla hassas davranılması gereken durumlardır. Çünkü 6 yaşından önce çocuk soyut kavramları tam olarak kavrayamaz. Beni ne kadar seviyorsun dediğiniz zaman sevgilerini kolları ile ölçerek göstermeleri ya da dağlar kadar, denizler kadar diyerek somut kavramlar ile örneklendirmeleri bundandır.  Bu yüzden soyut olan din kavramı çocuk dünyasında mutlaka somut bir örnek arayacaktır. Ve bu somut örnek ise camilerimiz ve cemaatleri olacaktır.

Çocukları camilere götürmek

Çocuğun gözünde cami, yalnızca Müslümanların ibadet ettiği yapı değildir. Cami dinin sembolüdür. Camide gördükleri, duydukları, hissettikleri Onun dini anlamasını ve içselleştirmesini sağlayacaktır. Bunun için çocuğun manevi eğitimde camilere getirilmesi, ibadetleri yapmasa bile o havayı soluması, kendisini oraya ait hissedebilmesi önemlidir. O halde ebeveynlerin  “çocuk nasılsa namaz kılmıyor, canı sıkılıyor, evde oyun oynasın ben namazımı rahatça kılayım“ düşüncesi doğru değildir. Ramazana girdiğimiz şu günler ise çocuklarımıza cami alışkanlığı kazandırmak için çok güzel fırsatlardır. Çocuğun,   insanların birlikte namaz kılmak için camiye gelmiş olduklarını görmesi, ebeveynini namaz kılarken izlemesi, tüm cemaatle birlikte Onunda duaya el açması manevi duygularını güçlendirecektir. Birçok alışkanlık gibi camiyle tanışma, camiye gitme alışkanlığı da küçük yaşlarda kazanılacak bir alışkanlık olduğu için Peygamber efendimiz de çocukların camilere getirilmesi tavsiye etmiş ve mescide (camiye) götürülmelerine özel bir önem vermiştir. Bundan dolayı sahabe çocukları, Rasulüllah (s.a.s.) ile beraber mescitte namaz kılmaya giderlerdi.Cabir b. Semura (r.a.), çocukluğundan ve Rasulüllah (s.a.s.) ile olan beraberliğinden bahsederken şöyle der:Ben Rasulüllah (s.a.s.) ile birlikte öğle namazını kıldım. Sonra ailesinin yanına çıktı, ben de onunla beraber çıktım. Hemen çocuklar Peygamber’i karşıladı. Peygamber (s.a.s.) onların yanaklarını birer birer okşamaya başladı. Benim de yanağımı sıvazladı. Onun elinde bir serinlik ve bir koku hissettim. Sanki elini bir koku sepetinden çıkarmıştı.(Müslim, Fedâil, 80)

Cami cemaati ve çocuk

 Din bireysel olduğu kadar toplumsal bir değer de olduğu için dini öğretilerde yalnızca ebeveynlere değil tüm topluma görev düşer. Bu görevlerden biride çocuklara anlayışlı cami cemaati olmaktır. Dini ve Müslümanlığı cami ve camilerde gördükleri ile tanımlamaya çalışan çocuk için nasıl bir Müslüman rol modeli çizdiğimiz oldukça önemlidir. Camide biraz gürültü yaptığı için büyüğü tarafından azarlanan çocuk bunu  “bu yetişkin anlayışsız biri “ şeklinde değil  “camideki insanlar sinirli “ şeklinde yorumlayacaktır. Bu yüzden Cami cemaati ya da dini temsil eden insanların hataları yüzünden çocukların camiden ve dinden soğuya bileceklerini bilmeli üzerimizdeki sorumluluğun bilincinde hareket etmeliyiz.  Bu uyarımızıda Peygamber efendimizin güzel bir uygulaması ile örneklendirelim.

Bazen Hz. Peygamber (s.a.s.) secdeye gidince Hz. Hasan ve Hüseyin gelip Efendimizin sırtına binerlerdi. Hz. Peygamber secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere koyardı. Secdeye gidince onlar yine sırtına binerlerdi, bu durum namaz bitene kadar devam ederdi.

Şeyma DEMİRCAN NAMAZCI

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.