Kur’an penceresinden baktığımızda görüp öğrenebileceğimiz bir gerçek de doğal çevremizi oluşturan varlıkların Allah’ı anmakla yükümlü varlıklar olduğu hakikatidir.
Sevgili Okurlarım, dünyanın en prestijli üniversitelerine gidin. Hayatlarını doğal yaratıklar üzerine hasretmiş olan bilim insanı kişilerle görüşüp konuşun. Size şu anda aktaracağım bilgileri öğrenmeniz mümkün değildir:
Canlı ve Cansız Varlık Tasnifimiz
Biz varlıkları canlı ve cansızlar olarak tasnif ediyoruz. O bizim ayırımımız. Kurân’la baktığımız zaman bizim cansız olarak nitelediğimiz varlıkların da kendi iç dünyalarında Yaradan’ı tanıyan ve Onu cezbeli bir derviş gibi zikreden varlıklar olduklarını öğreniriz. Geliniz misal olarak seçtiğimiz beraberce okuyalım.
İsra Sûresi Âyet 44:
“Yedi gök ile yer ve onların içinde yer alan her bir canlı ve akıllı varlık Onu tesbih etmekte; sınırsız kudret ve yüceliği ile anmaktadır. Onun yüceliğini/aşkınlığını övgüyle dile getirmeyen bir tek yaratık bile yoktur. Ne var ki siz onların tesbihlerini iyice kavrayamazsınız. Hiç şüphesiz O halîmdir/cezayı erteleyici, çok çok bağışlayıcıdır.”
Hac Sûresi Âyet 18:
“Görmez bilmez misin, göklerde ve yerdeki bütün akıllı canlılar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar/böcekler ve insanların birçoğu da Allah’a secde eder…”
Burada sizlere daha bir ürpertecek bir âyet sunalım. Allah İsrailoğullarının azgınlaşan kâfirlerini tanımlarken söyle buyurur.
Bakara Sûresi Âyet 74:
“…İnkâr ve isyanlarınızdan sonra kalpleriniz katılaştı. Onlar taş gibi ve taştan da katı oldu. Öyle taşlar vardır ki ondan nehirler kaynar. Nice taşlar vardır ki yarılır içinden sular akar. Nice taşlar da var ki Allah’a saygısından yuvarlanır. Sakın ha Allah’ın yaptıklarınızdan gafil olduğunu sanmayın.”
Yaratan bize Kur’ân-ı Kerîm’de dağların da Hazreti Davut ile birlikte sabah akşam kendisini zikrettiğini haber veriyor. Kuşların da topluluk halinde, kendisini yücelttiklerini bildiriyor.
“…Dağları ve kuşları Davud’un emrine verdik Onlar Davud’la beraber Allah’ı tesbih ederlerdi.” (Enbiya 21/79
Yaratan yarattığını bilmez mi? Kulluk denemesi gereği kendisine irade özgürlüğü verilen insanın dışında yaratılan kendisini yaratanın varlığı tanımaz Onu anıp yüceltmez mi?
İşte böyle Kur’ân penceresinden baktığımızda görülecek bir hakikat de “Doğal çevremizi oluşturan varlıkların Allah’ı tanımak ve anmakla yükümlü oldukları ve de bu görevlerini yaptıkları” gerçeğidir.
Devam Edecek
Ali Rıza DEMİRCAN