islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3263
EURO
35,1256
ALTIN
2.296,88
BIST
9.051,40
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Esnaf Ahlaksızlaşırsa, Devlet De Manavlaşır

Esnaf Ahlaksızlaşırsa, Devlet De Manavlaşır
18 Şubat 2019 11:30
A+
A-

Geçen yıl, Fetö davasından ve ajanlıktan tutuklu bulunan Amerikalı rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılmamasından dolayı Türkiye’ye, küresel ekonomi teröristlerince döviz kurlarını birden yükseltme operasyonu çekilmişti. Dövizdeki aşırı yükselmeyi bahane ederek, fırsatçı esnaf da fiyatları fırlattı. Sonra döviz düştü fakat fiyatlar yerinde saydı. 20 liralık ürünler 40 liraya çıktı. Sebze ve meyve fiyatları üç katına fırladı.

Dövizin düşmesine rağmen fiyatlardaki düşmeyişi gören vatandaş, “Devlet nerede?” sorusunu sordu. Devlet de fırsatçı esnafa, “Fiyatları düşürün, gıda terörüne fırsat vermeyiz. Kandil’deki teröristlerin üzerine gittiğimiz gibi sizin de üzerinize geliriz” dediyse de açgözlü, utanmaz, hayâsız, fırsatçı, doyumsuz, obur, iman fukarası, kanaat yoksunu esnaf, kulağının üstüne yattı, duymazdan geldi.

Devletin bunca uyarısına rağmen, fiyatlara hiç dokunmadılar. Devlet de yıldırım hızıyla tanzim satış mağazalarını gündeme getirdi ve geçtiğimiz pazartesi günü resmen satışlara başladı. Üç gün içinde ne olduysa piyasada 6 liralık patates 2 liraya, 28 liralık sivri biber 7 liraya, 13 lira olan patlıcan 6 liraya düştü. Genel olarak fiyatlarda %40-50 oranında düşüşler oldu. Daha önce kanaatsiz, açgözlü, fırsatçı, maneviyat yoksunu esnaf,  “Bundan aşağı fiyatlar kurtarmaz, zarar ederiz” derken, devlet piyasaya girip aracı vurgununa “dur” deyince, marketler; fiyatlarını, tanzim satış mağazalarının fiyatları seviyesine düşürerek reklam yaptılar.

İşin garibi, piyasadaki pahalılığı bahane ederek, bu durumu iktidarı yıpratma malzemesi yapan bir takım siyasi bağnazlar “Devlet nerde?” modundan çıkarak “Devlet manavlık mı yapar?” moduna girmeleridir. Bunların maksadı üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğu için, bu ikiyüzlülüklerini çok görmemek gerekir. Çünkü ikiyüzlü insan, pazar tezgâhı gibidir. Öne iyilerini koyar, arkası hep çürüktür. Bu ikiyüzlüler ve doyumsuz, ahlaksız, fırsatçı, haramzâde, vurguncu, tefeciler bilsin ki, “Esnaf ahlaksızlaşırsa, devlet de manavlaşır.” Yoksa normal şartlarda manavlık yapmak, devletin işi değildir. Devleti buna mecbur bırakanlar utansın.

Hâlbuki esnaf piyasanın tabii seyriyle oynamasa, ürünleri üreticiden tüketiciye intikal ettirirken aradaki aracıları kaldırsa, makul kâr oranına kanaat etse, hem dünyasını hem de ahiretini imar etmiş olur. Çünkü Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim bir gıda maddesini satın alır ve günün rayiç bedeli üzerinden satarsa, sanki onu yoksullara sadaka olarak dağıtmış gibi sevap alır.” (İbn Mace, Ruhûn, 16).

Öyleyse bu durumda,  haram-helal hassasiyetine bağlı olarak alış-veriş yapan bir esnafın, işinin başında geçirdiği ve geçireceği dakikalar da ibadet sayılmaktadır.

Doğumundan ölümüne kadar hayatın bütününe bakan, iyi-kötü, acı-tatlı, hayır-şer gibi her alana düzenlemeler getiren İslam, ticaret ve ekonomik hayatı da ilgi alanı dışında bırakmamıştır. Geniş anlamıyla ele alındığında ibadet; Yüce Allah’ın hoşnut ve razı olduğu bütün fiil ve davranışları kapsamına alır. Kişinin yoldan bir taşı kaldırması veya yoldaki bir çukuru onarması, yükünü sırtına alamayan kardeşine destek vermesi veya araca binmeye çalışan hasta ve yaşlıya yardımcı olması bir ibadet olduğu gibi, kazancın helal yoldan, İslamî ahlak ve fazilet ölçüleri içinde elde edilmesi de bir ibadettir.

Öyleyse Müslüman, ticaret ahlakına uygun davranmalıdır. Hz. Ömer (r.a.) valilerine şu genelgeyi göndermiştir: “Yapacağı ticaretin İslamî esaslarını bilmeyen kimse bizim çarşı ve pazarlarımızda alış-veriş yapmasın.”  (Tirmizi, vitr, 21).

Aynı zamanda Müslüman tüccar, dünya çarşısını ahiret çarşısına engel kılmamalıdır. Ahiret çarşısı cami, mescid ve ilim meclisleridir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurur: “Bir kısım erler vardır ki, alış-verişleri onları Allah’ı zikretmekten, namazlarını kılmaktan, zekâtlarını vermekten mahrum etmez.” (Nur:24/37). Gerçekten bu ayete göre kendini inşa eden esnaf da, piyasanın altını üstüne getirmez.

            Müslüman esnaf, mal ve şöhret duygusuna kapılarak çok haris/ihtiraslı da olmamalı, komşularının yaptığı ticareti kıskanmamalıdır. Bu haller, korkunç manevi hastalıklardır. “Yalnız ben kazanayım” zihniyetinde olmamalıdır. Bu hastalığa tutulan bir tüccar ne kadar çok kazansa ve zengin olsa, yine gözü başkalarının malında olur, hayatında huzur bulamaz. Rasülullah (s.a.v.) bu konuyla ilgili şöyle buyurur: “Mal ve şöhret hırsına kapılan kişinin dinine verdiği zarar,  iki aç kurdun bir koyun sürüsüne dalıp verdiği zarardan daha çoktur.”  (Tirmizi, Şerhi Tuhfe, Ebvabu’z Zühd, 7/46).

Müslüman esnaf, komşularını kıskanmak şöyle dursun, daima onları düşünmelidir. Tarihi şu olay, bizlere çok güzel bir ibret teşkil etmektedir: “Fatih, İstanbul’un fethine karar verdiğinde, bu çetin işi başarıp başaramayacağını anlamak için milletinin birbirine bağlılık durumunu yoklamak ister. Tebdili kıyafet ederek bir bakkala girer. Bakkaldan bir batman bal ister. Bakkal balı verince bir batman da tereyağı ister. “Ben sattığım bu balın karı ile ailemin bugünkü rızkını kazandım. Komşum ise henüz siftah yapmadı. Yağı da lütfen ondan alın” der. Fatih, komşu bakkala giderek tereyağını da ondan alır ve birkaç kilo peynir ister. İkinci bakkal da birincisi gibi hareket ederek, peyniri de komşusundan almasını tanımadığı bu müşterisinden rica eder. Bu hali gören Fatih, ellerini kaldırıp Allah’a şükreder. “Fertleri, birbirlerini seven ve düşünen bir milletin yapamayacağı iş, başaramayacağı dava yoktur.” diyerek fetih hazırlıklarına başlar. (Osman Karaçöğür, İslam’da Ticaret Hukuku, s.22-23).

İşte bugün biz böyle ahlakî seviye kazanmış esnafa hasretiz. Komşusunun da kendisi gibi kazanmasını isteyen ahlakî erdeme sahip esnaf, tüketicinin de zarar görmemesini isteyecektir. Bugün esnafın ahlak sigortası attığı için meydanlar, doyumsuz, fırsatçı, Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan esnaflar tarafından doldurulmuştur.

Şuayb peygamberin kavmi olan Medyen ve Eyke halkı; ölçüde-tartıda hile yaparak halkı kandırmak suretiyle ticari ahlakı bozulmuş idi. Ticari ahlakı kokuşmuş olan bu halkı Allah helak etti. Eğer bugün Şuayb peygamberin kavmine taş çıkartan günümüz esnafını Allah topluca helak etmiyor, başına taş yağdırmıyorsa bunun sebebi, Peygamberimizin “Yarabbi! Benim ümmetime, geçmiş peygamberlerin ümmetlerine verdiğin toplu helakler verme” duasının kabul olmasıdır. (Bak:Müslim, Fiten 5, H.No:2890; Tirmizi, Fiten 14, H.No:2175).

Bu dünyada alavere-dalavere ile işlerini yürütenler bilsinler ki, Allah mühlet verir ama ihmal etmez. Bu dünyada belasını vermezse, ahirette perçeminden fena yakalayacaktır. Teemmül oluna!!!

Musab SEYİTHAN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.