Evlilik Kadın ve Erkeğin Kurduğu Akıllı Bir Aile Birliğidir

Serdar Ortaç: Evlilik İki Tane Ruh Hastasının İşi

Ünlü şarkıcı Serdar Ortaç, geçtiğimiz günlerde 5 yıllık eşi Chloe Loughnan ile yollarını ayırdı. Chloe Loughnan ile tek celsede boşanan Serdar Ortaç, bayram sebebiyle Kemer’de verdiği konser sırasında daha önceki yıllarda herkese evliliği önerdiği halde bu yıl kendisinin de bekâr olduğunu belirtti ve şu çarpıcı sözleri sarf etti: “Evlilik, hakikaten iki tane ruh hastasının işi. Yani normal insan evlenemez. O yüzden bütün evli adamlara hitaben iki deli bir araya gelmemeli.”

Evlilik Kadın ve Erkeğin Kurduğu Akıllı Bir Aile Birliğidir

Evlilik, Aile birliği kurmak gâyesiyle, bir başka ifadeyle aklen baliğ olan kadın ve erkeğin birleşmek üzere, kanunların, örfün, geleneğin ve(ya) dinin emrettiği bir biçimde bir araya gelmeleri ve müşterek bir hayat kurmalarıdır. Kadın ve erkeğin, hem sosyal, hem de hukukî açıdan, içinde yaşadıkları toplumda hâkim olan kaidelere uygun bir biçimde karşılıklı olarak manevî mükellefiyetler üstlenmeleri niyetiyle kurdukları aile birliği, genelde sağlam ve istikrarlı olmaktadır. Modern toplumlarda sekülerleşme ile birlikte geleneksel olarak kabul edilen aile değerleri deformasyona uğradığı gibi bunun yerine ikame edilmek istenen yeni ama fıtrata aykırı yaklaşımlar, evliliğin içini âdeta boşaltmakta ve evliliği gereksiz hâle getirmektedir.

Bu bağlamda evliliğin bozulmasında ve anlamlaştırılmasında en çok katkıda bulunanların başında maalesef toplumda en çok tanınan ünlüler gelmektedir. Bugün aile, hak ve görevlerin öğrenildiği ve tatbik edildiği en önemli uygulamalı mektep olmaktan çıktı ise, bunda yine çağdaş artistlerin ve sanatçıların rolü büyüktür. Flört gibi evlilik öncesi gayri meşru birliktelikler, âdeta aile kavramına eş hatta bunun üstünde tutulur hâle getirildi. Evlenmeden önce magazin haberleri üzerinden mutluluk tabloları yansıtan ünlü şarkıcı, türkücü, pop star, mega star ve buna benzer “yıldızlarımız” en sonunda resmî/nikahlı evlilik yapma kararları aldıklarında her zaman bu evlilik acaba kaç yıl sürecek endişesine kapılırım.

Çünkü bu tip egosantrik ünlülerin ekseriyeti evliliklerini uyum içinde sürdürebilecek ahlâkî ve sosyal sorumluluk taşıyabilecek şahsiyetler değildir. Aileyi oluşturan ve aile içi barışı yürütmekle mükellef olan bu insanlar, yuvalarını kurarken bunu, sağlıklı ve huzurlu bir şekilde devam ettirebilemedikleri gibi boşandıktan sonra kendilerini savunma refleksi ile aile hayatını küçümser bir tavır takınma ihtiyacı da duymaktadır. Genelde kendileriyle aynı fikirleri ve değerleri paylaşan, aynı dinde, sosyal kesimde ve(ya) benzer eğitim düzeyinde olanlar, aile içinde daha başarılı bir şekilde uyum sağlayabilmektedir. Ama bu genel tespit nedense bu ünlüler için geçerli değildir.

Bu doğrultuda Serdar Ortaç’ın “Evlilik, hakikaten iki tane ruh hastasının işi. Yani normal insan evlenemez.” sözünü tersinden okumak gerekir. Doğrusu şudur: “Evlilik, akıllı olan kadın ve erkeğin yapabileceği bir sosyal ve manevî birlikteliktir. Ruh hastası ve anormal insan, evlenemez. Evlense dahî evliliğini sürdüremez.” İşte evliliklerini sağlıklı bir şekilde sürdüremeyen bu tip hedonist ünlülerin ruh hâlleri aslında fıtraten ve ahlâken deforme uğramıştır. Ama bunun farkındalığının bilincinde bile olmayan bu tip ünlüler, haddizatında mutsuz ve derinden huzursuzdur. Belki de mutlu evlilik yapan aileleri bile kıskanıyorlardır. Belki de onun için evliliği küçümseyip akıllıca evlilik yapan insanları “delilik” ile suçlamaktadırlar.

Aile, bütün sosyal kurum ve biçimler içerisinde en fazla evrensellik gösteren ve toplumun ahengini ve dirliğini oluşturan bir yapıya sahip olduğu halde bu tip ünlülerin ulu orta, binlerce gencin huzurunda evlilik üzerinde menfî beyanlarda bulunmaları, toplumsal çöküntü riskini daha da artırmaktadır. Sahneye büyük bir ihtimalle alkolün etkisiyle çıkıp böyle saçma sapan sözler sarf edenlerin hem tutum ve davranışları eleştirilmeli, hem de sözlerine bir açıklık getirilmelidir. Daha doğrusu bu gibi akıl dışı fikirler, ilgili en üst makamlarca tekzip edilmelidir.

Ezcümle

Sosyal, ekonomik ve politik ortam ve şartların elverişsiz olmasından dolayı toplumumuzda artan oranda belirlenen manevî hastalıklar ve ahlâkî yozlaşmalar, toplumsal dayanışma anlayışımızı zedelediği yetmiyormuş gibi Serdar Ortaç’ın mezkûr sözleri de aile kurumumuzun geleceğini iyice tahrip eder nitelikte olmuştur.

Aileden sorumlu Bakan Hanım, bu gibi gençlere kötü örnek olabilecek haberler karşısında duyarlılığını göstermeli ve ailenin biyolojik, iktisadî, sosyal ve ahlâkî işlevlerini hatırlatarak, Serdaç Ortaç gibi şarkıcılara, hayranlarından tepki alırım endişesine kapılmadan, toplumsal sorumluluk görevini yerine getirmelidir.

Bakan Hanım, bir insanın ve özellikle gençlerin en temel ihtiyaçlarından biri olan ait olma, sevilme ve güvenlik ihtiyacının aile içinde karşılığını bulabileceğini, bilhassa kültür, aile terbiyesi, güzel ahlâk, millî ve manevî değerlerin yeni nesillere aktarılması ve sürdürebilmesi, daha çok evliliklerle mümkün olabileceğini açıklamalıdır.

Susması halinde ve maneviyat dostu koruyucu aile politikaları geliştirmediği müddetçe aile değerlerimizin bozulması ile birlikte iyice materyalistleşen toplumlumuzda her çeşit sapma ve sosyal cinnet olayları artarak devam edecektir.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi