islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4734
EURO
34,9533
ALTIN
2.437,28
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Hafif Yağmurlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Ezan Güftesi Değiştirilemez Evrensel İstiklâl Marşımızdır

Ezan Güftesi Değiştirilemez Evrensel İstiklâl Marşımızdır

” Ezanlarla namaza çağırdınız zaman onu oyun ve eğlence mevzuu edinenlerin/protesto edenlerin bu tutu­mu hiç şüphesiz  akıllarını kullanamaz kişiler ol­maları yüzündendir.” (Mâide 5/58)

Yeryüzünün muhtelif kıtalarında, değişik şehirle­ri, kasabaları ve köylerinde, farklı dilleri konuşan insan­lar arasında, barış ve savaş dönemlerinde ve ihtilâl or­tamlarında bin dört yüz küsur yıldır her an varlığını koruyan ve koruyacağı inancı ve güvencesini veren dinî nitelikli kültürel bir değer biliyor musunuz?

Ezan İslâm Dinin Yaşayan Mucizesidir

İşte bu değer İslâm Dini’nin yaşayan bir mucizesi olan Ezan-ı Muhammedi’dir.

Şanlı Peygamberimizin Mekkeli ilk müminlerle birlikte Medine’ye hicret etmelerinden sonra mü’minlerin birleşme merkezi, Peygamberimiz tarafından inşa edilmiş Mescid­-i Nebî olmuştu.

Mescid-i Nebi, Müslümanların ibâdet mahalli oldu­ğu gibi, Medine İslâm Devleti’nin siyasî, idarî, askerî merkezi ve aynı zamanda bir ilim ve irfan ocağıydı.

Müslümanlar Peygamberimizle ve arkadaşlarıyla an­cak namaz vakitlerinde Mescid-i Nebî’de görüşebiliyor­lar, günlerinin diğer kısımlarında gerekli hayatî faaliyetlerde bulunuyorlardı.

Fakat Müslümanların her biri, namaz vakitlerinde arzu ettikleri gibi camiye gelemiyorlardı. Bazen geç ka­lıyorlardı. Bazen da pek erken geliyorlar, namaz vak­tini beklemek zorunda kaldıkları için de günlük çalış­malarını aksatmış oluyorlardı. Çünkü mü’minleri tam namaz vakitlerinde camiye davet edecek bir vasıta yok­tu.

Ezan Nasıl Meşru Kılındı?

Nihayet bu problemi çözmek üzere Peygamberimi­zin başkanlığında istişarî bir toplantı yapıldı. Bu toplantı­da bir çok fikirler ileriye sürüldü. Bir kısmı çan çalı­narak, diğer bir kısmı boru çalınarak, üçüncü bir grup da yüksekçe bir yerde ateş yakılarak Müslümanlara na­maz vakitlerini haber vermeyi teklif ettiler. Teklif olu­nan usuller, Hıristiyanlara, Yahûdilere ve Mecûsilere ait olduğu için kabul görmedi.

Peygamberimizle sahâbileri arasında bu konunun görüşüldüğü günlerden birinde ilk müminlerden Ab­dullah bin Zeyd bir rüya görür. Rüyasında nurlu bir zat, kendisine namaz vakitlerini bildirecek en hayırlı yolu göstereceğini söyler. Mescid-i Nebî’nin damına çı­karak bildiğimiz şekliyle Ezan’ı okur ve öğretir.

Abdullah bin Zeyd uyanır uyanmaz Peygamberi­mizin huzuruna gelir ve rüyasını nakleder. Peygambe­rimiz, kendisine öğretilen ezan cümlelerini davudî bir sesi olan Hz. Bilâl’e öğretmesini emir buyurur. Böylece Hz. Bilâl yakıcı sesiyle Medine şehrinde ilk ezanı okur. Bilâl’in ezanını işitir işitmez başta Hz. Ömer olmak üze re yirmiye yakın sahâbi, koşa koşa mescide gelerek Ab­dullah bin Zeyd’in gördüğü rüyayı kendilerinin de ay­nen gördüklerini bildirirler. (1)

Böylece 14 asırdır aynı cümlelerle okunan ezân-ı Muhammedi, Peygamberimizin onayı ve Rabbimizin « (Ey Muhammed!) Biz senin şanını yücelttik. » (2) an­lamındaki âyeti ile bu onayı pekiştirmesi sonucu bildi­ğimiz şekliyle Ezan mü’minleri namaza çağırıcı davet olur.

Ezan Müminlerden Rabbimize Uzanan Çizgidir

İslâmî ölçüler, Rabbimizden Peygamberimize, Pey­gamberimizden insanlara gelir.

İslâm Dini’nin özü ve özeti olan Ezan Allah bilir mü’minlerin ilânı ve birbirlerini kurtuluşa çağırışı ola­cağı için müminlerden Hz. Peygambere, Hz. Peygam­berden Rabbimizin onayına varan bir çizgi takip etmiş­tir.

İnsanlara mutluluğa erdirici nizamının ancak İs­lâm Dini olduğunu müjdeleyen mübarek bir mesaj olan ezan, bu dinin özünü yansıtan mukaddes bir çağrıdır.

Ezan İslâmı Özetleyen Mesajdır

Gerçekten yüce dinimiz, Allah’a iman ve itaat ile son ve evrensel elçisi kıldığı Hz. Muhammedi hayat önderi edinme esaslarına dayanmaktadır. Bu esaslar da ezanımızın, «Ben Allah’tan başka tapılacak hiçbir ilah olmadığına sehâdet ederim. Muhammed’in O’nun Peygamberi olduğunu tasdik ederim.» anlamındaki:

« Eşhedü en lâilâhe illellâh »

« Eşhedü Enne Muhammeden Resûlüllah » ifadelerinde ne güzel açıklanmaktadır.

Dinimizin Allah’ın Kurânî emirlerine ve yasaklarına itaat ederek O’na ibadet etmeye çağıran düsturlarını, dün­ya ve âhiret mutluluğuna erdirici kurallarını, «Haydin namaza, gelin kurtuluşa» anlamındaki:

« Hayye ale’s Salâti »

« Hayye ale’l Felâhi »

cümleleri, ne vecîz bir şekilde açıklamaktadır.

Tekrarlanan  « Allahü Ekber »Tekbir’i ile

 “ Lâ ilâhe İllellah ” Kelime-i Tevhidi:

mutlak ve siyasî-hukukî hakimiyetin ancak Allah’a ait olduğunu pekiştirerek ilan eden Ezân-ı Muhamme­di, İslâm Toplumu’nun ancak İslâm’ın emirleri ve yasaklarına dayalı olabileceğini bildirir yönü, ne kadar açık ve kesindir.

Her sabah dünya yeniden kurulurken, gerçeği kav­rayabilecek insan kafasına İslâm Dini’ni tanıtan ve bu Hak Din’e iman edilmesine ve kurallarını yaşanma­sına her gün beş defa davet eden Ezan-ı Muhammedi’nin bu etkin muhtevası ne kadar engindir.

Ezan Hürriyet Beratıdır

Peygamberimiz ve ilk mü’minlerin, Mekke kâfirle­rinin zulmü ve baskısından kurtuldukları yılda; ilk İs­lâm cemiyetinin teşekkülü sırasında varlığını kazanan ezan, 14 asırdır İslâm ülkeleri için bir hürriyet beratı, bütün müminler için güftesi değiştirilemez evrensel bir istiklâl marşı olmuştur.

Elbette ezansız İslâm cemiyeti, müminler diyarı düşünülemez. Ezanların dinmesi, esaretin ilk canlı ifade­sidir. Millî İstiklâl Marşımızdaki şu mısralar bu gerçeği ne gü­zel açıklamaktadır.

Bu ezanlar ki şehâdetleri dinin temeli

Ebedî Yurdumun üstünde benim inlemeli.

Evet, bir istiklâl marşı olan ezan, aynı zamanda İslâm toplulmunun gerçekten zaman ölçüsüdür. İslâm cemiyetinde günler ezanlarla beş ana vakte ayrılmakta, ezanla başlayan gün, bu mukaddes ölçüye göre bölümle­re ayrılmakta, inananlara bir disiplin ruhu aşılamak­tadır.

Muhterem Okuyucum

Ezan-ı Muhammedi’nin dinimizdeki engin kudsiyeti dolayısıyladır ki, ezanı ancak onun içeriğine ina­nan ve ulvî mâ’nâsını kavrayan akıllı bir mü’min oku­yabilir.

Bunun içindir ki, dinimizde sarhoşun, delinin, henüz mümeyyiz olmayan çocuğun, cünüb olan kişinin ezan okumaları mekruhtur. Bir diğer anlatımla ona saygısızlık olduğu için günahtır. Bu kimse­lerin okuyacağı Ezan’ın tekrar okunması gerekir. (3)

Dinimizde, Ezanın okuma şartlarına gösterilen bu hassasiyet (duyarlılık) dinlenilmesi üzerinde de gösterilmiştir. Kur’ân okumakta olan kişiler de dahil olmak üzere her mü’min ezanı derin bir huşu ile dinlemek, Peygamberi­mizin emri gereğince müezzinle beraber ezan kelimele­rini tekrar etmekle vazifelidir.

Bu mevzuda Şanlı Peygamberimiz şöyle buyurmuş­lardır:

«Ezanı işitince müezzinin söylediği kelimeleri siz de söyleyiniz.» (4)

Mümin, Ezan’ı dinlerken müezzinle birlikte Ezan kelimelerini tekrar edecektir. Ancak «Hayye Ales-Salah ve Hayye Alel-Felâh» cümlelerini dinlediğinde ” Gerçek güç ve kudret yalnızca büyük olan Allah’ındır.” anlamında olan «Lâhavle ve lâ kuvvete illâbillâhi’-Aliyyil-Azîm» diyecektir. (5)

Ezanlar Saygı ile Dinlenilmelidir

Allah’ın kudretini, O’nun buyruklarına uymanın zaruretini, son Peygamber Hz.Muhammed’in insanlık önderliğini ilân eden ve bizleri bu ilahi çağrının gölgesin­de felaha çağıran ezanları, imanlı ve sevdalı bir gönülle dinleyelim.

Ülkemizin yaklaşık yüz bini aşkın camiinde günde beş kez olmak üzere milyon kez okunan ezanları, hayat yolunda, bizlere sıratı müstakimi/doğru yolu gösteren hakikat levhaları, günahlar karşısında ikaz ve tehlike işaretleri olarak değerlendirelim.

Ezanları açıklamaya çalıştığımız kudsî muhtevasıy­la değerlendiremeyenleri bakınız Rabbimiz nasıl vasıflandırıyor:

” Ezanlarla namaza çağırdınız zaman onu oyun ve eğlence mevzuu edinenlerin/protesto edenlerin bu tutu­mu hiç şüphesiz  akıllarını kullanamaz kişiler ol­maları yüzündendir.” (6)

Yüce Rabbimden cümlemizi Ezan’lara icabet eden, camilerde birleşen bahtiyar kullarından kılmasını di­ler, yazımızı bir hadîsle bitiririm:

« Bir mü’min Ezan’ı işittiğinde;

-Ben de Allah’ın birliğini tasdik eder, O’ndan başka İlâh olmadığına, ortağı bulunmadığına şehâdet eder, Hz. Muhammed’in Alanın kulu ve Peygamberi olduğunu kabul ederim. Ben de Allah’a Rab, Muhammed’e Peygamber , İslâm’a Din olarak razı oldum – derse (kul hakları müstesna) günahları af edilir.» (7)

 Bu yazı yaklaşık 47 yıl önce tarafımızdan hazırlanıp İstanbul Süleymaniye Camiinde Cuma hutbesi olarak okunmuştur.

Ali Rıza DEMİRCAN

1) a – Sünen-ü Ebû Davud, Bab-ü Keyfi’l-Ezân.

   b – Müslümanlıkta İbâdet Tarihi, Tahir Olgun, 2.baskı, sh. 62.

2) İnşirah, 4.

3) El-ihtiyar Litelîlil-Muhtar, Bab’ul-Ezân.

4) S.B.M. Tecridi Sarih Tercemesi, 2/465.

5) Zâdül-Meâd 2/19.

6) Mâide 58.

7)  S. Tirmizi Hn. 210.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.