islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5969
EURO
34,7289
ALTIN
2.496,30
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Günümüzde homoseksüellik ve zavallı insancıklar

Günümüzde homoseksüellik ve zavallı insancıklar
23 Haziran 2017 08:22
A+
A-

İstanbul LGBTİ+ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks, Artı) Onur Haftası bu yıl 19-25 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek.

Ramazan gibi mübarek bir ayın Kadir Gecesinin de içinde bulunduğu ümit edilen günlerinde insan onuru ile bağdaşmayacak çirkinlikleri sergileyenler Onur Haftası düzenleyebiliyor. İzzetin tümüyle Allah’a ait olduğu, onur-şeref anlamına da gelen izzetin insanlar açısından ancak mü’minlere ait bir özellik olduğu beyan edilen Kur’anî ölçüleri hatırlatarak izzeti yanlış yerlerde arayan homoseksüellerin etkinlikleriyle ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Toplumun, eşcinselliği genel olarak tiksinti verici bir davranış olarak görmesi, bu tür eğilimlerin ne oranda yaygın olduğunu gizlemektedir. Ama Batı tarzında aşırı özgürlüğün benimsenmesiyle genelde hayvanların bile yapmadıkları bu çirkinlik giderek yaygınlaşmaktadır.

Sebebler

Bazı toplumlarda kendi aralarında tanışmak için (kulağa küpe gibi) özel aksesuarlar kullandıkları, hatta birleşerek siyasi parti kurdukları da bilinmektedir. Özellikle kot denen vücuda yapışan blue jeans (blucin)lerin ve vücut hatlarını belirtecek şekilde çok dar pantolonların kadın veya erkekler tarafından giyilmesinin livâta denilen insan fıtratıyla bağdaşmayacak fâhişeliğe dâvetiye çıkartması ve bu fiilin yaygınlaşmasına sebep olduğu göz ardı edilmemelidir. Yine metroseksüellik denilen erkeklerin fazlaca bakımlı olması, giderek bayanlar gibi süslenip makyaj vs. yapması bu anormal cinselliği teşvik etmektedir. Ayrıca kimi televizyon programlarında kadınımsı tavırlar ve konuşmalarla program sunan bazı yumuşak tiplerin de toplumda kötü örnek teşkil ettiğini belirtelim. Bu konuda kimi şarkıcıların davranışlarının, giderek artan bu anormallikte payları unutulmamalıdır. Büyük şehirlerin bazı semtlerinde, yol kenarlarında ya da televizyon reklâmı ve telefon gibi iletişim araçlarıyla müşteri arayan transseksüeller, homoseksüellere sıcak bakılması özgürlük denen şeyin bu topraklarda kimlere ve ne için olduğunu düşündürecek boyuttadır.

Basit bir yanlıştan bahsetmiyoruz; lanetlik bir suçu kınıyoruz“Böyle bir fiili işleyen erkek lânetlenmiş bir kimsedir” (Ebû Dâvud)

Sebepleri Pek Çok

Balığın baştan kokması misali, bu konuda düzenin ne denli suçlu olduğunu değerlendirmek gerekir. Karma eğitim kurumları, erkeklerin caddede, iş yerinde, televizyon programlarında, şifreli-şifresiz kanallarda, şarkı kliplerinde, gazete ve dergilerde hep cinsel tahrikle, kışkırtılmayla karşı karşıya kalması, evliliğin zorlaştırılması, hepsinden önemlisi gençlerin çoğu açısından Allah sevgisi ve korkusu gibi kavramların “para” kadar, “seks” kadar önemli görülmemesi toplumu helâke götürecek bu çirkinliğin yayılma sebepleri olarak gözükmektedir.

Amerika ve Avrupa ülkeleri, bu ahlâksızlığı gâyet doğal bir özgürlük olarak değerlendirmekte, gay veya lezbiyenleri küçük düşürücü, onları dışlayıcı, hele hakaret edici bir tavrı şiddetle cezâlandırmaya tâbi tutmaktadır.

Kınamak Bizde de Suç Olacak

Tüm Avrupa Birliği ülkelerinde homoseksüelliğin insan hakları ve özgürlüğü kapsamında yer alması; Türkiye’nin de bu birliğe katıldığı zamanda vâizlerin ve hocaların bile bu davranışı eleştirip kınama haklarının olmayacağı, eşcinsel evlenmelere karşı çıkılamayacağı şu anda kimsenin üzerinde durmadığı önemli problemler olarak durmaktadır.

Yıkıma Çözüm Bulamıyorlar

Seks hürriyeti, bir başka ifâdeyle cinsel özgürlük ile ortaya çıkan ciddi anormalliklere Batı, çözüm bulamamanın ıstırabını yaşıyor. Âile hayatı, Batıda tarihe karışmak üzere, erkekler ve kızlar, evlilik sorumluluğu ve görevlerinin altına girmektense, evlilik dışı beraberlik ve yaşam sürdürmenin hafifliği içinde tatmin aramakta. Şehvetin doyma hissini temsil eden bir midesi olmadığı için, akla gelmedik değişiklikler ve tatmin için farklılık peşinde koşturan nefis/hevâ, sahibini perişan ediyor. Homoseksüel evliliklere izin veren otoriteler, kiliseler ortaya çıktı. Uyuşturucu ve fuhuş ile kriminal suçlar arasında sıcak ve yakın bir ilişki sözkonusu. Birleşmiş Milletler, AIDS’in Batı Avrupa’da yeniden yayılmaya başladığını, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da da büyük tırmanışa geçtiğini 2017 yılında, hâlâ duymak istemeyenlere olanca yüksek sesle haykırıyor.

Uluslararası Kızılhaç Örgütünün bu ay açıkladığı rapora göre HIV virüsü ve AIDS hastalığı artıyor. Rapora göre, HIV virüsü baş gösterdiğinden bu yana yaklaşık 78 milyon milyon kişi AIDS’ye yakalanırken, 35 milyon kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

Ülkemizde AIDS Hastası Artıyor

Türkiye’de AIDS hastası sayısı her geçen gün artıyor. Resmi kayıtlara göre AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü taşıyanların sayısı 8 bine ulaştı. Buna ise en çok kontrolsüz ve paralı cinsel ilişkinin neden olduğu bildirilirken, HIV virüsü tespit edilenlerin çoğunun yurt dışı hikayesinin bulunduğuna dikkat çekildi. Konuya ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulunan DÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa K. Çelen, AIDS ya da buna yol açan HIV virüsünün Türkiye’de son 10 yılda giderek arttığına dikkat çeken Çelen, dünya genelinde AIDS vakalarının azaldığına, ancak Türkiye’de artışların yeni yeni başladığına işaret etti.

Toplumda yeterli bilincin olmamasının bunun en önemli sebeplerinden biri olduğunu kaydeden Çelen, “Dünya genelinde 40 milyon civarında HIV vakası var. Türkiye’de de bu hızla artıyor. İki yıl önce Türkiye’de kayıtlı HIV virüsü taşıyanların sayısı 4 bin 500-5 bin civarındaydı. Ancak sayı 8 binlere kadar çıktı. Yani son iki-üç yıl içerisinde yüzde 50’ye varan bir artış yaşandı. HIV bulaşmasında en önemli risk bu virüsü taşıyan partnerle yapılan kontrolsüz ilişkidir. Burada seks çalışanları önemli bir risk oluşturmaktadır.

Hastalığın Kaynağına İnilmiyor

Bu işin tedâvisi için halk, devletler ve sigorta şirketleri olağanüstü büyük paralar ödemek zorunda kalıyor. Hastalar, âileleri ve arkadaş çevresi için uzun süren acılı günler yaşanmasına sebep oluyor. Batı zihniyeti işte böyledir; bir taraftan fuhşu ve eşcinselliği ahlaksızlık ve problem olarak görmez, diğer taraftan bunların neticesi AIDS gibi hastalıklara çokça para yatırıp tedavileri için uğraşır. Sonucu değiştirmeye çalış ama sebebe dokunma! Fuhuş ve uyuşturucunun önüne geçilmediğinde modern Sodom-Gomore’ler ortaya çıkacak, bu sınır tanımayan cinsel özgürlük, toplumların feci şekilde intiharı olacaktır.

İslâmî Değerler Hakim Kılınmalıdır

Sigara ile başlayıp bira, alkollü içki, uyuşturucu ve fuhuş şeklinde gelişen ve hırsızlık, cinâyet gibi her çeşit kötülüğe ortam hazırlayan bataklıktan kurtulmak için İslâmî değerlerin hâkim kılınmasından, fuhşa dur diyemeyen beşerî düzenlerden kurtulmaktan başka çare yok. Bu temel çözüme kadar, en azından âilelere çok iş düşmekte, İslâmî esaslara göre kurulacak âilenin güçlendirilmesi ve okul haline dönüşmesi gerekmektedir. Allah sevgisi-korkusu olmayan insanın kendini, çevresini ve içinde yaşadığı toplumu helâke ve her çeşit felâkete atması özgürlük olamaz, olmamalıdır. Bu, üreterek veya başka yolla ele geçirerek sahip olduğu bombaları çevresindeki insanlara rasgele atıp bombalama özgürlüğünden daha hafif bir suç değildir. Çocuklar, âile yapısı içinde İslâmî terbiyeden geçmeli ve içinde yaşayacağı toplumun her çeşit pisliklerine direnebilecek, onlarla mücâdele edebilecek bilinç aşılanmalıdır.

Sonuç: Beşerî düzenler hastalık üretir, fesadı arttırır, ahlâkı mahveder, aile hayatına darbe vurur, fıtrata müdâhale eder, insanlığa zarar verir. İslâm ise, huzur ve güven kaynağıdır; dünya ve âhiret güzelliği, insanlık onuru ve erdemi temsil eder.

“Ey iman edenler! Sizi canlandıracak, size hayat verecek, sizi düzeltecek mesajlara çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlünün mesajına uyun…”(8/Enfâl, 24)

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.