islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5671
EURO
35,0146
ALTIN
2.428,17
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Çok Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Televizyonda Seçim Tartışması

Televizyonda Seçim Tartışması

Pazar akşamki İmamoğlu Yıldırım belediye başkanlığı seçim tartışması, Avrupa’nın 1. büyük şehri ve 10. büyük ülkesi denen İstanbul’da ikinci kez yapılıyor.
1994 yılında dönemin yıldız sunucusu Cem Özer tarafından adaylar, CHP’nin Zülfü Livaneli, ANAP’tan İlhan Kesici, DYP’den Bedrettin Dalan ve RP’den Tayyip Erdoğan davet edilmişti. Toplantı öncesi Cem Özer terbiyesizlik yaptığı için Erdoğan katılmamıştı. Sunucu, yakasındaki Atatürk rozetini göstererek, herhalde bundan korktu da kaçtı demişti. Bugün o sunucu unutulmuş durumda, Erdoğan’ın devlet kariyeriyse bu terbiyesizlikle başladı.
Bunun ardından İstanbul’da televize bir seçim tartışması yapılmadı. Aslında 1995’ten sonra 28 Şubat dönemi başladığından doğru dürüst ulusal düzeyde de seçim tartışması yapılmadı. İstisnası 2002 seçimleridir. 
Uğur Dündar moderatörlüğünde Kanal D’de CHP lideri Baykal ve AK Parti lideri Erdoğan arasında yapılan bu seçim tartışması aslında iki adayı yarıştırmaktan çok sadece bu iki adaya oy verilecek diye ulusal düzeyde bir mesajdı. Sorular ve ortam yumuşaktı. Nitekim toplam %50 oy alan DSP, DYP, ANAP, MHP ve Saadet partileri barajın altında parlamento dışı kalıp mecliste sadece iki parti temsil edilmişti.
Dünyaya baktığımızda ilk ulusal seçim tartışmasını 1960 yılında ABD’de Nixon ve Kennedy’nin arasında görüyoruz. Başkan yardımcısı Nixon öndeydi ancak siyah beyaz televizyonda akşam sakalı pis sakal olarak haydutsu görünmüştü. Kennedy rakibi konuşurken başını yanlara hayır bu yanlış mesajıyla sallarken, Nixon istemsizce onaylar şekilde salladı. Bu da seçmen üzerinde bilinç altından biri haklı öbürü haksız fikrini oluşturdu. Kennedy’nin bu ilk televizyon tartışması sayesinde başkanlığı kazandığı ortak bir görüştür.
1976 seçimlerinde Ford’un “Doğu Avrupa’da Sovyet egemenliği yoktur” sözü, o dönemde Doğu Avrupa tamamen Sovyet uydusu olduğundan büyük seçim tartışması felaketleri arasında gösterilir. 1984’ten bu yana bütün ABD seçimlerini ve 1992’den bu yana da bütün canlı tartışmaları dikkatle takip eden biri olarak, televizyonun önemli etkisi olduğunu söyleyebilirim. 
Örneğin 2016 seçimlerinde Obama Romney 1. tartışmasında Obama adeta uykuda gibiydi. Romney ezici üstünlükle kazanmış, kamuoyu araştırmaları tersine dönmüştü. Fakat sahneye beklenmedik şekilde yardımcısı Biden girdi, durumu kurtardı.
Amerikan başkanlık televizyon tartışma formatı, ikincisi yardımcılarca yapılacak şekilde dört ayrı gecede düzenlenen tartışmalardan oluşuyor. Biden 2012’de muadili Sarah Palin’e karşı aşırı yumuşaktı. Aslında bu, kadın ve yaşlı seçmenleri kaçırmamak için bilinçli şövalyevâri bir taktikmiş. Dört yıl sonra karşına çıkan genç erkek Paul Ryan’ı barbarca parçaladı, liğme liğme etti. O kadar ezici bir galebeydi ki Obama’nın birinci tartışma hezimeti tamir edilmiş oldu, denge sağlandı.
Benzer televizyon tartışmaları başka ülkelerde de önemli etkiler yaptı. Örneğin Mitterrand ve Chirac arasındaki yedi senelik cumhurbaşkanlığı için yapılan tartışmada Paris belediye başkanı Chirac’ın cumhurbaşkanı rakibine biraz tepeden Bay Mitterrand diye hitabına karşın tartışma boyu Sayın Belediye Başkanı diye saygılı cevap alması, Chirac’ın kaybında önemli rol oynadı kabul edilir.
İngiltere 2010 seçimlerinde tecrübesiz Nick Clegg’in çok iyi performans göstermesi sayesinde çok altlardaki küçük partisi Liberal Demokratları iktidar ortağı kendisini de 5 yıl başbakan yardımcısı kılması bir örnektir. Aslında Clegg’in bomboş biri olduğu zamanla ortaya çıktı ve kısa süre içinde siyasetten silindi. TV iletişimi siyasi derinlik anlanı a gelmiyor.
Boş insanların, proje adamlarının parlatılması için bu nedenle önemli ortam televizyon. Bu içi boş proje siyasetçilere Çipras, oğul Trudeau ve Macron’u örnek gösterebiliriz. Boşların özelliği, kafa dengi, insancıl, halkçı bir izlenim vermeleridir. Bu nedenle finans elitlerince desteklenirler. Genelde bir anda tırmanırlar. Hepsinin zayıf yönü, gerçek bir kişilikleri olmadığından ve denileni yapmalarından hazırlıklı olmadıkları bir durumda bir anda sinirlenmeleri, agresifleşmeleri ve saçmalamalarıdır.
AK Parti, Ekrem İmamoğlu’nu bu tür proje adamlar serisi içinde görmesinden olsa gerek, tamamen muhalif şartlarda hatta en muhalif kişilerin moderatörlüğünde bir televizyon tartışmasını kabullendi. Plan, sığ, deneyimsiz ve yüzeysel bir kişi olduğunu varsaydığı adayın daha önce olduğu gibi kontrolden çıkıp gerçek yüzünü göstermesini beklemek. 
Bu işler mi, birlikte göreceğiz.
Amerika’da televizyon tartışmaları öncesi adayların kampa girdiği, provalar yaptığı, bu provalarda hasım rolünü bizzat önemli siyasetçi ve devlet adamlarının üstlendiği, provalarda kalp atışlarının ölçülüp odak grubu denen bir grup halktan kişinin tepkilerinin grafikte gösterildiği düşünüldüğünde bizim irticalen yapılan tartışmamızda hedeflenen sonuç elde edilebilir mi?
Ek olarak Amerikan şirketlerinin algoritma ve troll denetimindeki sosyal medyada, kim kazanırsa kazansın Amerika’nın desteklediği adayın kazandı gösterileceği varsayılabilir.
Geriye sadece 60 yıllık canlı televizyon ortamının izleyicideki anlık etkisi kalıyor. 
Bu da yine bir Amerikan televizyonunun kuvvetle CHP yanlısı sunucusunun sorularına kalıyor. Sorular genel izleyiciye insaf dedirtmeyecek sınırlar dahilinde yanlı olacaktır. 
Bu durumda ‘Ekrem İmamoğlu’na gerçek yüzünü göstertme’ stratejisi tamamen Binali Yıldırım cevaplarına kalacaktır. Moderatör bunlarla ilgili sürekli Yıldırım’ı uyaracaktır. İmamoğlu rahatlayacaktır. Bu stratejinin içinde Yıldırım’ın tek kazanma durumu İmamoğlu’nun rehavete girmesi olabilir. Bu olmadığı sürece televizyon tartışmasında beklenen açığı vermesi düşük bir ihtimal.
Ama Yıkdırım projelerden bahsederek zaten bilinen proje adamı imajını perçinleyebilir. Bu,  İmamoğlu mağdur edildi izlenimini dengeleyebilir mi?

Prof. Dr. Kutluk ÖZGÜVEN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.