Basit çıkar çatışmalarımız sebebiyle bizler birbirimizi kandırmaya çalışırız. Bu olumsuzluğu onaylamak mümkün değilse de bir ölçüde kerhen kabullenebiliriz. Ama bilinçli ve ya bilinçsiz yönetimlerin kandırmasına, kurumlarımızın aldatmasına insan tahammül edemiyor. Aslında edilmemesi de gerekir.
Dıştan Bakılınca Din Hürriyeti
Ramazan’da Ülkemize dıştan gelecek bir insan camilerimizin ardına kadar açık olup kısmen de dolu olduğunu görünce, hele hele de de TRT de başlayan Kurân’ı Güzel Okuma Yarışması’nı saatlerce dinleyince Türkiye’de tam anlamıyla Din Hürriyeti’nin hakim olduğu yargısına varabilir. Oysaki omurgasını Allah’ın Kitabı Kur’ân’ın oluşturduğu İslâm’ın ahval-i şahsiye (Doğum, ölüm, ehliyet, velâyet, vesâyet, evlenme, boşanma, nesep ve mirasla ilgili haller) dahil hukukî, ekonomik vs. kurallarının uygulanması için atılım yapmak anayasal suçtur. *
Acı Olan Bilgisizlik ve Bilinçsizlik
Din hürriyeti, inanılan dinin kurallarına göre hayatı düzenleme özgürlüğüdür. Ülkemizde din karşıtlığı değilse de dinsizlik hürriyeti egemen olduğu için din hürriyetinin varlığına inanan entel materyalistler/deistler ve münafıklar pek çoktur. Ama asıl acı ve acıtıcı olanı bir milyonu aşan İmam Hatip Okulu mezunları ile sayıları milyonları aşan diyanet görevlileri, ilahiyat akademisyenleri, cemaat mensupları, samimileri ve sömürücüleriyle tarikat üyeleri de aynı inançtadır. Çünkü temelleri Osmanlı döneminde atılıp Cumhuriyet döneminde geliştirilip pekiştirilen seküler yaşam, laik yasalar ve kurumlar kökleşmiştir. Bu sebeple İslâmî imanın gereği olarak İslâm’ı bir hayat düzeni olarak algılayabilen Müslümanların sayısı onbinlerle ifade edilebilecek kadar da azalmıştır.**
TRT de Ramazan Boyu Devam Edecek Kur’ân-ı Kerîm’i Güzel Okuma Yarışması
Yarışmalar düzenleyelim de peki amaç nedir? İslâm Dini’ne ve onun omurgasını oluşturan Kur’ân’ın anlaşılmasına katkı vererek kabz/tükenmişlik halinde olan dünyamıza ve ülkemize aydınlık ufuklar açmak mı?
Yarışma Düzenleyelim de Amaç Ne?
Kur’ânı okutalım, güzel okuma yarışmaları düzenleyelim de mânası anlaşılmayan, sahih bir şekilde yorumlanmayan ve ışık tutması gereken alanlara dikkat çekilmeyen Kur’ân’ın okunmasının kime ne faydası var? Değil yalnızca TRT’ de bütün kanallarda 24 saat, 365 gün Kur’ân okutulsa ne değişir?
Kur’ân’ın Okunması Serbest İçeriğini Talep Suçtur
Sekülarizm/laiklik bize Osmanlı döneminde batı sömürüsüne payanda olarak dayatılmıştır. Böyle de devam ediyor. Bir diğer anlatımla Kur’ânın anlaşılmadan okunması serbesttir ama içeriğini talep değinildiği üzere Anayasanın 24 maddesine göre suçtur.
Kur’ân en çok okunan ama anlaşılması yöneten ve yönetilen Müslümanlar tarafından bile talep edilmeyen Mehcur bir kitap olmuştur. (el-Furkan 25/30) Olmuştur da dertlenip ağlayan da yok gibidir.
Anlamaksızın Kur’ân Okumanın Faydası Yoktur
Ramazan ayında olan ama hangi gecesi olduğu bildirilmeyen Kadir gecesi dışında Kur’ânî temeli olmayan kandil gecelerinde mevlid okumaya devam edilebilir. Değil yalnızca TRT de bütün televizyon kanallarında Kur’ân’ı güzel okuma yarışmaları düzenlenebilir. Ramazan boyunca yapılacak dîni söylemli musiki ve tartışma programlarıyla hemen hemen her felsefi sistemin kendi adına söyleyebileceği laflar ettirilebilir. Çünkü bunları yapmanın İslâm’a bir faydası yoktur ama Kur’ân karşıtı düzenlere yararı vardır. Zaten bunu için yapılmaktadır.
Maraş’ın İşgalinde Fransız General
Maraş’ı işgalleri sırasında her gün beş defa tekrarlanan ezana kulak kabartan Fransız general, okunan ezanların Fransız çıkarları ile çelişip çelişmediğini sorar. Çelişmediği cevabın alınca da devam edebilirler, der. Anlatılmadığı için anlaşılmayan Kur’ânın okunmasının hangi sisteme ne zararı olabilir? Güzel okuma yarışmasına da devam edilebilir? Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az.
Müslümanları İslâmî İmana yöneltmek
Kur’ân’ın toplumsal hayata yön veren mesajlarına kapalı TRT de yaptırılacak Kur’an’ı Güzel Okuma yarışmalarının bize göre Din sömürüsünden başka bir anlamı yoktur. Karar alıcıların bazılarının samimi olması sömürü gerçeğini değiştirmez.
Bilinen jakoben laik muhalefettin bile Kur’ân okuyarak miting yaptığı ülkede bu tür din sömürüsünü, eski bir Kasımpalı olarak halk ağzıyla ifade etmem gerekirse “halkımız da yemiyor,” derim. Dostlarımıza duyurulur.
Demokratik laikliğe katkı olan Kur’ân’ı Güzel Okuma Yarışması gibi atılımları bile laiklik karşıtı eylemler olarak gören kâfirliğinde bilinçsiz ilkel tiplere gelince… Yüzeysel Müslümanlar gibi onların da gelecekleri yoktur.
Bu konulara değinmekle amacın ne diyeceklere … Gayem başta ilahiyatçılar ve siyasiler olmak üzere Müslümanları İslâmî imana yöneltmektir.
* Anayasanın 24. maddesinin ilgili bölümü:
“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. “
(İstismar ve kötüye kullanmaya evet de halkın bilinçli demokratik talepleriyle “Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma” ya yasak getirilmesi Din hürriyetini çiğnemek değil midir? Bu konuların tartışılamadığı demokratik hukuk devleti hatta özgürlükçü laik bir devlet sistemi olabilir mi?)
** “Türkiye’de cemaat ve tarikat medreselerinde, İmam-Hatipler ve İlahiyatlarda sosyo ekonomik ve cezaî yasaları bilinçle okutulmadığı için İslâm bilinmiyor, bilenler de korkuyu putlaştırıyor, demokratik haklarını kullanmıyor, ilahî laneti celbedecek şekilde İslâmî gerçekleri gizliyor. Sonuçta ülkemiz ve dünya aydınlanamıyor ve insanlık problemlerine çözüm üretilemiyor.” (el-Baraka 2/159,174)
Ali Rıza DEMİRCAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Amaç ne olursa olsun Okunan/Okutturulan Kur’an dan feyiz alınıp alınmadığı meselesi sübjektif bir alanı muhtevidir
Kuran’ın mealinden insanları uzak tutan tarikat vs lere inad, yarışmada mealinin verilmesi ve kısmen de açıklama yapılması güzel bir olay. Hoca demiş ya, ben halkı abdestsiz camiye soktum, sen de abdesti öğret, vesselam!
Demircan hocam yine olaya farklı ve anlamlı bir perspektiften bakmış. evet değerli dostlar! bizde Merhum Mehmet Akif’in bir kıtası ile konuyu özetleyelim:
ya açarız nazmı celilin bakarız yaprağına,
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
inmemiştir Kuran, hele bunu hakkıyla bilin
ne mezarlıklarda okunmak ne de fal bakmak için.
Ali Rıza Demircan hocanın bu makalesi, çok ciddi bir toplumsal yanlış algıya dikkat çekiyor.
Kur’an Ses yarışmalarına meze edilemez.
Muhterem Ali Rıza hocam, bu tespitleriniz bir proble. Kabul ediyoruz. Ama Güzel Kur’an-ı Kerim okuma yarışmalarını susturduğumuz zaman bu dedikleriniz gerçekleiyor mu? Bir taraftan güzel Kuran okuma yarışmaları düzenlenmeli, ruhlar inşirah olmalı, diğer yandan sizin gibi cesur yürek hocslarımız da Kuran’ın hem lafız hem de mana olduğunu, güzel okunmasının yanında doğru anlaşılması da gerekir diyerek doğru anlaşıkması işini de sizler yapın. Lafzının güzel bir şekilde tilavet edilmesine karşı çıkarak manasının anlaşılmasına katkıda bulunmuş olmuyor. Bir şeyin tamamı elde edilemiyor diye büsbütün terketmek de doğru değildir. Saygıyla arzederim. (Musab Seyithan)