islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3698
EURO
35,0047
ALTIN
2.326,10
BIST
9.092,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Yolculukta Namazları Kısaltma ve Birleştirme

Yolculukta Namazları Kısaltma ve Birleştirme

İslâm Dini, Yüce Rabbimizin  insanlık için koyduğu iman   ve hayat düzenidir. Bu sebeple onun ilkeleri, emirleri ve yasakları      bütün insanların anlayabileceği ve uygulayabileceği özelliktedir. Uygulamada engelleyici hayatî zaruretlerin oluşması durumunda yüklenen vazifeler görev olmaktan çıkar. Olağan dışı şartlarda ise görevler azalabilir, ertelenebilir, vasıf değiştirebilir ve hatta düşebilir. Yolculuklar da olağan dışı şartlardandır. Çünkü konumuz olan namaz özelinde bakıldığında anlaşılacağı gibi yolculuklar, mest üzerine mesh süresini uzatabilir, namazları kısaltabilir, birleştirebilir, birlikte kılınması farz olan Cuma namazını tek başına kılınabilecek öğle namazına dönüştürebilir.

           Yolculuk Kolaylaştırma Sebebidir         

Yolculuk Kur’ân ve Sünnet’le kurumsallaştırılmıştır. Kur’ân ve onun açıklaması  niteliğindeki Peygamberi Sünnet kolaylaştırıcılık sebebi olan yolculuğu meşrulaştırır        ve de kurumsallaştırır. Yolculukta namazla ilgili Nisâ sûresinin 101. âyetinde şöyle buyurulur:

 “Yeryüzünde yolculuğa çıktığınızda hakikati inkâra şartlanmış olan (kâfir)lerin aniden üzerinize saldırmasından korkarsanız namazlarınızı kısaltmakla günaha girmiş olmazsınız. Çünkü o hakikati inkâr edenler sizin düşmanlarınızdır.”

Anlamı sunulan âyette hususiyle kâfirlerin saldırısından korkulması durumunda namazların kısaltılabileceği açıklanmaktadır. Sevgili Peygamberimiz de namazı kısaltıcı yolculuğun tehlike içermeyen diğer yolculukları kapsadığını duyurmuştur. Salât ve Selâm üzerine olsun o, ayrıca kısaltmanın sabah namazının sünneti hariç, sünnet        namazlar kılınmadan öğle, ikindi ve yatsı namazlarının dört rekât olan farzlarının iki rekât olarak kılınması şeklinde yapılabileceğini öğretmiştir. Ayrıca namazların birleştirilebileceğini de örneklendirmiştir. Kur’ân ve Sünnet, yolculuğun kolaylaştırıcı sonuçlar doğuracağını bildirmekte fakat başta ne kadar süreli veya ne kadar mesafeli yolculuğun yolculuk olacağı       olmak üzere ilgili bazı hususları kesin hatlarıyla açıklamamaktadır.

İslâm Evrenseldir

Açıklamaması da gerekirdi. Çünkü İslâm evrenseldir ve zaman üstüdür. O, kalıcı yasalar koyar. Zamanların geçmesiyle örneğin iletişim ve ulaşım imkânlarının gelişmesiyle değişmesi gerekecek ölçüleri koymaz. Bu tür yasaların konulmasını aklın ve ilmin yetkisine bırakır. Değinildiği gibi yolculuğun tarifi yapılmadığı ve yolculukla ilgili çeşitlilikler içeren sözlü ve fiilî Sünnet değişik şekillerde irtibatlandırılabilir         ve yorumlanabilir olduğu için İslâm bilginleri yolculuk çevresinde farklı görüşler serd etmişlerdir. Şimdi bu görüşleri hülâsa edeceğiz.

Mezheplerimizin Farklı İctihadlarının Özeti

A- Sevgili Peygamberimiz, ne kadar süreli veya mesafeli yolculukların kolaylıklardan yararlandırıcı  yolculuk olarak değerlendirileceği hususunda değişik olaylar ve sorular sebebiyle farklı açıklamalarda bulunmuşlardır.  Örneğin o, ilgi kurulan bazı         hadislerinde şöyle buyururlar:

“Yanında kendisiyle      evlenme engeli bulunan bir     mahremi veya eşi olmaksızın Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının üç günlük yola çıkması meşrû-helâl değildir.”

 “Yerleşik kişi bir gün   bir gece, yolcu ise üç gün üç gece    mesh yapabilir.”

Hanefîler bu hadislere dayanarak kolaylıklardan yararlandıracak yolculuğun ancak üç günlük yolculuk olabileceği ictihadında bulunmuşlardır. Ne var ki onlar, asırlarca önceki yaşadıkları dönemlerin şartlarında üç gün ve üç gece içinde ancak on sekiz saat yolculuk yapılabileceği ve yolculuğun da ancak ortalama yürüyüşle değerlendirilebileceği varsayımından hareket etmişlerdir. Böylece karada deve yürüyüşüyle, denizde yelkenli ile on sekiz saatlik seyri ölçü edinmişlerdir.

Şâfiiler ve konuya onlar gibi yaklaşan bilginler de ilgi kurdukları bir diğer hadisten hareketle takriben dört berîdlik (yaklaşık doksan kilometrelik) mesafeyi yolculuk ölçüsü olarak benimsemişlerdir.*

Başörtüsü ve Çoraplar Üzerine Mesh

B- Fıkhî mezheplerimiz, Peygamberimizin mest üzerine mesh yapılabileceğini açıklayan hadislerini kabulde birleşirler. Ancak ilgili diğer hadisler üzerindeki yorum farklılıkları sebebiyle sarık- başörtüsü ve çoraplar üzerinde mesh yapılıp yapılamayacağı konusunda ise değişik görüşler ileri sürerler.

C- Mekke’nin fethi yılında Hz. Peygamberin, Mekke’de onbeş gün kaldığı şeklindeki rivayete dayanarak Hanefîler, bir yerde onbeş günden az kalınmaya niyet edilmesi halinde seferîlik durumunun devam edebileceği görüşünü ileri sürerler. Şâfiiler ise  bu süreyi ilgi kurdukları bir hadisle delil getirerek gidiş geliş hariç dört günle sınırlandırırlar.

        D- Çoğunluğu       oluşturan İslâm bilginleri, Hz. Peygamberin yolculukta öğle ile ikindi, akşamla yatsı arasında     cem’ yaptığı bir diğer ifadeyle namazları birleştirdiği şeklindeki sahih hadislere istinad ederek yolculukta cem’ (birleştirme) yapılabileceği görüşündedirler. Hanefîler, Arafat ve Müzdelife’nin dışında namazların değinilen şekilde birleştirilmesini kabul etmezler, bu şekildeki birleştirmeye ilişkin rivayetleri namazların ilkini vaktinin sonunda kılıp diğerini vaktinin başında kılmak şeklinde yorumlarlar.

E- İslâm bilginleri, namazı kısaltarak kılmanın gerekli olup olmadığı konusunda da çelişirler. Hanefî müctehidler “Allah’ın kabul edilmesi gereken bir hediyesi” olduğu şeklindeki hadisle delil getirerek kısaltmanın vacib olduğunu, aksine uygulamanın günahkâr kılacağı ictihadında bulunurlar.

Başta Şafii müctehidler olmak üzere çoğunluğu oluşturan bilginler ise, yukarıda tercümesi sunulan ilgili Kur’ân âyetinin ifadesine ve “Allah, verdiği ruhsatların kullanılmasını sever.” şeklindeki hadise dayanarak kişinin kısaltmada muhayyer olduğunu, dilerse yolculuğun kolaylıklarından yararlanmayabileceğini dile getirirler.

Yolculukla alakalı olarak ilmihal kitaplarında gördüğümüz ve       bazı kişilerce dinimizin değişmez hükümleri gibi aktarılan ictihadlar, verilen bilgilerden açıkça anlaşılabileceği gibi doğrudan Kur’ân ve Sünnet’in emredici hükümleri değildirler. Bunun için de ulaşım vasıtalarının geliştiği ve çeşitlendiği zamanımızda birbirinden farklı ve tabii olarak da çelişkili olan bu ictihadları değerlendirici çalışmalar yapılmaktadır. Biz, çokça soru yöneltilen bu konularda, hadislerin, değişik mezhebi ictihadları ışığında güvenilir ilim adamlarımızın yaptığı güncelleştirici çalışmalardan yararlanarak size özet bilgiler- öneriler sunacağız.

Uyguladığımız İçin Tavsiye Edeceğimiz Görüşler

1-Kişinin kendisinin, aile fertlerinin, çalışma arkadaşlarının ve gideceği yerdeki ilgili kimselerin yolculuk olarak nitelediği yolculuklar dinimizin getirdiği kolaylık ilkelerinden yararlandırabilecek yolculuklardır. Özel araçla çıkıldığında evler, kamu araçlarıyla gidildiğinde hava alanları yolculuğun başladığı yerler olarak kabul edilebilir. Peygamberimizin kadınlarla alakalı emirleri mutlaklığı içinde değerlendirilmeli, zaruret olmadıkça kadınlarımız yanlarında mahremleri veya eşleri olmaksızın bu gibi yolculuklara çıkmamalıdırlar. Özellikle onlar için maddî güvenlik kadar manevî güvenlik de önemlidir. Çünkü onlar doğal      yapıları ve cazibeleri gereği ilgi odağı olma, etkileme ve daha da önemlisi etkilenme konumundadırlar. Kadınlar zaruret durumlarını aile fertleriyle birlikte kendileri belirleyebilirler. Zaruret kapsamına alınabilecek Hac ve diğer seyahatler için alternatif imkânları geniş güvenilir organizasyonların seçilmesi de gerekir.

2- Kolaylık ilkelerinden yararlanılabilecek yolculuklarda başörtüsü ve çoraplar üzerine mesh yapılabilir ve namazlar kısaltılabilir.

A- Kadınlarımız, özellikle yolculukta, başörtülerini çıkaramayacakları yerlerde veya acil durumlarda abdest alırken ihtiyaten abdestli olarak taktıkları başörtüleri üzerine mesh        yapabilirler. Çünkü Peygamberimizin eşi Ümmü Seleme annemiz başörtüsü üzerine mesh ederlerdi. Bunun gibi abdestli olarak giydikleri çorapları üzerine de mesh yapabilirler. Pek tabiidir ki erkekler de çorapları üzerine mesh edebilirler. Ancak çoraplar deriyi gösterecek şekilde ince ve şeffafsa ayaklar çıplakmış gibi değerlendirilerek mesh yapılırken elin ıslaklığı deriye hissettirilmeli ve topuklar da mesh edilmelidir. Bu uygulama Maide Sûresinin 6.âyetiyle de delillendirilebilir.

B-Sabah namazının sünneti dışındaki sünnetler kılınmadan dört rekâtlı namazları iki rekât halinde kılabiliriz. Çünkü Peygamberimizin uygulaması, bu şekildedir. Akşam namazı ise kısaltılmadan üç rekât olarak kılınır. İki rekât olarak kılınacak yatsı namazından sonra vitir namazı da kılınabilir.

3-Gidilen yerde kendimizi misafir olarak algıladığımız veya misafir olarak ağırlandığımız sürece, yolculuğun namazları kısaltma şeklindeki kolaylıklarından yaralanabiliriz.

4-Yüce dinimizin kolaylaştırma ilkesi doğrultusunda Hz. Peygamberi izleyerek yolculuklarda namazlarımızı  kısaltabilir ve de birleştirebiliriz; öğle ile ikindiyi         ard arda öğle vaktinde kılabileceğimiz gibi, akşamla yatsıyı da yatsı vaktinde birleştirerek kılabiliriz. Yolculuğun seyri gerektirdiğinde öğle ile ikindi ikindi vaktinde, akşamla yatsı da akşam vaktinde birleştirilebilir.

5-Yolculuklarda namazları kısaltma zarureti yoktur. Kolaylıklardan dilersek yararlanabilir, dilersek yararlanmayabiliriz. Ancak Hz. Peygamber hemen hemen bütün yolculuklarında sabah namazının sünneti dışındaki sünnetleri kılmaksızın namazlarını kısaltarak kıldığı için bizler de Peygamberimizin yolunu izleyebilir, sabahın sünneti dışındaki sünnet namazlarını kılmaksızın farz namazları kısaltarak kılmayı tercih edebiliriz. Açıklandığı üzere birleştirme de yapabiliriz. İslâm bilginlerinin Sünnet çizgisindeki kabullerine göre hastalarda yukarıda açıklandığı şekilde namazlarını birleştirebilirler.

Mukim İken Namazları Birleştirme

Peygamberimizin Medine’de düşman korkusu ve şiddetli yağmur gibi görülür bir sebep yok iken bile bazen namazları cem’ ettiğini bir diğer ifadeyle birleştirdiğini biliyoruz. Burada müminlere evrensel bir mesaj verildiği kanaatindeyiz.

– Âdet haline getirilmemek koşuluyla- gerektirici durumlarda namazlar birleştirilerek kılınabilir. Örneğin ara verilemeyecek, verilse de namaz kılmak için uygun yer bulunamayacak uzun süreli toplantılara katılacak yöneticiler-bürokratlar, önemli ameliyatlara      girecek cerrahlar, nöbete girecek askerler, yoğun bakımda görev yapacak doktorlar ve hemşireler, vazifelerinden atılma korkusu duyacak subaylar gibi görevliler ve her an göreve   gidecek itfaiyeciler, imtihana     girecek   talebeler           ve benzeri mazeretliler ve de pek tabii ki hastalar namazlarını yukarıda açıklandığı şekilde      birleştirerek         kılabilirler. Onlar namazlarını terk etmemeli veya kazaya bırakmamalıdırlar. Çünkü onlar değinildiği üzere öğle ile ikindiyi dörder rekât olarak öğle veya ikindi vaktinde birbiri ardından birleştirerek kılabilirler. Akşamla yatsıyı da akşam veya yatsı vaktinde akşamı üç, yatsıyı dört rekât olarak birleştirme yoluyla kılabilirler.

Çok iyi bilinmelidir ki evrenselliği gereği İslâm Dini’nin doğrudan açıklık getirmediği yolculuk dâhil bütün konularda ileri sürülen ve de sürülecek olan görüşler zamanla      değiştirilme ihtiyacı duyulabilecek ictihadlardır. Mezheplerimizin içlerindeki ve aralarındaki görüş farklılıklarının tabii görülmesi de tespitimizi doğrulamaktadır. Kaldı ki istisnasız bütün ictihadlar hata    ihtimali içeren doğrulardır ve bu özellikleri içinde ictihadlar İslâm’ı ve bütün müminleri değil, yalnızca sahipleri ve izleyenlerini bağlar.

 Bu sebeple dileyenler değişik mezheplerin tarihî şartların ürünü olan ictihadları içeren ilmihallerde buldukları ve bizim de burada özetleyerek sunduğumuz bilgilerle amel edebilirler. Hiçbir engel yoktur.

Biz izlemekle emrolunduğumuz Sünnet çizgisinde ve de bu çizgiyi sürdüren müctehidlerimizin izinde yapılan ilmî çalışmalardan yılların birikimi olarak seçtiğimiz görüşleri sizlerle paylaşmaya çalıştık.* Hiç şüphe yoktur ki bütün bu seçili görüşler de tarihi ictihadlar gibi hata ihtimalli doğru görüşler olarak nitelendirilebilirler. Kaldı ki incelendiğinde görüleceği gibi onların büyük bir bölümü tarihî ictihadların ürünüdür.

Hiç şüphesiz doğruları en iyi bilen ve huzurunda sorgulayacak olan yalnızca Allah’tır.

Ali Rıza DEMİRCAN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.