islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5044
EURO
34,6362
ALTIN
2.480,03
BIST
9.616,73
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

Zekât sosyal adalet kurumudur III

Zekât sosyal adalet kurumudur III

ZEKÂT MALI KORUYUCU VE ARTIRICIDIR

Zekât bir toplumda yardım edebileceklerle yardım alacaklar arasında kaynaşmayı sağlayacağı için sosyal sınıfların oluşmasına engel olur. Bir diğer anlatımla ve Peygamberimizin diliyle ifade edersek; mallarımızı koruma altına almış oluruz. –Salât ve Selâm  üzerine olsun- O şöyle buyurur:

Zekâtla mallarınızı koruma altına alınız.”

Rabbimizin toplumun sosyal yardıma muhtaç kesimleri için  Hak olarak belirlediği zekât, hak sahiplerine ulaşırsa sosyal yardım bekleyen insanların nefreti değil saygısı kazanılır? Sevgi ufukları açılır. Onlar Yaradan’ın belirlediği Hakkı alıyoruz rahatlığı içinde davranırlar  ve isyana hakları olmadığını, servet düşmanlığına mahal bulunmadığını idrak ederler.

Devrimizde ferdi mülkiyet düşmanlığının artmasında, haset duygularının gelişmesinde ve sınıflaşmaların teşekkülünde zengin müminlerin fakirlere, âcizlere, işsizlere hakları olan zekâtları vermemelerinin, böylece cemiyeti fiilen iki kampa ayırmalarının büyük rolü olmuştur, olmaktadır ve olacaktır. Bu netice kaçınılmazdır. Bakınız Peygamberimiz bizleri nasıl uyarıyorlar:

“ Zekât ve nafaka gibi dinî nitelikli malî vazifeleri yapmamak olan Şuhh’tan aman sakının. Zira dînî nitelikli  malî vazifelerden kaçınma, sizden önceki toplulukları helak etmiş, onları birbirlerinin kanını akıtmaya, haram olan can ve mal dokunulmazlığını helâl görmeye sevk etmiştir.”

Benim yaşımda olanlar ülkemizde servet düşmanlığının nasıl boyutlandığını, servetleriyle mağrur olan insanların tebdil-i kıyafetle dolaşmak gereksinimini duyduklarını gördük ve bildik. Eğer müstahak olursak Allah u Zülcelal’in kullanacağı ceza kamçıları her zaman olur ve olacaktır. Ama biz zekâtlarımızı verirsek hem dünyamızı güvenli ve mutlu  hem de âhiretimizi mesut etmiş oluruz.

Zekâtı Olmayanın Kabul Edilir Namazı da Yoktur

Sevgili Okuyucum! Burada önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Sık sık değiniyoruz:

 “Namaz, olmazsa olmaz ibadettir. Namaz yoksa İslâm’ı bir bütün halinde yaşama enerjisi ve vicdanî zevkini sağlayamazsınız.”

Aziz Peygamberimiz bizi uyarmakta ve “Zekâtı olmayanın kabul olunur, namazı da yoktur,” buyurmaktadır.

Bu hadisi çok uzun dönemler anlayamadığımı itiraf etmeliyim. Rabbim ufkumuzu açınca idrak edebildim. Zekât Rabbimizin belirlediği haktır. Biz bu hakkı vermediğimiz zaman helâl olan malımıza haram katmış oluruz. Sevgili Peygamberimiz “Haramla beslenen kişinin duası ve diğer ibadetleri kabul edilmez.”buyurmakla değindiğimiz gerçeği açıklamış olmaktadır.

Zekât Verilecek Mallar ve Oranları

Bazı önemli hususiyetlerini açıklamaya çalıştığımız zekât ziraî mahsuller, hayvanlar, madenler, ticaret malları, hisse senetleri, altın ve gümüşler, fabrika ve apartman gelirleri üzerinden değişik yüzdelerle verilir.  Mesela sermaye kazanç ikilisinden kırkta bir, kira gelirlerden yirmide bir, toprak ürünlerinden onda bir ve madenlerden beşte bir nispetlerinde verilir. 

Dinimizde zekâtın büyük ölçüde artışa konu her bir cins maldan ve değişik yüzdelerle verilmesi her türlü malda fakirlerin ve âcizlerin de hakları olduğunu göstermektedir.

Zenginin kullandığı her mal da fakirin de hakkı vardır.  Buna göre gömlek  üretiyorsak gömlek; ayakkabı üretiyorsak ayakkabı; tarım  ürünleri üretiyorsak üretimlerimizden veririz. Özetlersek hangi bir malı üretiyorsak, zekâtımızı o maldan veririz. Konuyu biraz daha açalım:

Bazı kardeşlerimiz örneğin şöyle diyorlar:

 Mesela ellimizde yüzlerce elbise var, binlerce  ilmi-dîni  kitap var, pek çok litre zeytinyağı var ama verilecek para yok. Bu sebeple zekât veremiyoruz.

Paranın olmasına gerek yok. Bu durumda elbise, kitap ve zeytinyağı olarak zekât verilir. Zaten asıl olan üretilen  maldan  zekâtın verilmesidir. İslam âlimleri fakirler lehine kolaylık olsun diye zekâtın parasal karşılıklarla da verilebileceği içtihadında bulunmuşlardır.

Devam Edecek

Ali Rıza DEMİRCAN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.