islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5861
EURO
34,7910
ALTIN
2.509,72
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Okul Aile Ve Çevre Arasında Dini Bilgi

Okul Aile Ve Çevre Arasında Dini Bilgi

Geçen yazımızda dinin tamamen olağanüstülükler ve büyüselliklerle özdeş biçimde anlaşılmasının, dini bilgi açısından yarattığı bazı handikaplardan bahsetmiştik. O yazıda dini bilginin edinilmesi noktasında üç soruna değinmiş; bunlardan üçüncüsü olan din anlayışı üzerinde durmuştuk. Şimdi diğer iki sebebe gelelim.

Bu sebeplerden ilki yeterli bir dini bilginin verilememesidir. Türkiye’nin uzun siyasi ve sosyal tarihi göz önüne alındığında, ciddi istikrarsızlıklar kendisini gösterecektir. 1940’lı yıllarda yeterli din adamı ihtiyacının giderilemeyişi, 1950’li yıllardan itibaren İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerinin açılmaya başlaması, 1970’lerde ve 1980’lerde bunların artması; ama her şeyden önemlisi din eğitimi politikalarının gündelik siyasetten bağımsız toplumsal gerçekliği içinde ele alınamaması söz konusu olmuştur. Din adamı ihtiyacını gidermek üzere ihdas edilen İmam Hatip Liseleri, ne olursa olsun toplumun belirli bir yüzdesine ancak hitap edebilmiştir. Geri kalan okulların yeteri kadar din eğitimi aldığı söylenemez.

Bu noktada ilkokul birinci sınıftan başlayarak, tüm okullarda yeteri kadar din derslerinin alınması önem taşıyacaktır. Bununla bağlantılı ikinci önemli nokta da, bu derslerin içeriğidir. Din derslerinin hem tarihsel hem de aktüel anlatımlarının kişilik ve ahlak oluşturacak biçimde içeriklendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Zira temel hedef; kişinin din konusunda teferruatlı bilgi sahibi olmasından daha çok (bilgi sahibi de olsun) kişilikli, karakterli, ahlaklı insanlar yetiştirmektir. Bu anlamda eğitim konusunda bir eksikliğimizi de dile getirmiş olalım: Aşırı bilgi yükleme.

Aslına bakılırsa okullarda verilecek din derslerinin şu iki nokta ile desteklenmesi gerekmektedir. Yoksa, maalesef sadece okullarda verilen bilgi olarak kalmaya devam etmektedir. Birincisi aile. Aile uzun zamandan bu yana eğitimin temel bir unsuru özelliğini kaybetmiş durumda. Çünkü ilk kişiliğin oluşması, çocukların her açıdan kontrolü, örnek davranışların kazandırılması hep aile ile olmaktadır. Aileler maalesef büyük oranda eğitim fonksiyonundan çekilereK bunu tamamen kurumlara havale etmişlerdir. Yani çocuk yalan söylememeyi, kimseyi kandırmamayı, ahlaklı ve kişilikli bir insan olmayı ailesinin örnek davranışlarından ve bu arada öğretmenleri ve çevresinden kazanacaktır. Bu da öğretmen ve ailelerin, örnek davranışlarla sürekli kendilerine dikkat etmelerini gerektiren bir durumdur.

İkincisi de, aile ve okulun da dahil olduğu çok geniş çevre çocuğun eğitiminde önemli bir unsurdur. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, çocuğun teorik olarak aldığı din derslerini okul, aile ve çevresinin de davranış olarak desteklemesi gerekir. Çocuğun öğrendiği bilgileri, dış dünya davranış olarak desteklemiyorsa, o bilgilerin uygulanma imkanı çok zayıftır. Söz gelimi; okulda öğrenilen “çöpleri çöp kutusuna atın” kaidesini öğrenen bir çocuğun, mahallesi, geçtiği sokaklar ve yaşadığı çevre, ailesi ve öğretmenleri buna aykırı davranışlar sergiliyorsa, o kaidenin çocukta kalıcı davranışlara dönüşmesi mümkün değildir. Kanaatimizce, “biz niçin o kadar bilgi öğretiyor da, hala davranışlar noktasında sıkıntı çekiyoruz” sorusunun cevabı buralarda gizlidir. Dolayısıyla okulda din derslerinin sayısının çoğaltılması ve bilgi öğretmek bir noktaya kadar anlamlıdır; yoksa etkileri okulda kalan propagandadan öte geçmez.

Dini bilgi konusunda sorunlarla ilgili ikinci sebep olarak da dini bilgilerin uygun yerlerden alınmamasını göstermiştik. Doğrusu önüne gelenin dini bilgi konusunda ahkam kestiği, kendisine ait bir grup oluşturduğu, rastgele insanların tv ekranlarında konuştuğu düşünüldüğünde, sağlıksız dini bilgilerin nerede üretildiğini de anlamamız mümkün olur. Çoğunlukla merdiven altı olan bu üretimlerden kaçınmak ailelerin kendileri ve çocukları adına bir yükümlülüğüdür.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.