İslâm Dini’nin yüklediği ana ve özel ibâdet görevlerinden biri oruçtur. Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.)şöyle buyurur:
« Şanı yüce olan Allah Ramazan orucunu size farz kıldı. Ben de size Ramazanın gece ibâdetini /teravih namazım öğütleyip emrettim. Her kim (orucun Allah’ın emri olduğuna, teravihin de benim sünnetim olduğuna) iman ederek ve mükâfatım alacağına inanarak orucunu tutar, gece namazlarını kılarsa günahlarından temizlenmiş, anasından doğduğu günkü gibi pâk olmuş olur. (1)
Oruç Gelenek Değil Allah’ın Emridir
Oruç Allah’ın emridir. Bu sebeple müminlere farz kılınmış ana ibâdetler olan namaz, zekât ve hac gibi, oruç ibadeti de yalnız yüce Mevlâmızın emri olduğu için tutulur.
Allah’ın bütün emirleri ve yasakları, insanlar için bir rahmet olduğundan onların, bedenî, ruhî, ahlâkî ve içtimaî/sosyal faydalan pek çoktur.
Orucun Faydaları
Oruç, mümine köklü bir irade terbiyesi veren ve onu İslâmî çizgide yaşatacak güce erdiren ibâdettir.
Oruç; ahlâkî güzelliklerin ve başarının kaynağı olan sabrın temrinlerini yaptırarak ruha tekâmül ufuklarını açan pek feyizli bir ibadettir. Orucun bu müspet eğitimi dolayısıyladır ki, oruçla sabır arasındaki yakın alâkaya dikkatimizi çeken aziz Peygamberimiz «Oruç sabrın yarısıdır.» (2) buyurmuştur.
Oruç, müminlere Allah için -iş yapma, menfaat beklemeksizin meşakkat ve mahrumiyetlere göğüs germe alıştırmalarını yaptıran bir ibâdettir.
Oruç; aynı bedeni ve ruhî potada eriterek ululuk davası ve üstünlük iddiası güden müminlere eşitlik eğitimi uygulayan ibâdettir.
Oruç; hayatın yalnız yeme – içme, bencil duygulan ve şehevî arzulan tatmin etme felsefesine dayanmadığını öğreten ibâdettir.
Fiilî bir fakirlik hali olan Oruç; sosyal adalet fikri ve arzusunu istidatlı kafalara ve kalplere nakış nakış işleyen bir ibadettir. Çünkü varlığı olanla maddî gücü olmayan, aynı bedenî halin içindedir. Zengin mümini bedenen ve ruhen fakirliğin sınırlan içine çeken oruç böylece, hastalığı, tedaviyi yapabilecek olana teşhis ettiren ve yardımlaşma duygularını geliştiren ibâdettir.
Oruç; «Tok olan açın halinden ne anlar» felsefesini yalanlayan, biri yer diğerleri de yokluk içerisinde bakarsa cemiyet hayatında mânevi depremin kopabileceğini öğreten ibâdettir.
Orucun; vücudumuzun deveran, sinir ve sindirim sistemleri üzerindeki dinlendirici ve şifa bahşedici tesirleri de pek çok olan bir farz görevimizdir. Bunun içindir ki Aziz Peygamberimiz « Oruç tutunuz ki sıhhat bulaşınız» (3) buyurarak Ramazan orucu dışında da sık sık oruç tutmamız hususunda bizleri teşvik etmiştir.
Oruç; yüce dinimizin, olgun aklın ve müspet ilmin yasakladıklarından korunup sakınma duygularım geliştiren biri bâdettir. Orucun bu faydasını orucu farz kıldığı Bakara Sûresinin 183. âyetinde Rabbimiz şöyle açıklamaktadır.
« Ey îman Edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (oruçla) takvaya erer; İslâm dışı hayattan korunursunuz.»
Orucu Organlarımıza Tutturma
Mümin bu önemli faydayı da sağlamak amacıyla orucunu tutacaktır. Oruç ibadetiyle yerici sözlerden, kırıcı davranışlardan, yıkıcı çekişmelerden, göz ve kulak gibi vücut organlarıyla haramlara bulaşmaktan korunacaktır.
Korunmanın gerekliliğini öğretmek içindir ki Peygamberimizin diliyle orucun özü üzerinde önemle durulmuştur. Orucun ruhî ve ahlâkî faydalarını ihlâl eden her türlü davranış yasaklanmıştır. Oruçluya; Allah’ın rızasına ve irade terbiyesine dayanan yüksek hedefler gösterilmiştir.
Şanlı Peygamberimiz şöyle buyururlar:[
«Kim yalanı, gıybeti ve söz taşıyıcılığı ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah’ın, onun yemesini, içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.»
«Sizden biriniz oruçlu olduğu gün, çirkin söz söylemesin, cahilce işler yapmasın. Kim kendisine sataşır; söver ya da dövüşmek isterse; ona – ben oruçluyum, ben oruçluyum – desin.»
«Birçok oruçlu vardır ki, tuttuğu oruçtan ona, ancak (susuzluğu ve) açlığı kalmıştır.»] (4)
Peygamberimizin bu mübarek açıklamaları orucun, ruhî ve ahlâkî bir eğitim olduğunu ne güzel bir şekilde açıklamaktadır.
Oruç eğitimini daha verimli kılabilmek için mümin yasaklandıklarından korunmanın yanı sıra oruçlu iken Kur’ân okuma ve dinlemeye, Allah’ı çokça zikretmeye ve duayı artırmaya da özen göstermelidir.
Orucun Mükâfatını Rabbimiz Belirleyecektir
Değinilen faydalan yanı sıra oruç gösteriş ve çıkar duygusu karıştırılmaksızın yalnız Allah için yapılabilir bir ibâdettir. Bu hususiyetinden ötürüdür ki oruç rûha kemal yollarını açan, Allah’ın rızasına erdiren ve sınırsız mükâfat kazandıran pek büyük bir ibâdettir.
Kurân diliyle işaret olunduğu üzere insanın yaptığı ibâdetler / hayırlı işler on katından yedi yüz katma kadar kat kat mükâfatlandırılır.
Ancak oruçla ilgili olarak Yüce Allah şöyle buyurur:
– (Oruçlu çıkar sağlamak, saygı kazanmak gibi nefsî bir amaca yönelmeyeceği için) Oruç benim içindir; (ancak benim rızam için tutulmuştur.) Onu ancak ben takdir edip armağanlandıracağım. Çünkü (kulum) benim için, cinsel eylemini ve yeme -içmesini bırakmıştır.» (5)
İnsanın bedeni ve ruhu üzerinde açıklanan neticeleri verebilmesi ve cemiyete Allah’a yönelmiş tunç iradeli insanlar kazandırabilmesi için bir ay olarak farz kılınan oruç, Allah’ın Muhammed (S.A.V.) ümmetine pek büyük bir ihsanıdır.
Oruçlarımızı tutalım. Bütün vücut organlarımıza da tutturalım. Oruç tutmayanlar ateş azabına hazırlananlardır. Geliniz; Allah katında ağız kokusu, misk kokusundan daha tatlı olan oruçlular ,ruhu arınmışlar safına koşalım.
Oruçlular Reyyan Kapısından Cennet’e Çağrılacaktır
Yazımızı bir hadîsle bitiriyorum:
«Cennet’in (Reyyan ) isimli bir kapısı vardır. Buradan ancak oruçlular Cennet’e girecektir. Onlarla beraber başkaları giremeyecektir.
(Âhiret Günü’nde,) oruçlular nerededir denilecek?
Onlar bu Reyyan kapısından Cennet’e girecektir. Oruç tutanların sonuncusu Cennet’e girdiğinde bu kapı kapanacaktır. Başka hiç bir kimse bu kapıdan Cennet’e giremeyecektir.» (6)
Ali Rıza DEMİRCAN
1. Tac, 2/46.
2. C. Sağîr. 2/49.
3. K. Hafa Hn. 1631
4. Tac, 2/61
5. Tac, 2/47
6. Tac, 2/48.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi