İnsanlık tarihinde ferdi ve toplumsal buhranların yoğunlaştığı, çözüm yollarının tıkandığı, fitne ve fesadın yaygınlaştığı dönemlerde, Allah rahmetinin tecellisi olarak peygamberler göndermiş, yaşanılan sıkıntılardan nasıl halas olunacağını bildirmiştir. Yaşanılan siyasi, iktisadi, hukuki ve içtimai sorunların ortadan kaldırılması için de insanların, gönderilen nebilere tabii olunması emredilmiştir.
Hz. Muhammed’de (sav) Mekke toplumuna geldiğinde, fitne ve fesadın, zulüm ve adaletsizliğin ortadan kalkması için Mekkelilere seslenmiş, “Bana tabii olun kurtulun” demiştir. Bilindiği gibi Mekke’de iktidar olan ileri gelen cahiliye önderleri, toplum üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunmakta, her türlü münkeri yaygınlaştırmak için çalışmaktadır.
İnsanlık tarihinde asırlar geçmesine rağmen, Allah’ın yolundan ayrılan, Peygamberleri kendisine önder edinmeyen ve Peygamberden başkalarının önderliğine teveccüh edenler her alanda sürekli sıkıntı ve buhranla yüz yüze gelmektedir. Ahir zaman denilen asrı hazırda bunu hepimiz görmekteyiz.
Yaşadığımız çağda, genelde bütün dünyada özelde ise kendi ülkemizde, Allah’a, Peygambere ve İslam’a karşı küresel bir isyanın varlığına şahitlik etmekteyiz. Her alanda yaşanılan buhran, her çözüm arayışıyla derinleşen krizler, derinleşen krizlerin süreklilik göstermesi, insanların aklını başına getirmesini gerektirmesine rağmen, ne yazık ki ilahi olana isyanı büyütmekte.
Bırakın gavurların memleketlerini, Müslüman bir ülkenin, Müslümanım diyen iktidar sahipleri dahi, gerek siyasi, gerek iktisadi ve hukuki, gerekse içtimai alandaki buhranlardan kurtuluşu hep batıl yollarda aramakta. Oysa çözüm çok basit olmakla birlikte, şeytanın vesvesesine tabi olanlar, çözümden yana irade kullanmamakta.
Oysa Peygambere tabii olsalar, ne kendileri ne de ahali yaşanılan sıkıntıların hiçbirisini yaşamayacak, Allah’ta sıkıntılardan kurtulma hususunda yardım edecektir. İktidara vaziyet eden hiç kimsenin aklına, karşılaşılan sorunlarda, “böyle bir sorunla Peygamber karşılaşsa acaba ne yapardı” diye düşünmek gelmiyor.
Bir avuç azgın azınlık hariç, bütün memleket, korkunç bir iktisadi çöküntünün varlığını iliklerine kadar yaşarken, hiçbir iktisatçı, “böyle bir durumda acaba Peygamber ne yapardı” diye düşünmeyi akıl edemiyor. Neslimiz ahlaksızlık, edepsizlik, uyuşturucu, yalancılık, serserilik vb. her türlü olumsuz kişiliğe bürünürken çare arayan eğitimciler, “acaba Peygamberimiz neslimizin bu bozukluğuna nasıl çare bulurdu” diye bir düşünce içerisine girmiyor.
Her gün ekranlarda boy gösteren medyatik aydınlar, insana, memlekete, siyasete, hukuka dair birçok lüzumsuz yorumlar yaparken, birçok gavurdan fikir devşirirken, “bu durumda acaba Peygamber ne yapardı” diye bir cümle kuramıyor.
Oysa durum herkes için çok basit ve kolay. Peygambere tabii olun bütün dert ve sıkıntılardan kurtulun. Siyasetçiler, iktisatçılar, hukukçular, ahaliye ayar vermeye çalışan eğitimciler, sosyologlar, tartıştığınız her meselede, Peygamberin nasıl davranacağını düşünün, sırtınızdaki yüklerinizden kurtulun.
Mekke’de Resulullah (sav) “Bana tabii olun kurtulun” demişti. Fakat Mekke’deki iktidar sahipleri, kurulu cahiliye düzenlerinin bozulacağı için Peygambere itibar etmediler. Dışladılar, düşman oldular. Medine Peygambere tabii oldu, asırlardır süren buhran sarmalıdan on yıl gibi kısa bir sürede kurtuldu. Medine’de yeni bir iktidar güneşi doğarken, Peygambere tabii olmayan Mekke’deki cahiliye iktidarının güneşi battı.
Bizden söylemesi, siyasetçisine, iktisatçısına, hukukçusuna, eğitimci ve sosyologlarına… İçinde kıvranıp durduğunuz sıkıntılardan, Peygambere tabii olun kurtulun. Hem böyle yaparsanız Allah’ta yardım vadediyor.