islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3656
EURO
35,1270
ALTIN
2.324,44
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

ŞAFAK VAKTİ BASKIN 1

ŞAFAK VAKTİ BASKIN 1
10 Haziran 2022 10:15
A+
A-

Kapıyı Çalan Sütçü Değildi

Arka arkaya çalan kapı zili ile uyandım. Uyku semesi cama baktığımda dışarıda ortalık aydınlanmamıştı.

Sabahın bu saatinde kim olabilir? Hayırdır inşallah diyerek yataktan kalkıp kapıya doğru yöneldim. Ben kapıya ulaşmadan eşim kapıyı açtı ve bana doğru dönerek “Polisler.” dedi.

Hani, sabahın erken saatinde kapınızı çalanın sütçü olduğundan emin olduğunuz rejimin adı demokrasidir, o devlet de hukuk devletidir denir ya…

Vakit şafak vaktiydi ve kapımı çalan sütçü değil, yasal mermili polislerdi. Her şey normaldi.  Zira hain FETÖ’ nün darbe teşebbüsünden sonra olağanüstü hal şartlarında yaşıyorduk.

Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı ve Uşak İl Emniyet Müdürlüğü büyük bir terörist avına çıkmışlar, şafak sökmeden rektörün kapısına dayanmışlardı!

Kapıya geldiğimde en öndeki polis, savcılığın talimatı ile evde arama yapacaklarını söyleyerek elindeki kâğıdı bana doğru uzattı.

Buyurun arayın dedim.

Sabahın bu saatinde rüya olmasını diledim ama uyku ile uyanıklık arası bir halde olsam bile bu bir rüya değildi. FETÖ illetinin ülkemi sürüklediği kaotik ortamdan faydalanan fırsatçıların bana yaşattıkları açık bir hakikatti.

FETÖ’ nün lanetli sünneti ülkemde hala taptaze yaşatılıyordu. Sanki bilinmeyen, kaçma ihtimali olan birisiymişim gibi rektörlük konutuna böyle münasebetsiz bir zamanda baskına gelmeleri hayra alamet değildi elbet.

Polis, karakol ve mahkeme görmemiş bir hayat tarzından geldiğimiz için şaşırmıştık.  O sabah kapımıza dayanan devlet güçleri o güne kadar düşünmediklerimizi düşündürdü.

Kim bilir? Geçmişte de kaç masumun kapısına dayanmışlardı da bir bizim ruhumuz duymamıştı!

Bir şafak vakti uyandırıldım. Ailecek hafızalarımızdan ölene kadar silinmeyecek bir uyandırılmaydı bu uyandırma.

Bu yazı dizisi ağırlıklı olarak anı/deneme niteliğinde olacak. Ancak duygularımı ve yaşadıklarımı yazarken bazı isimleri açıkça yazayım mı yazmamayım mı diye defalarca düşündüm. Bana bu şafak baskının hazırlayanlar 2,5 yıl betona gömenler ifşa olmalı mıydı? Olmamalı mıydı!

Sonra Rabbimin Nisa 148’de  “Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak zulme uğrayan müstesnadır. Allah her şeyi işiticidir; bilicidir.” Buyruğu aklıma geldi.

Adil olan Rabbim zulme uğrayana kötü söz söyleme hakkını vermişti.

Ben kötü söz söylemeyeceğim. Sadece kötü fiillerin sahibi her kimse, hangi inançtan,  görüşten, meslek ve meşrepten olduğuna bakmaksızın hiç birini diğerinden ayırt etmeden hepsini,   açığa çıkmaz sanıp yaptıkları zulümleriyle yüzleştireceğim. Meslekleri, müesseseleri ve cemaatleri değil de bu oluşumlar içindeki çeteleşmeleri eleştirerek toplumsal farkındalık sağlamayı amaçlıyorum. Her kurumsal yapı içerisinde çıkarcı çeteleşmeler olabileceği görülsün ve bilinsin istiyorum.

Medeniyet, hayaller ve görülmek istenen güzel rüyalar üzerinden değil Sünnetullaha uygun hakikatler üzerinden kurulur.  Şafak vakti ben kâbusa uyandım!  İstiyorum kardeşlerimiz benim gibi tatlı uykularından münasebetsizce uyandırılmasınlar ve sonu kâbusla bitecek hiçbir uykuya yatmasınlar. Unutmasınlar! Şafak var namaza,  şafak var ölüme kalkılır!

Şafakta Basacaklardı

Evet, kapıma dayanılmadan önce epey hazırlık yapılmıştı.

Uşak Belediye Başkan Nurullah CAHAN tarafından finanse edilen ve CAHAN’ın tekrar Belediye Başkan adayı yapılmamasıyla kapanıp giden bazı basın yayın organlarında zaman zaman FETÖ’ cü olduğuma dair yayınlar çıkar ve buna karşı yaptığımız suç duyuruları ise Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer yok kararı ile reddedilirdi. Bizzat kalemimizi kırmış Uşak Adliyesi tarafından hukuk korumasından mahrum bırakılmıştık.

Ama ne gam!

Devletimiz bizi bilmez miydi?

Üstelik o dönemde önde gelen isimlerden kimin hakkında böyle yayınlar yapılmıyordu ki! Genel olarak çekemedikleri, rahatsız oldukları ve yerlerinde gözü olunan kişiler hakkında uydurma bilgi ve belgeler üretilerek iftira edilmeyen neredeyse hiç kimse yoktu.

Devlet neyin ne olduğunu bilirdi!

Bununla birlikte 15 Temmuz ihanetinin yaydığı puslu hava, nefsinin yörüngesine girmiş kötü niyetlilere gün doğurmuştu.

Belediye Başkanı Rektör Adayı Çıkardı

Her şey eski Uşak Belediye Başkanı Nurullah CAHAN’ın rektör adayı çıkarması ile başlamıştı. Çevirdiği desiseleri ve bu süreçte bel altı vuruşlar olarak nitelendirilebilecek ve bir o kadar da cahilce kurgularla çıkardığı fitneyi Uşak’ta ve Ankara’da bilmeyen yoktu.

Eyüp Gökhan ÖZEKİN, bana kurulan kumpasın Ankara ayağındaki başat aktörlerinden biriydi.

ÖZEKİN; 2015 seçimlerinde Uşak 2. Sıra Milletvekili adayı yapılmıştı. Bu şahsı partiye Hakan ALBAYRAK’ın refere ettiği söylemleri ortada dolaşmıştı. Yanlış bir tercihti.  Halk bu adayı seçmedi ve Ak Parti Uşak’ta bir milletvekili kaybetti.  Daha sonra yapılan seçimde Dr. Alim TUNÇ 2.sıradan kolaylıkla milletvekili seçildi.

Bütün dini yapılara yakın görünen, hem FETÖ’ nün etkin olduğu dönemde hem de 17/25 Aralık sürecinde FETÖ’ye methiyeler düzen ÖZEKİN,   beni FETÖ’cü ilan etmiş ve galiba bu yolla önemli ticari kazanımlara da kavuşmuştu.

2015 seçim çalışmaları esnasında Belediye Başkanı CAHAN ve tarikatına yakınlığını derinleştirmişti. ÖZEKİN’ in bazı sofi bürokratlar vasıtasıyla Sağlık Bakanlığına bağlı şehir hastanelerinden ve Uşak Belediyesinden iş ve ihaleler aldığı yazılır ve konuşulurdu.

Ak Partinin son MKYK seçimlerinde çevre ve şehircilik birimine yedek üye olarak ÖZEKİN’in girdiğini duyduğumda, böyle bir kişiliği buraya kim aldı diye merak edip araştırdım. Mahir ÜNAL Bey’in referansıyla girdiğini işittim.

İnsanların hayatını böyle hoyratça karartanların, siyaseti zenginleşme aracı yapanların bu listelerde ne işi vardı? Siyasetle uğraşan arkadaşlarıma da söyledim. Yanlış işler oluyor, yakışmıyor, insanlar sizden mümin duyarlılığı ve buna uygun seçimler bekliyor, dedim.

5-6 gün önce bu şahsın ailesi ve korumaları ulusal basına düştü. Doğrusu Ak Parti’yi ve MKYK’sını böylesine bir olumsuzlukla karşı karşıya getirdiğinde şahsen hiç şaşırmadım. Bu zatın eşi hanımefendi ve korumaları bir kafede bir kaç çocuğu hunharca dövmüşler, burunlarını kırıp ağır darp etmişler. Hem de aynı partiden olan bazı üst düzey kişilerin çocuklarıymış bunlar!

Ne diyeyim? Böyle bir şahsiyeti partilerinin MKYK’sına sokanlara ne diyeyim? Bu tür adamların Ankara’da operasyon yapmasına göz yumup, bir rektörün melun iftiralarla yok edilmesine göz yuman arkadaşlarıma ne diyeyim? Bir şafak vakti 5 yaşındaki Eylül’ümün yanından alıp götürüp beni 2,5 yıl zindana gömenlere ne diyeyim? O gün göz yumduğunuz adam, bugün çocuklarınızın burnunu kırdı! 4 çocuk babası bir aileyi babasız bırakmaktan ve ihanetle lekelemekten daha ağır bir vaka değil. Ucuz atlattıkları için dua etmeliler!

İktidarın, paranın, gücün ve günahın şımarıklığına kapılıp gidenlerin ayağı eninde sonunda dolanmayacak mı sanıyorlardı! Yazık…

İşte Murat KOPARAN adlı tetikçinin bu ÖZEKİN adlı kişi tarafındanwww.usakhaber.com ‘a yerleştirildiği söyleniyordu. Bir de aynı isimle anılan, Murat KOPARAN adlı bir sahte tivit hesabı vardı. Malum çete tarafından kullanılıyordu.

İşte bu Murat KOPARAN tivıtır hesabı,  şafak baskınını büyük sevinçle ilk haber veren sosyal medya aracı oldu. Zaten daha önce de taa Ağustos ayında aynı tivitır hesabından resmimi de yayınlanarak “ŞAFAKTA BASACAKLAR” demiş biz ise ciddiye almamıştık.

Elbette devletimiz bir rektörünü şebekeye yem etmezdi.

Murat KOPARAN, Uşak Adliyesi ile çok yakın çalışan, Başsavcı Vekili Hacı Aykut AYDIN’IN sosyal medyasında yorum yapan ve Başsavcı Vekilinin de takip ettiği bir hesaptı. Anlayacağınız hepsi kankaydı…

Şafak baskını öncesiydi ve ben hala;  Belediye Başkan’ını da beni de herkes tanır bilir, bunu benim iktidarımda bana kim ve nasıl yapacak? Buna kim cesaret edebilir psikolojik rahatlığı içindeydim.

Sayın Cumhurbaşkanından Onay Almışlar

Sonradan duydum. Kumpasın aktörlerinden, iki kızını 2014’de FETÖ’nün Balkan gezisine gönderdiği, 2015 yılına kadar FETÖ’nün okullarında okuttuğu bilinen yine o dönemde Güney Afrika Cumhuriyetinin başkenti Cape Town’a “cemaat organizasyonuyla” birlikte gezi için bilet alıp, tartışmalar nedeniyle son anda bileti iptal ettirip geziye katılmaktan vazgeçtiği söylenen Başsavcı vekili Hacı Aykut AYDIN, “Rektör FETÖ’cü değildir.” diyen bir dosta laf arasında “Biz operasyon için Sayın Cumhurbaşkanımızı bilgilendirmiş ve onay almıştık.” demiş.

İşte olay tam da burada başlıyor!

Kirli şebekenin örgütlü ihbarlarını ve bunlarla irtibat halindeki Emniyet ve Adliye görevlilerinin masa başında uydurdukları yalan ve iftira nitelikli ifrazatı Cumhurbaşkanımızın önüne sahih bilgi diye götürenler kim veya kimler?

Sayın Cumhurbaşkanını FETÖ/PDY iltisaklı olduğuma ikna eden,  Paralel Yapı ile mücadelenin zirvede olduğu bir dönemde ikinci kez güvenip atadığı rektörüne operasyon yapılmasını sağlayanlar kim ya da kimler?

Uşak’taki çetenin uzantıları külliyede kime veya kimlere ulaştı?

Can yakıcı soru işe şudur.  Kendilerinden olan bu adama, yukarıdakiler, bu kötülüğe neden alet olmuşlardı?

Sanıyorum bu sorunun cevabını vermeye, o dönemde külliyede üst düzey görevde olup da yakınları Uşak Belediyesinden yüklü ihaleler almış olanlara bakarak başlamak gerekiyor!  Daha sonraki yazılarımda değineceğim bütün bu ballı rantlar Uşak halkının bilip konuştuğu konulardır. Söylendiğine göre bunların birçoğu müfettişlerce tespit edilmiş ve suç duyurularına konu olmuş,  İçişleri Bakanı Sayın SOYLU’nun soruşturma izni vermesi aşamasına gelmiş. Bundan önce tespit edilen usulsüzlükler için soruşturma izni verilmiş.  Belediye Başkanı CAHAN ise yaptığı suiistimalleri geri ödemeyi teklif ederek yargılamalardan kurtulmaya çalışıyormuş!

Evet, aslında,  devlet malı deniz zihniyetindeki bu kirli odak,  niyetini belli edeli epey olmuştu. Mamafih FETÖ mücadelesinde bir şeylerin ters gittiğini de fark etmemiş değildim.

Hata Yapmışlar! Yerseniz…

Uşak Emniyet Müdürü İbrahim ERGÜDER, 15 Temmuz’dan hemen sonra ilk falsosunu yapmıştı.

Emniyet istihbarat birimince 32 kişilik FETÖ’cü listesini rektör olarak bana sunmuşlardı. Bu listenin başında bana kumpas kuran çetenin en aktif üyelerinden,  söylediği yalanlarla, attığı iftiralarla bilinen ve bu sebeple Üniversitede soruşturma geçirmekte olan Adil ERKEN vardı.

Derhal gereğini yapmaya başlamıştım ki bundan hemen sonra Emniyet Müdürü ERGÜDER ile bir araya geldiğimizde, süklüm püklüm,  “İlk liste aceleye geldi rektör hocam”  diyordu.

Arkadaşlarımız çok yoğun çalışıyorlar, yorgunlar, bazı hatalar yapmışlar! Falan filan.

Sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. Adil ERKEN’İ göreve tekrar iade etseniz!

Anladım elbet!

Durum kötü. Hem de çok kötü!

Bir şeyler ters gidiyor!

FETÖ iltisaklı diye 32 kişilik listenin gönderilmesinin hemen ardından çark edilmesi ve 13-14’ünün yanlışlıkla FETÖ’ cü gösterilmiş olması hata filan olamazdı!

Bazı FETÖ İrtibat ve İltisaklıların Sahipleri Vardı

O gün fark etmiştim zaten. Uşak’taki güvenlik bürokrasisinin FETÖ ile mücadelede zaafları vardı. Sahipli FETÖ’cülere kurtarılma operasyonları yapılıyor, sorumsuzca listeler hazırlanıyor ve insanlar lekeleniyordu.  Uşak’ta at izi it izine karıştırılıyor ve bazı FETÖ’ cüler iş bitiriyordu!

15 Temmuz’dan birkaç ay sonra İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilen ancak Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ancak 2018 sonunda işlem gören ihbar mektubundaki bilgileri duyduğumda kulaklarıma inanamamıştım.

Mektupta 15 Temmuz’dan sonra Uşak İl Emniyet Müdürlüğünde iç temizlik yapılmadığı, FETÖ’cülüğü bilinen üst düzey emniyet amirleri ve polislerle Uşak’ta FETÖ operasyonlarının yapıldığı ihbar edilmiş meğer!

Bu ihbarın doğruluğu ortaya çıkmış ama bundan kimsenin haberi olmamıştı! Zira burada ihbar edilen FETÖ’cüleri Uşak Emniyet Müdürlüğü değil de Ankara tespit etmiş ve 3-5 ay sonra hepsini ihraç etmişti.

Bu bilgileri edindikten sonra benim için çok şey daha netleşmişti.  Uşak Belediye Başkanı tarafından koordine edilen şebekeye yaranarak aklanma derdine düşen FETÖ irtibat ve iltisaklı olması kuvvetle muhtemel polis müdürlerinin yoğun çalışmaları neticesinde FETÖ’cü ilan edilmiştim.

Neler oluyor hayatta derken, neden oluyor diye sorguladığınızda gerçeklerin parçalarına bir bir ulaşıyorsunuz.

Haftaya Şafak Vakti Baskın 2 ile devam edeceğim inşallah.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.