Tarihteki çatışmaların istatiğine bakınca, dinin barış, dinsizliğin korku ve katliam getirdiğini, Marks, Darwin, Nietzsche çağında her yıl 2 milyon insan evladının siyasi nedenlerle putlara kurban verildiğini görüyoruz. Mevcut Ortadoğu planı da bunun parçasıdır.
Batıdan bize yayılan özellikle kitle iletişim araçları vasıtasıyla çok bir söylem kullanılmakta: “Savaşların ve çatışmanın sebebi dindir.” Filmlerde, romanlarda, dizilerde, şarkı sözlerinde sürekli olarak kullanılan bu temaya göre din olmasa çatışma da olmazdı. John Lennon’un 1970’lerde meşhur olan ve bizde de bilmeden çalınan şarkısı Imagine, savaşların olmadığı dinin olmadığı günleri müjdeler. Günümüzde AK Parti hükümeti döneminde bir türlü şekillenemeyen eğitim çarklarımızda daha da hızlı Materyalistleştirdiğimiz gençlerimizin dilinde aynı tez yaygındır.
Oysa tarihe baktığımız zaman farklı bir resim ortaya çıkıyor. Öncelikle dinin, özellikle ilahi kaynaklı İslamiyet ve onun değişen yüzleri Hristiyanlık ve Yahudiliğin toplumlara barışı, hoşgörüyü, düzeni, komşuyu sevmeyi öğrettiği açıktır. Örneğin ilahi dinlerin girmediği dünyanın ikinci büyük adası Papua’da1100 farklı dili konuşan bir o kadar orman ve kıyı kabilesi hala birbirlerini öldürmeye ve baskınlara devam etmektedir, öldürdüğünün etini yemektedir. İslam barışı ve adaleti getirmiştir. İslam’ın değişmiş yüzleri ve hatta kötü taklitleri bile barışı getirmiş ama çoğu zaman bunu toplumda eşitsizlikler ve kast sistemleriyle gerçekleştirmiştir.
Ancak dinin etkisinin azalıp toplumların Materyalizm zihniyeti ve ideolojiler tarafından yönetildiği 19. Yüzyılda Marks, Darwin ve Nietzschesonrası zamanlarda savaşların, kanın, dehşetin insanlık tarihinde olmadığı kadar patladığını görüyoruz.
Sayılara bakarsak, Nietzsche’nin 1878’de Batı düşünce sistemi için ‘Tanrı’nın öldüğü’ ilanının sonrasında, Belçika’nın Kongo’dakimuazzam soykırımı ve Almanya’nın Namibya’dayaptığı gibi katliamlar 30 milyon Afrikalının canına mal olmuştur. ABD’ninbaşrolü üstlendiği Birinci Dünya Savaşıve ardından yaşanan salgın ve açlık döneminde 30, İkinci Dünya Savaşı50, Kore, Vietnamve Körfezsavaşları 20 milyon insanın hayatına mal olmuştur. Sovyetkomünist dönüşümü 20, Çin komünist dönüşümü 60, Kamboçyave diğer komünist dönüşümler10 milyon insanı katletmiştir. İdeolojik Kalaşnikof iç savaşlarıAsya, Afrika ve Latin Amerika’da 50 milyon insanı öldürmüştür. Terör, bilinöli ekolojik felaketler, taktik açlıklar, çeşitli soykırımlar, katliamlar, yaygın ilaç, biyolojik, kimyasal, nükleer denemeleri de eklersek, dinin devreden çıktığı laik, materyalist, ideolojikdönemde 280 milyoninsan kurban edilmiştir.
Şu durumda eğer sadece Darwin, Marks, Nietzschesonrası döneme bakarsak 140 yılda 280 milyonÂdem evladının öldürülmesi, din-dışı dönemde 1878-2017 arasında her yıl ortalama 2 milyon insanınfelsefe ve ideolojiye kurban edilmesidemektir.
Tarihte 140 yıl boyunca her yıl düzenli 2 milyon insanın kurban edildiği bir dönem var mıdır? Hatta oranlarsak, son 140 yılın ortalama nüfusunu 2 milyar alırsak, nüfusunun aynı oranda insanlar tarafından katledildiği dönem var mıdır?
Tarihte 80 yıl süren Moğol fütuhatıbuna yaklaşan yegâne dönemdir. Bu Yecüc ve Mecüc döneminde her yıl ortalama 1 milyon 250 bininsan katledilmiştir. Nüfusa oranlayınca çağımızı bile geçen rakamlarda felaketler yaşanmıştır. Ancak Cengiz Han’ın dini olmadığı, dinlere eşit mesafede olduğu, fütuhatını güç, kudret ve intikam için yaptığını Moğol kaynaklarından biliyoruz. Dolayısıyla bunu dini dönemin hesabına sayamayız. Hatta dinsizliğin hesabına yazılması gerektiği açıktır.
Tarihteki sayılara bakınca, karşılaştırıldığında din çağının barış, dinsizlik çağınınsa korku ve katliam çağı olduğunu görüyoruz. Orta Doğu’daki planları bunun dışında ele alamayız.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi