islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3192
EURO
35,0609
ALTIN
2.309,09
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Toplumun Vicdanı Olmaya Mecburuz

Toplumun Vicdanı Olmaya Mecburuz
28 Haziran 2019 11:13
A+
A-

Bir KHK Mağdurunun Feryadı

Aşağıda ismi  bende mahfuz olan  mağdur yazarın şikâyetlerini sunuyorum. İlgi duyulup çözüm üretilmesi benim de ricamdır. Ali Rıza Demircan

Şu anda KHK ile ihraç edilen, yıllardır sürdürdükleri devlet memurluğuna bir anda son verilen, işsizliğe ve yoksulluğa mahkum edilen insanlar ne yazık ki çok büyük zorluklar yaşıyorlar.  İçlerinde hakkında açılan davalardan beraat edenler veya dava açılmaya gerek görülmeden takipsizlik alanlar var. Hatta haklarında soruşturma dahi açılmayan insanlar bulunmakta. Ama maalesef bu insanlar görevlerine iade edilmiyor. Ortada suç olmadığı halde suçluymuş gibi muamele görüyor, görevleri ellerinden alınıyor, suçsuzlukları mahkeme kararıyla kesinleştiği halde göreve iade edilmiyor. Hatta pasaportlarına el konuyor, yurt dışı çıkış yasağı ile seyahat özgürlükleri ellerinden alınıyor. 

Şu anda FETÖ terör örgütü ile alakası olmadığı halde asılsız ihbarlar ve müfettiş marifetiyle ihraç edilen pek çok insan var. İrtibatının olmadığı ama iltisakının olabileceğine karar verilerek ihraç edilmişler. Bu iltisak neyse artık! Örneklerden hareketle anlaşılan o ki iltisak; birilerinin söylemlerini dikkate alarak müfettişin veya araştırmayı yapan her kimse o kişinin kalbinde oluşan kanaat… Sanki insanların kalplerini açıp bakabiliyorlar ve Fetö ile ilgili olduklarına karar verebiliyorlar. Bilinen öyle vakalar var ki; ortada somut bir delil yok.  Kendilerince delil olarak ileri sürdükleri ise 17-25 Aralık miladından yıllar önceye dayanan banka hesabı veya sigorta! Bahsedilen kriterlere uygun somut bir delil yokken maalesef birilerinin söylemlerini dikkate alarak insanların hayatına mal olacak, çoluğunu çocuğunu mahrum ve mahzun edecek, psikolojilerini bozacak kararlar alındı. Yakın bir zamanda işinden ihraç edilen (eşi de muhreç ve hapiste olan) iki çocuk annesi, başörtülü dindar bir bayan öğretmen kendini asarak hayatına son verdi.  Dindar bir kadının hele hele bir annenin iki çocuğunu arkada bırakacak şekilde böyle bir karar vermesi yaşadığı ağır travmatik olayın neticesi değil de nedir? Daha bunun gibi nice böyle vakalar var. Uzman olduğu ve hali hazırda yürüttüğü mesleğinden başka işi olmayan bu insanlar bir anda büyük bir çaresizliğe itilmişlerdir. Akıllarına gelmeyen başlarına gelmiştir.

Hadi ihraç ettiler bari hakkında soruşturma olmayan, takipsizlik alan ve berat eden kimseleri görevlerine iade etmeleri gerekmez mi? Çünkü bu durum onların masum olduğunu, suçları olmadığını, Fetö terör örgütüne üye olmadıklarını apaçık ortaya koymaktadır. Öyleyse acilen bu masum insanların görevine iadesi, ellerinden alınan pasaportlarının kendilerine verilmesi ve yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılması gerekir.  Devletin kendine göre bir düşüncesi olabilir. Belli bir vakit biçmiş olabilirler kendilerince. Ama insanların ömürlerinden gidiyor.  Ne yapıp edip acil bir şekilde bunlar düzeltilmelidir.

 Kocaları yurt dışında olduğu için pasaportlarına tahdit konulan kadınlar var bir de. Yani kocaları sebebiyle rehin tutulan kadınlar… Bu da ne dine, ne hukuka ne insaniyete uyan bir uygulamadır. Çünkü eğer koca suçluysa bu onu ilgilendirir. Suç bireyseldir. Kur’an-ı Kerim’de de “Hiç kimse başkasının suçuyla suçlanamaz” buyrulmaktadır. Kocasından dolayı karısı suçlanamaz ve seyahat özgürlüğü elinden alınamaz. Örneğin koca bir cinayet işlemişse bundan dolayı karısının suçlanması mümkün müdür? Bu uygulamadan yönetimimiz hemen vazgeçmeli, tüm masumları özgürlüğe kavuşturmalıdır. Böylece insanlardaki gerginlik sona erecek ve yeniden ülkemize huzur hakim olacaktır. Yoksa masumları zillet çeken bir ülke felah bulamaz. 

En acısı da bütün bu olanlar kimsenin umurunda  değil. KHK ile ihraç edilen insanlar ve onlara yapılan haksızlık ve zulüm hiç dile getirilmiyor ve bu insanlar gündem edilmiyor. Birazcık üzerinde durulsa belki de yetkililer yaptıkları haksızlığın farkına varacak ve yaptıkları yanlıştan geri dönecekler.

Kıymetli hocam,Takipsizlik kararı aldığım halde benim de bizatihi yaşadığım bu problemleri dikkatinize arz ediyorum. Siz kelamı ve kalemi keskin olan, hakkı savunmaktan geri durmayan etkili bir hocamızsınız. Bu konuya da katkı sağlayacağınızı umuyor, haklarımıza ve özgürlüğümüze kavuşmamız için tesirinizin artmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar
  1. umut dedi ki:

    Hocam toplumumuzun bu kanayan yarasına parmak bastınız. ne yazık ki khk ile ihraç olan 100 binler var ve tek suçu belki de dindar olmak. darbeyle kimin alakası varsa Allah belasını versin. müebbet versinler onlara. ama ülkenin ücra bir ilinin kıyısındaki bir ilçede veya köyde görev yapan bir insanı dareci ve terörist diye işinden atmak zulmetmek asla tasvip ve destek görmez.
    duyarlılığınız için teşekkürler. umarım yetkililerin kulağına gider de bu zulüm biter bir an önce.

  2. Abdullah Kaya dedi ki:

    Komiserdim, darbe girişiminde ölümü göze alarak görev yaptım. Sonraki günlerde birden gözaltına alındıktan. Gözaltında16 gün işkence gördüm, 5 kişilik nezarethaneye 17 kişi sıkıştırdılar, ellerinize içeride de 12/24 saat 16 gün boyunca gece gündüz demir kelepçelerle bıraktılar Ağustos ayının başı ve içeride bırak oturmayı comlelecek yer yoktu, namaz vakitleri dahi ellerinizden kelepçeyi sokmediler ellerimiz kelepçele namazı eda etmeye çalıştık, daha büyük keklerin yara oldu 5 kez Dr. Yara var diye rapor verdi , polislere bu yaptığınız işkence dedigimuzde emir böyle diyerek işkence ye devam ettiler, bağırma seslerini duyuyorum. Sonra öğrendik ki öğretmenleri darp ediyorlarmış, bu olaylar İsrail de yaşanmadı, ben Filistinli değilim , evet burası Türkiye ölünceye kadar ellerim zalimlerin yakasında olacak, daha diğer zulümlerin anlatmadım.

  3. Mustafa dedi ki:

    Lütfen SAPI SAMANA karıştırmayın!!! Nice şiddete karışmamş, karakola yolu düşmemş, eline taş, sopa, çakı dahi almamş, hiçbir cana hiçbr mala veya devlet malına en küçük bir zarar vermemş, sabıkası sicili tertemiz, kimsnin TAVUĞNA kış dememş, karincayi dahi incitmkten korkan kişiler ceza evlerinde sanki silahıyla suçüstü yakalanmış gibi terör örgütü üyesi İFTİRASI ile tutuklu veya Hükümlü YATIYORLAR, Göklere çıkan Ahi VAR! duyan YOK ! Geç yağan yağmurlar kurumş çiçeklre, ağaçlra fayda vermez, Aynen GEÇ GELEN ADALET İSABETLİ dahi olsa en büyük ADALETSZLİK VE ZULÜMDÜR. Çünkü giden gitmiştir, kaybediln geri gelmz, ne ZAMAN GERİ KAZANLABLİR! , ne SAĞLIK, ne YAŞANMMIŞ BİRLİKTELKLER. Yargının sebep olduğu zarar ziyanın TELAFİSİ YOKTUR.
    Dün İRTİCA şimdi İRTİBAT-İLTİSAK diye zulümler devam ediliyor. Cezaevlerinde bu Dünya HAYATI CEHENNEME çevrildikten sonra ACIYLA BİTİRİLMİŞ nice  HAYATLAR var  . Hakikat karşısında susan DİLSİZ ŞEYTANLARDAN olmamanız dileğiyle. SELAM ve dua ile Rabbimize emânet olun.