islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3583
EURO
34,9921
ALTIN
2.326,20
BIST
9.112,33
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Üç Semavî Din Var mı? | 1

Üç Semavî Din Var mı? | 1

Bismillah…

Yüce Allah’ımıza hamd eder, aziz peygamberimiz Hz. Muhammed’e kalbî ihtiramlarımı arz eder, bağlılarını arttırmasını Rabbimizden dilerim.


Bir deli kuyuya bir taş atarsa kırk akıllı çıkaramaz, derler. Ya bir akıllı kuyuya bir taş atarsa kaç kırk akıllı çıkarabilir?

İtiraz edilemez görülen birkaç âlimimiz “İslâm köleliği/cariyeliği ilga etmedi, kaldırılmasını teşvik ederek sürece bıraktı,” dediler. Asırlarca böyle denildi. Oysaki İslâm Kur’ân’ın indiriliş sürecinde İslam savaş esirliği sistemini tesis ederek köleliği cariyeliği yürürlükten kaldırmıştı. Bu konu “Kur’ân ve Sünnet Işığında Cariyeler ve Sömürülen Cinsellikleri”isimli kitabımızda incelenebilir.

Birileri de çıktı. İslam’ın bir devlet modeli yoktur, dedi. Modern dönem hukukçularımız/fıkıhçılarımız arasında bile bu söylem tuttu, söylenip duruyor. Oysaki en açık seçik ve insanlar yararına yönetim düzeni İslâm’dadır. Bu konu da linkini vereceğimiz makalemizde okunabilir:

https://www.mirathaber.com/ali-riza-demircan-1ya-5s.html

https://www.mirathaber.com/islamda-yonetim-sekli-belirlidir-ve-muhtesemdir-14-2252h.html

Bunun gibi Üç semavi din; Semavi dinler; Tek tanrılı dinler’söylemi de revaçta. Bu taşı kuyuya kim attı, doğrusu ben de bilmiyorum. Pek çok dinler tarihi uzmanımız var ama Kur’ân zaviyesinden bakma bilincimiz ve alışkanlığımız olmadığı için bu galatı-ı meşhur hata sürdürülüyor.

Tek Dîn Var, O da İslâm’dır

İslâm Dîni denildiğinde Hz. Muhammed ve tebliği olan Kur’ân çağrıştırılıyorsa da -bu çağrışım yanlış olmamakla birlikte- Kur’ân’da vurgulanan gerçek doğru şudur:

“İslâm isimlerini bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün Nebiler-Resûller[1] ve tebliğleri olan tüm ilahî Kitaplar ve Suhuf’la insanlığa iletilmiş dindir ve o tektir. Bu din Kur’ân’daki bir adıyla ed-Din diğer adıyla İslâm olan hak dindir.” (el-Şûra 42/13; Beyyine 98/5; Âl-i İmran 3/19,85; el-Maide 5/3)

Tek ve hak olan Dîn her iki adıyla Al-iİmran 19 da şöylece geçmektedir:

“Allah katında geçerli el-Dînyalnızca İslâm’dır. Daha önce el-Kitap verilenler, kıskançlıklarından dolayı, kendilerine[hakikat] bilgisi geldikten sonra [bu konuda] farklı görüşlere sarıldılar. Allah’ın âyetlerinin/mesajlarının doğruluğunu inkâr edenler için Allah hesap görmede pek hızlıdır.”

Bu âyet tek olan hak dinden ayrılışın yani bağımsız dîn olarak ortaya çıkışların kendilerine el-Kitap verilenler tarafından gerçekleştirildiğini de göstermektedir.

İslâm İçeriği İle Tek Semavî Dîn Oluşunu Kurân ile Kanıtlamaktadır

Kanıtları Kur’ân’da üç başlık halinde inceleyebiliriz.

1. Kur’ân Bütün Nebileri-Resûlleri Kabulü ve Tebliğ Ettikleri el-Kitab ve Suhufa İmanı Emreder.
2. Kur’ân Peyg amberlere indirilen ortak metin Olan el-Kitab’ı İçerir 
3. Kur’ân Musaddık ve Müheymin Olarak Doğruları ve Sapmaların Belirler 

a. Kur’ân Bütün Nebileri-Resûlleri Kabulü ve Tebliğ Ettikleri el-Kitab ve Suhufa İmanı Emreder.

Tek ve Hak el-Dîn olan İslâm değinildiği üzere bütün Nebî Resûllerin /peygamberlerin ve tebliğ ettikleri İlahî Kitapların ve Sahifelerin ortak tebliğidir.

İslâm’ın son Nebi ve Resûl’ünü Hz.Muhammed ve son ilahî Ktab’ını onun tebliğ ettiği Kur’ân oluşturur.

Bu gerçek Kur’ân’ın bütününde tüm ihtişamı ile sergilenmektedir.

Buna göre Hz. Âdem’de, Nûh’da, İbrahim’de Musa, Davud, Îsa’da ve dünyamızın bütün toplumlarına gönderilmiş. bilmediğimiz diğer bütün peygamberler de bu dinin yani İslâm’ın Nebileri-Resûlleri yani peygamberleri.dir. (el-Nisa 4//164; Fatır 35/24)

Bunun içindir ki biz Müslümanlar İslâm’ın gereği olarak onların hepsine inanırız, birbirlerine üstün kılındıklarını kabul etmekle birlikte Nebî-Resûl halk tabiri ile peygamber olmaları yönünden aralarında ayırım yapmayız. (el-Bakara 2/253,285; el-Ahkkâf 46/35) Bütün bu peygamberlerin dilleri ayrı bölgesel toplumlara belirli süreler için gönderildiğine inanırız. (İbrahim 13/4, Âl-i İmran 3/ 81)

Hz. Muhammed de geçmiş bütün Nebiler-Resûller (peygamberler) gibi İslâm peygamberidir. Ne var ki ayrıcalığı vardır; son Nebîdir. (Ahzab 33/40) Son Nebî olduğu için de Allah’ın son Resulü’dür. Diğer peygamberler gibi mesela İsrail oğullarına Nebi-Resûl olarak gönderilen Hz. Musa ve Îsa ( İsra 17/2; Âl-i İmran 3/49) gibi bölgesel olmayıp evrenseldir. (elAraf 7/158; Sebe’34/ 28)

Onun tebliğ ettiği Kur’ân da kendisi gibi Kıyamet Günü’ne kadar yürürlükte kalacaktır. Bir diğer anlatımla insanlığın Kıyamet gününe kadar önderi Hz. Muhammed, temel yaşam yasası da Kur’ân-ı Kerîm’dir.

İslâm Nebî-Resûl anlamına bütün peygamberler gibi onların tebliği olan el-Kitab ve Suhufa imanı gerekli kılar. Bunun için örneğin İbrahim’e inen Suhufa/sayfalara da Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’ân’a da inanırız.

Kur’ân’da İman Esasları

Kurân’da iman esasları değişik surelerde açıklanmakla birlikte üç yerde bir arada beş başlık altında sunulur. (el-bakara 2/177,285;el-Nisa 4/136) Bu iman esaslarının iki tanesini Nebiler-Resullere ve Kitaplar-Suhuflara îman oluşturur. Örneklendirelim:

Allah’ın Elçisi Muhammed ve O’nunla birlikte olan müminler, Allah tarafından O’na indirilene inanırlar: Hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar; O’nun elçilerinden hiç biri arasında ayrım yapmazlar ve: ‘İşittik ve itaat ettik. Bize mağfiret et ey Rabbimiz, zira bütün dönüşler Sanadır!’ derler.” (el-Bakara 285)

Siz ey îman edenler! Allah’a ve Peygamberine inanın/güvenin. O’nun Peygamberi’ne safha safha indirdiği el-Kitab’a ve daha önce indirdiği el-Kitap (lara)da inanın. Zira Allah’ı, Meleklerini, Kitaplarını, Resûllerini ve Âhiret Günü’nü inkâr eden, gerçekten şiddetli bir sapıklığa düşmüştür.”

Bu beş başlık altında ki esaslara îman bütün Nebiler-Resûllere ve onların tebliğlerine yani İlahî Kitaplar ve Suhuf’ a imanı içine almaktadır. Hatta bunlar namaz, zekât, oruç gibi ilahî emirleri; şirk, faiz, eşcinsellik benzeri yasakları ve de Aile ve Kısas gibi sistemleri de içermektedir.

Bütün peygamberler ve tebliğleri olan Kitab’lara ve Suhuf’a /Sayfalara îman yükümlülüğünü gösteren âyetler dinin tekliğini göstermiş olmaktadır. Üç ayrı semavî din olsa İslâm’da niye farklı dinlerin peygamberlerine ve ilahi kitaplarına inanmakla yükümlü olunsun.

Dünya Ölçeğinde, Ûtu’l-Kitap Olanlar Bütün Nebiler-Resûller ve Kitaplara İnanmadığı İçin Ayrılık Oluşmuştur

Dinde ayrılığa sebep olan Ûtu’l-kitap yani başlıca Yahudiler ve Hıristiyannlar ve örneğin uzak doğu inançlarının bağlıları, inandıkları muharref kitablarının gereği kuşatıcı bir imana sahip değildir. Yahûdiler Hz. İsa-İncîl ikilisi yanı sıra Hz. Muhammed-Kur’ân ikilisine inanmazlarken Hristiyanlar Hz. Muhammed ve Kur’ân’a îman etmezler. Asliyetleri yönüyle peygamber tebliğatına dayanır olma ihtimali olan Taoizm, Konfüçyüs vs. ise hiç birine inanmaz.

Tek olduğunu deklere eden İslâm gerektirdiği için biz hepsine inanırız. Çünkü biz dinin tekliği ve bütünlüğüne inanırız.

Ali Rıza DEMİRCAN

Devam Edecek

————-
[1] Her Nebî aldığı vahyi tebliğle yükümlü olduğu ve tebliğ ettiği için Res^ûl’dür. Her Resûl ise Nebî değildir. Türkçemizde Neb^’yi de Resûl’ü de Peygamber sözcüğü karşılıyoruzki bu anlam kaymalarına sebebiyet vermektedir

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.