AYŞENUR ASLAN YİNE ZIRVALAMIŞ…

Ülkemizde, İslam’a ve Müslümanlara saldırmak için fırsat kollayan, azınlık da olsa bir gurubun olmasını esefle müşahede ediyoruz. Bu kimselerin, laiklik adı altında din ve vicdan özgürlüğünü savunuyor olmaları ise ayrı bir garabet…

Bu kimselerin hangi dine mensup olduklarını ya da ateizm dahil hangi görüşe sahip olduklarını beyan etmeleri, tarafımızdan memnuniyetle karşılanacaktır. Zira herkes dini inanışında ve yaşayışında serbesttir ve bu serbestlik Müslüman’ım diyenler içinde geçerlidir. Ama birileri Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkarsa ve satmak için de diretirse, orada anlaşmazlıkların ve hatta kaos çıkmasının önüne geçemezsiniz.

Haa… Bizim derdimiz zaten kaos çıkarmak diyorsanız onu da bilemem.

Diyanet işleri başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Corona virüse yakalanınca, “Ankara’da Amerikan hastanesinde tedavi görüyor” diye ekranlarda yaygara basan, daha sonrasında ise Ankara’da Amerikan hastanesinin olmadığı, Diyanet reisinin şehir hastanesinde tedavi gördüğü ortaya çıkınca da ekranlarda rezil olan Ayşenur Aslan, Halk TV ekranlarından yine Erbaş hocaya amiyane tabiriyle adeta sardı… Güya Sayın Ali Erbaş hocanın, Süleymaniye camiinde okuduğu bayram hutbesinin kısa bir bölümünde İngilizce olarak dünya Müslümanlarının bayramını kutlaması, Ayşenur Aslan’ı rahatsız etmiş olmalı ki, yine ekranlardan hocayı eleştirme gafletine düştü. İşin en saçma yanı ise bu konuyu, gezi olayları sebebiyle ceza alan Osman Kavala ve avenesine bağlamaya çalışması idi… Gerçekten bu haliyle de komik duruma düştü. Düştüğü bu durumun farkında mıdır bilmiyoruz ama bildiğimiz bir gerçek var ki, Ayşenur Aslan ve bunun gibiler için yüce rabbimizin mükemmel bir ayeti kerimesi var. Şöyle buyuruyor Allah (cc):

“İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler; ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu muhakkak tamamlamayacaktır.” (Tövbe 32)

Ayşenur Aslan’ın Diyanet İşleri Başkanı Sayın Erbaş’ın bayram hutbesinde İngilizce olarak dünya Müslümanlarının bayramını kutlamasını eleştirmesi, bendenizin yıllar önce müftülük makamına sunduğu bir projeyi hatırama düşürüverdi.

Biliyorsunuz ki yabancı turistlerin İstanbul’da özellikle ziyaret ettiği tarihi yarımada da selattin camilerimiz var. Buraları ziyaret ederken ezan sesini duyup etkilenen ve gözyaşlarını tutamayarak Müslüman olan yabancı turistlerinde olduğunu zaman zaman haberlerde okuyor ve duyuyoruz. Bu fakir de bu gerçekten hareket ederek, özellikle Cuma ve bayram namazlarında okunan hutbelerin, cami dışına konulacak ekranlar vasıtasıyla İngilizcesinin verilmesini; hatta bluetooth kulaklıklar ile vaaz ve hutbelerin çevrilmesi projesini düşünmüş ve bağlı bulunduğu makama arz etmişti. Böyle bir projenin geliştirilmesini bu köşemizden tekrar edelim ve ilgililerin dikkatlerine sunalım. Kur’an-ı Kerim’in evrensel niteliklerini duyurmak adına bunu yapmak, görev ve sorumluluğumuz altındadır diye düşünüyorum.

Ayrıca böyle bir projenin hayata geçmesi, bütün dünyada planlı ve programlı bir şekilde hortlatılan ve her daim körüklenen İslam korkusunun da sonuçlarını, bertaraf etme noktasında kelebek etkisi yapacaktır.

Öyle gözüküyor ki bu ve benzeri projelerin hayata geçmesi, Ayşenur Aslan ve bu zihniyette olanları fazlasıyla rahatsız edecektir ama yapacak bir şey yok. Bu bizim Müslümanlar olarak en tabii hakkımız ve bundan da ötesinde de dini görevimiz.

Do you understand Ayşenur Aslan?

Selam, saygı ve muhabbetlerimle….

Şaban DOĞAN