BATI MEDYASINDAN ERDOĞAN’A KÜSTAH TAVIR

Ülkemizde yapılacak olan 14 Mayıs seçimleri yaklaşırken, batının batık yüzü bir kez daha kendini gösterdi.

İngiliz The Economist, Fransız Le Point ve L’Express dergileri, 14 Mayıs seçimlerini aynı hafta ön kapağına taşıyarak, “Kişi kendi gibi bilir başkasını” anlayışıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Diktatör” yakıştırmasını yaptı.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a diktatör diyen Batı medyasının ortak tavrı ve söylemi dikkatlerden kaçmazken, bu durum sağduyulu vatandaşlarımız tarafından, “Yüz yıl önce topu tüfeğiyle bizi yok etmeye tarih sahnesinden silmeye gelenlerin, bugün hakkımızda doğru olanlara saldırmasından daha doğal bir şey olamaz” diyerek yorumlandı.

DÜNYA CESARET BULACAKMIŞ

İngiliz The Economist, Erdoğan hakkında çok sert bir makale yayınlamaktan geri durmadı ve şunları yazdı:

“Eğer Türkiye Diktatörünü Gönderebilirse, Dünyadaki Demokratlar Cesaret Bulur. İstanbul’da Osmanlı sultanlarının evi Topkapı Sarayı’nın altında, bir başka otoriter liderin eseri sergileniyor. Ülke bu yıl dünyadaki en önemli seçim olan, 14 Mayıs seçimlerine hazırlanırken Türkiye’nin ilk yerli uçak gemisi Anadolu, geçtiğimiz ay İstanbul Boğazı’nda hizmete girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kıyılarda tura çıkan gemiye gösteriş yaptırarak vatansever seçmenleri coşturmayı umuyor. Ancak karizması, büyük jestleri ve eşantiyonlar yeterli olmayabilir.

Türkiye’yi 2003 yılından bu yana giderek daha zorba bir tarzla yöneten adam yenilgiye uğrayabilir. Biz bu haberi yaptığımız esnada seçim bıçak sırtında. Birçok anket, Sayın Erdoğan’ı az farkla önde gösteriyor. Seçimi kaybedecek olursa, dünya çapında sonuçları olan bir siyasi tersine dönüş olacak. Türk halkı daha özgür, daha az korkulu ve zamanla daha müreffeh hale gelebilir. Yeni hükümet Batı ile yıpranan ilişkileri onarabilir. En önemlisi, Macaristan’dan Hindistan’a diktatörlerin yükselişte olduğu bir dönemde, Erdoğan’ın barışçıl yoldan kovulması dünyadaki tüm demokratlara diktatörlerin mağlup edilebileceğini gösterir.”

ERDOĞAN’A PUTİN BENZETMESİ

“Erdoğan da bir başka Putin” başlığıyla Fransız Le Point’te yayınlanan makalede ise, şu ifadeleri kullanıldı:

“Tıpkı Putin gibi İslamcı lider Erdoğan da imparatorluk hayallerini gerçekleştirmek için diktatörlüğe yöneliyor ve oteriterleşiyor. Seçimler yaklaşmışken bütün dünya nefesini tuttu ve Türkiye’ye odaklandı. Vladimir Putin de tarafını seçti. Rus diktatör, Erdoğan’ı övdü ve desteğini açıkça ilan etti.”

ERDOĞAN VE KAOS RİSKİ

Sanki, ülkemizin gelişmesini ve ilerlemesini çok istiyorlarmış gibi bir algı ile yapılan haberlerde, başta Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk halkı da kaos ve iç ayaklanma ile tehdit edildi. Fransız L’Express, Türkiye’deki seçimlerde “Diktatör” olarak tanımladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “güçlü bir muhalefet ile” karşı karşıya olduğunu söyledi ve “Ankara çok sıcak olacak. İlk turda seçim bitmezse 28 Mayıs için saniyeler sayılacak. Rusya’nın manipülasyonu sebebiyle seçimlerin tehlikeye düşme ihtimali var. Kalkışma riski de mevcut.”

ERDOĞAN’DAN TEPKİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, The Economist’e ve diğer batı medyasına  tepki gösterdi ve şöyle konuştu:

“Küresel güçlerin operasyon aygıtı olan dergilerin kapaklarıyla iç siyasetimizin yönlendirilmesine, millî iradeye parmak sallanmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılı’yla inşallah tüm bu diplomatik başarıları zirveye taşıyacağız.”

HABER YORUM

Aslında Batı medyasında gördüğümüz bu haberlere şaşırmamak gerekiyor. Ülkemiz ne zaman ilerleme yönünde küçük bir adım atmaya kalksa, batı tarafından hep engellenmiştir. Yani batı, hala o eski “Haçlı zihniyetine” devam etmektedir. Şu anda ki Batı, eski haçlı zihniyetinin kalıntılarından oluşmaktadır.

Haçlı zihniyetini hala taşıdıklarını gösteren doneler, yazılan haberler dikkatle incelendiğinde görülecektir. Makalede yer alan” İstanbul’da Osmanlı sultanlarının evi Topkapı Sarayı’nın altında, bir başka otoriter liderin eseri sergileniyor.” Cümlesi, Batı’nın batık kültürünün bilinçaltında yerleşmiş olan Müslüman Türk düşmanlığının göstergesidir.

Burada bizleri üzen durum şu ki, bizim içimizde ki muhalefet de aynı dili kullanmakta, sanki yapılan bu haberlerden güç almaktadır.

Demokratik bir ortamda şenlik havasında geçmesi gereken seçim atmosferinin, bu tür diktatör yakıştırmalarıyla kirletilmesi, trajikomik bir durum da oluşturuyor. Erdoğan’a hem diktatör deniliyor hem de bu diktatör (!) seçim ve sandıkla yenilmeye çalışılıyor.

Sizce de büyük bir ikilem yo mu?

MİRATHABER.COM