Beş ilke: Barış

İslam Birliği’ne doğru dünyada ortak bir siyasi formül bulma yolunda bulduğumuz özetle beş ana başlıkta biri olan Barış ilkesi, ateşkesi, aktif barışı savunmayı, arabuluculuğu, ortak orduyu, birliği, ortak eylem gücünü, tek bir Müslüman’ın hatta tek bir insanın bile kılına zarar vermeyecek bir ortamı kurmaktır. Öncelikle her gün siyasi nedenlerle katledilen günlük ortalama 1000 Müslüman’ın kanının durdurulmasıdır.

Müslüman kanı ucuz. Hemen her gün yüzlerce Müslüman çeşitli siyasi nedenlerle öldürülmekte. Budist gençler hafta sonu toplanıp zevk için Müslüman avına çıkıyorlar. Yahudiler İsrail’de stresten kurtulmak için kontrol noktasında Müslüman kız çocuğunu öldürüyor. Hristiyan Evangelistler Deccal’in temsilcisi gördüklerinden ibadet için Müslüman kanı döküyor. Hindular toplanıp ara ara Müslüman topluluklarına baskın yapıyorlar. Kanı ucuz olduğu için Avrupalı Amerikalı sapıklar Müslüman topraklarında sadist zevkleri için asker yazılıyor.

Müslüman kanı ucuz. Bugün bir Yahudinin kılına dokunun, yer yerinden oynar. Bir Avrupalı veya Amerikalı tehdit altında olunca dünya ayağa kalkar. Ama düğün günü toplanmış 50 tane ‘sarık kafaya’ uzaktan bomba yağdırmışsın, “no problem”. Onların savunanı olmaz. Olursa da yukarılardan rüşveti yemiş ekiplerden birileri araya girer, soğukkanlı ve diplomatik olunmasının yararından bahseder.

Müslüman kanı ucuz. Ama en çok da dindaşlarına ucuz. Diyanetin dört sene evvelki sayılarına göre günde siyasi nedenlerle öldürülen yaklaşık 900 Müslümanın 800’den fazlası diğer Müslümanlarca daha doğrusu kendine Müslüman adı verilmişlerce öldürülüyor. Allah kitabında haramların tövbeyle affedilebileceğini ancak bile bile Müslüman öldürenin sonunun kesinlikle ateş olduğu yazılı. Müslüman öldüren Müslümanlar, korkudan, akılsız düşmanlıklardan, arabulucu Müslümanların olmamasından, birbirlerini tekfir etmekten, Batılı emperyalistlere hizmet etmekten ya da tamamen insanlıktan çıktıklarından, ancak bir sistem ve nedenler içinde cinayetlerini işlemekte.

Tabii insanların hepsi değerlidir ve Müslüman olmayan çok sayıda insanın katliamı da aynı şekilde içimizi yakmaktadır. Fakat günümüz dünyasında Müslümanlar en alt, en kolay katledilen, en savunmasız, en zavallı kesimdir. Bu ise Kuran’da tarif edilen en üst, en vakur, en güçlü, en hâkim kesim değildir. Allah yalan söylemediğine göre demek biz o Müslümanlar denilen ümmet değiliz. İsim haklarını haksız olarak kullanan, sahte bir geçici topluluğuz. Ya da kendimize çeki düzen vermek ve Allah’ın açık emirlerini akıl ve sağduyu dâhilinde yerine getirmemiz gerekmektedir.

Kanın durması her şeyden önemlidir. Taktik olarak diğer tarafın isyancısını desteklemek, ona silah vermek, efendim çıkarlarımızı gözetelim demek insanlık ve Müslümanlık dışıdır. Hemen ve tamamen kanın durması için her yerde ateşkes olmalıdır. Dökülen her damla masum kanı bütün ulusal çıkarlardan önemlidir.

İslam’da savaş yalnızca savunma savaşıdır. Peygamberimizin vefatından sonra bütün Orta Doğu’yu kaplayan Sasani imparatorluğu çöküp, ortalık kolayca fethedilecek duruma dönüşünce ilk Müslümanların önde gelen aşiretleri ve aileleri, bu durumun Allah tarafından gönderildiğini, kolayca ele geçirilecek bu toprakların fethedilmesi gerektiğini önerdiler. Bir bölüm ise buna karşı çıktı, Kuran’da genişleme ve imparatorluk kurma savaşı olmadığını, ilkelerin esas olması gerektiğini savundular.

Büyük aileler kazandı ve fetihler çağı başladı. Buna dini bazı temeller arandı. Diğer yandan da İslam’ın fetihler olmadan yayılamayacağı iddia edildi. Oysa Volga halkları, Orta Asya halkları, Endonezya, Malezya, Güney Doğu Asya halkları, Hindistan’ın orta ve Güney bölgesi halkları, Batı Afrika, Sahra ötesi Afrika ve Doğu Afrika kıyıları hiç fethedilmeden, tebliğ ile tacirler ve seyyahlar tarafından İslam’a davet edildi. Ancak Kuran’a inanmayan ve hakiki dinin fıtrata uygunluğunu görmeyen biri kılıcın dinin yayılması için zaruretini düşünebilir. Din davet ederek yayılır. Dolayısıyla bizim kendi rezil durumumuzdan kurtulmaya çalışmamızın yanısıra, elimize güç geçince de bizim gayrimüslimlerin üzerine çökeceğimiz, savaşlar çıkaracağımız ülküsünü terk etmeliyiz. Bizim savaşımız sadece savunma savaşı olmalıdır.

Bütün Müslüman toplumlar korunmalıdır. Bütün insanlık korunmalıdır. Bunu için ortak müdahale gücü olmalıdır. Savunma için ortak silahlar üretilmelidir. Müslümanlar siyasi olarak ve askeri olarak birleşmelidir. Barışı koruma adına çıkan ancak aktif olarak Müslüman kesiminde cellatlık yapan BM alternatifleri oluşturulmalıdır. Barışı özleyen gayrimüslimlere ve bütün Ademoğullarına en güzel şekilde yaklaşılmalı, Barış yönelimli ortak ilkeler paylaşılmalıdır.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Gündem

1 MAYIS İŞÇİ VE EMEKÇİLER BAYRAMI

1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, günümüzde tasvip etmediğimiz şekilde siyasal bir kimliğe bürünerek eylemlere…

8 saat ago
  • Gündem

Devlet Bahçeli’den İmamoğlu’na Sert Hamas Cevabı

Devlet Bahçeli'nin Sert Tepkisi: "Hamas'a Terör Örgütü Demek, Siyonizm'in Değirmenine Su Taşımaktır!" Devlet Bahçeli'nin CNN…

9 saat ago
  • Gündem

İslam’ın Emretmiş Olduğu Cihad Şekilleri

İslam’ın emretmiş olduğu Cihad  şekillerini dört ana noktada toplamak mümkündür... 1-Cihadı Ekber: Hiç şüphesiz insan,…

10 saat ago
  • Gündem

Simit Fiyatlarına Bakanlık Denetimi: Onay Zorunluluğu Geldi

Ticaret Bakanlığı, simit fiyat tarifelerine ilişkin önemli bir değişiklik yaptı. Ekmek fiyatlarındaki düzenlemeler benzeri, simit…

11 saat ago
  • Makale

CUMHURBAŞKANIMIZ, BAKANLARIMIZ VE ALİ ERBAŞ İÇİN YABANCI LÜKS ARABA AYIPTIR VE GÜNAHTIR

Tevazu Bilinci Olmayanların İtibarı da Olmaz AHMET HAKAN -ALİ ERBAŞ Bizim müftü çocuğu olup İmam…

12 saat ago
  • Gündem

İSRAF, ALLAH’A İSYAN VE İNSANLARA ZULÜMDÜR I

“İsraf etmeyin” emrinin akabinde Allah'ın israf edicileri sevmediğine vurgu yapılması israfın önemli haramlardan biri olmasına…

12 saat ago