Bismillah…
Depremle ilgili makalelerimizde uzunca yazdığımız gerçekleri şöylece özetleyebiliriz.
Deprem Allah’ın yarattığı bir doğa olayıdır. Ancak biz insanlara göre gelişi belirli ve düzenli değildir. Yeryüzünün ihtiyacı olarak doğal doğrultusunda gelebileceği gibi insanların inançları ve yaşamları ile bağlantılı olarak zamanı, mekânı ve şiddeti belirlenerek deneme, uyarı ve ceza şeklinde de gelir.
Depremlerdeki can ve mal kaybı rastlantısal olmayıp programlıdır.
Depremlerin sebebi farklıdır. Sebep doğal olabileceği gibi Allah’ı lnkâr ve zulüm de olabilir.
Sağlam zemin ve bina depremin zararlarını azaltabilir. Ancak maddi önlemler, ceza depremlerinin can ve kaybını gideremez.
Deprem gibi deprem sonrası da önemlidir. İslam açısından bakılır ve görevler üstlenilirse ruhsal rahatlama yaşanır, maddi problemler çözülür. Geleceğe de manen hazırlanılmış olur.
Deprem sonrasında insanları ölenler, yakınları ve mallarını kaybedenler ve bu iki sınıfın dışında kalan ve görevli kılınanlar olmak üzere üç kısma ayırabiliriz.
1.) DEPREMDE ÖLENLER
Doğumlar gibi Ölümler de Programlıdır
Depremler gibi depremle birlikte gerçekleşen ölümler rastlantısal değildir. Doğumlar gibi değişik sebeplere bağlı gibi görülen ölümler de bir programa bağlıdır:
{ “Hiç kimse, tayin edilmiş belli bir vadeden önce, Allah’ın izni olmadan ölmez. Ve kim bu dünyanın nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz; kim de ahiretin nimetlerini arzularsa ona da bunu vereceğiz; ve (Bize) şükredenleri mükafatlandıracağız.” (Al-i İmran 3/145)
“ İyi bilin ki, ölüm vakti gelip çattığında, Allah hiç kimseye yeni bir fırsat vermeyecek, hiçbir canın ölümünü ertelemeyecektir. Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. “ (Münafikûn 63/11) }
Yaşamda ve Ölümde Mümin, Kâfir ve Münafık Ayırımı
İslam kaynaklarında insanlar kâfir, münafık ve müminler olmak üzere üç kısma ayrılır. Depremlerde ölenleri de bu üç kısma ayrılabiliriz.
Kâfirler ve yüreklerinde kâfir olan münafıklar İslam’ın iman ve yaşam ölçülerin kabullenmeyenlerdir. Onlar için yani Allah, Onun yasaları ve âhiret hayatı ve sorgulaması yokmuş gibi inkârcı ve isyancı bir hayat sürenler için ölümleriyle sonuçlanacak her deprem, ceza depremidir. Bu kişiler için deprem Cehennem’e yoldur.
İlkesel gerçek budur. Biz kişiler hakkında dış görüntülerine ve kanıtlara bakarak verdiğimiz “Cehennemlik Kâfir” şeklindeki hükümlerimizde yanılmış olabiliriz.
Günahkâr da Olsa Depremde Ölen Cennettedir
Ancak ne derece günahkâr olurlarsa olsunlar Allah’a ve âhiret hayatına iman başta olmak İslamî inanç esaslarına inananlar için tabii afetler ve özelde depremde can verme hükmi şehitlik sebebidir. Peygamberimiz şöyle buyurur:
“…Boğularak ve göçük altında kalarak ölen kişi şehiddir.” (Buhârî, Cihâd 30; Müslim, İmâre 164. Ayrıca bk. Buhârî, Ezân 32; Tirmizî, Cenâiz 65)
Şehitlik ise Cennet’e de yoldur.
Onlar Allah’ın canlarıyla denemeye uğrattığı müminlerdir. Onları Allah yolunda can veren erdemlilerimiz olarak görebiliriz. Ancak zimmetlerine geçirdikleri hakların sorumluğu düşmez. Çünkü şehitlik kul haklarını düşürmez.
2.) DEPREMDEN SAĞ OLARAK FAKAT YAKINLARI VE MALLARINI KAYBEDEREK ÇIKANLAR
Yüce Allah biz müminleri canlarımız, mallarımız ve yakınlarımızın ölümleriyle denemeye uğratacağını bildirmektedir:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz.
(Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler.
İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” (Bakara 2/ 155-7)
Bunlar günahları sebebiyle veya cezayı gerektirici günahları olmaksızın Allah’ın yakınları ve mallarıyla denemeye uğrattığı insanlardır.
Allah en büyük musibetleri başta peygamberler olmak üzere katında değerli olan kullara verdiği için biz onları hataları olmaksızın denemeye uğratılmış kardeşlerimiz olarak değerlendirmeliyiz. (Müsned 1/172)
Tıpkı özürlü çocukların anneleri ve babaları gibi onlar denenerek bize dersler verildiği için onlara karşı da manen borçluyuz
Ne var ki bu kardeşlerimiz “Benim ne hatam – günahım vardı?” diyerek kendilerini sorgulamalı ve kendilerini sorumlu görmelidirler.
Ana-baba, eş, çocuklar, kardeşler, akraba ve komşuların kaybı büyük bir imtihandır. Zordur, üzücüdür, acıdır, Ama depremzedeler, “Yakınlarım can verdi, mallarım, telef oldu, dertlerim – problemlerim çoktur, ben şimdi ne yapacağım?” diyerek yese kapılmamalı ve şöyle demelidir:
Böyle demeli ve de “Biz Allah’ın kullarıyız ve onun huzuruna döneceğiz” diyerek Rabbine yönelmelidir.
Peygamberimiz Kur’ân’dan hareketle depremzedeleri şöylece müjdeleyip yüreklendirerek hayata bağlamıştır:
“Herhangi bir mümin kul bir musibete uğradıktan sonra ‘Biz Allah’ın kullarıyız ve onun huzuruna döneceğiz’ der ve ‘Allahım beni uğradığım musibetin elemlerinden kurtar ve bana yitirdiklerimden daha hayırlısını ver’ diyerek dua ederse Allah onu elemlerinden kurtarır ve razı olacağı şekilde kaybettiklerinden daha hayırlı olacakları ona verir.” (İ.Kesir, Bakara 155)
Burada bir müjdeli haberi daha vermeden geçmeyelim:
Ebu Sinan isimli sahâbi şöyle anlatıyor:
“ Çocuğumu defnetmiştim. Beni mezardan el vererek çıkaran Ebu Talha “Sana bir müjde vereyim mi?” dedi ve peygamberimizden naklederek şöyle anlattı.
“Allah her şeyi bildiği halde ölüm meleğine sorar:
Özetlersek depremzede kardeşlerimiz Rabbimizin emri gereği Allahtan sabır ve dua – namaz ile yardım istemelidir. (Bakara /2/153) Peygamberimizin tavsiyesi gereği dua ve sabrı her zaman ve her yerde silah gibi kullanmalı ve de üstesinden gelemeyeceği durumlarda asla acizliği benimsememeli ve “Allah bana yeter öne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır” demelidir.(İ.Kesir,Al-i İmran 3/173
3.) DEPREMİN DIŞINDA KALAN İNSANLAR /MÜMİNLER
Asıl Ders Alması Gerekenler Bunlardır
Depremde asıl ders alması gerekenler bunlardır. Çünkü depremler Allah’tan bağımsız olarak yaşanmaması gerektiğini ve depremler depremi olan Kıyamet’ı hatırlatmak için gelir.
“Onlara depremle biçtiğimiz ceza geldiğinde dualarıyla bize yönelmeleri; emirlerimiz ve yasaklarımıza yapışmaları gerekmez miydi?” ( Enam 6/ 43 )
Bunlar doğal varlıklar olan depremlerin insanların inkârları ve kendi aralarındaki zulümleri sebebiyle deneme, uyarı ve cezaya dönüşerek geldiğini bilmelidir.
İnsanların kendi aralarındaki zulümlerinden biri de menfaat edinme amacıyla uygun olmayan zeminlerde ölçü dışı ve çok katlı binalar yapmalarıdır.
Depremin Dışında Kalanların Görevleri
Bunlar Allah’a inançsızlıktan ve onun emirleri ve yasaklarına aykırılıktan sakınmalı, örneğin ateizm ve deizmden; faiz, zina, eşcinsellikten ve yoksulları kaderlerine terk etmekten sakınmalıdır.
Bir diğer anlatımla tövbe edip imanlarını güçlendirmeli, ayrıca sürekli dua etmelidirler. Bunların dışında depremin yaralarını saracak ve sosyal yardımlaşmayı gerçekleştirecek adımlar atmalıdırlar.
İslam’da zekat, akrabaya nafaka, yetimleri koruma, acı doyurma, çıplağı giydirme, evsizi barındırma, faizsiz borç verme ve helâl-meşru işlerde aracı olma Allah rızasına götürücü ve deprem türü belaları defedici amellerdir. Onlar özellikle bu tür amellere yoğunlaşmalıdır.
Bu arada deprem gibi afetlerde verilecek zekâtlar yeterli olup ihtiyaçları karşılamazsa zekat dışı yardımlar da farz-ı kifaye olur. Çünkü Peygamberimizin ifadesiyle malda zekatın dışında da Hak vardır. Bakara 177 de bu anlamı içermektedir.
Bu konuları sürekli olarak işlediğimiz için biz Peygamberimizden bir hadis ile yetiniyoruz:
ALLAH’IN EN ÇOK SEVDİĞİ İNSAN
Íbn-ü Ömer (r.a.) anlatıyor:
Bir mü’min Allah’ın Resûlü’ne (s.a.) geldi ve sordu:
– Ya Resûlellah! Allah’ın en çok sevdiği insan hangisidir? O’nun en çok sevdiği ameller hangileridir?
– Allah’ın en çok sevdiği insan insanlara en çok fayda sağlayandır. Allah’ın en çok sevdiği ameller de bir müslümanı sevindirip üzüntüsünü gidermen veya borcunu ödemen ya da açlığını giderip-doyurmandır.
Bir mümin kardeşimin ihtiyacını gidermek için onunla beraber yürüyüp işini takip etmeyi, ibadet ve yaşam merkezi edindiğim bu mescidimde bir ay itikâfa girip kendimi ibadete vermekten daha çok severim.
Allah’ın Resûlü daha sonra da şöyle buyurdu:
– Öfkesini yutan kişinin Kıyâmet Günü’nde Allah kalbini mutlulukla doldurur.
Ali Rıza Demircan
Kim bakar emeğe, alın terine Gün gelir kenara atarlar seni Koyarlar vasıfsız şahsı yerine Kıytırık…
Gazze Şeridi'nde Yitirilen Hayatlar: Acıyı Anlatmak Gazze Şeridi, yıllardır çatışmaların, acıların ve umutların yeri olmuştur.…
24 Nisan 1983 yılında vakitsiz ölümüne en fazla üzüldüğüm isimlerden birisi Erol Güngör (1938) Hoca…
Alkollü içkilerin ve bunların başında rakının insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bilinmektedir. Alkollü içkiler, yaralama…
Gazze Şeridi'nde Toplu Nikah Töreni Toplu Nikah Töreni Gazze Şeridi'nde İsrail Saldırıları Altında Gerçekleşti Gazze…
View Comments