Gündem

FİLİSTİN-İSRAİL SAVAŞINDA DİNİ SÖYLEMLER VE MESİH GETİRTME ÇABALARI I

Prof. Dr. Nuh Arslantaş hocamızın  Independent Türkçe için yazdığı FİLİSTİN-İSRAİL SAVAŞINDA DİNİ SÖYLEMLER VE MESİH GETİRTME ÇABALARI başlıklı makaleyi faydalı bulduk. İki bölüm halinde yayınlamak istediğimiz bu makale için yazarına ve İndependet Tükçe’ye teşekkür ederiz.

Bir İsrail askeri Kudüs’te Ağlama Duvarı’nda elinde İsrail bayrağıyla dua ediyor / Menahem Kahana-AFP

Geçen hafta Hamas‘ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 16 yıldır abluka altında bulunan Gazze Şeridi‘nden İsrail’e başlattığı “Aksa Tufanı” saldırısında, İsrail’de de tartışılan güvenlik zaafiyeti nedeniyle güncel verilere göre 299’u asker 1400 İsraillinin öldüğü, 200’den fazlasının da esir alındığı belirtildi.

Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan önceki günkü (16 Ekim 2023)  açıklamada İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 3 bine, yaralananların sayısının ise 12 bin 500’e yaklaştığı duyurulmuştu.

Ancak dün (17 Ekim 2023) İsrail‘in insani değerleri ayaklar altına alan ve “mahza bir kötülük eylemi” olan Gazze’deki Ehl-i Baptist adlı Hıristiyan hastanesini vurmasıyla bu sayı daha da arttı.

Yapılan açıklamalarda 500’den fazla sivilin öldüğü, yüzlercesinin de yaralandığı belirtildi. Savaşta masum sivillerin ölmesi insanlık adına utanç verici bir durum.

Ancak bu durum uygarlığın sözde zirve yaptığı çağdaş dünyada(!) artık sıradanlaştı, istatistiki bilgi haline geldi. Dünyada korkunç bir ahlaki körlük de oluştu.

Kötüsü, dünyada politik ve enformatik kaynakları ellerinde bulunduranların İsrail’in insanlık adına utanç verici bu eylemlerini örtbas etmeye, bunlara gerekçe üretmeye ve bunları meşrulaştırmaya çalışması.

En kötüsü ise, İsrailli yöneticilerin tarihte kendilerinin yaşadığı kötülükleri, Filistin halkına yaşatması.

Son günlerde aşırı sağcı ve dinci politikalara savrulan, çok koalisyonlu Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetlerinin bir yönüyle iç kamuoyunu da konsolide etmeye yönelik Gazze politikaları, sağduyulu İsrailliler tarafından da tenkit edildi.

İsrail hastanelerini ziyaret eden bakanlar ve milletvekilleri, yaşanan son olayların müsebbibi olarak gördükleri hükümet yetkililerini kovdular.

Bütün sıcaklığı ile devam eden savaşın bitmesinin ardından İsrail’de şiddetli iç politik tartışmaların yaşanacağı kesin.

ABD ve Batı’nın İslam Dünyasına Gözdağı

Bu süreçte ilginç gelişmeler de yaşandı. ABD, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere, Gazze’de yaşanan sivil ölümleri görmezden gelerek her zamanki gibi “İsrail’in kendini savunma hakkı”na vurgu yanında, ani baskın şokuyla bocalayan İsrail’i rahatlatmak amacıyla demeç vermekten öte, dünyanın en gelişmiş silahlarıyla donatılmış savaş gemilerini Gazze açıklarına demirlediler.

Batılı politikacılar dayanışma duygularını sergilemek için İsrail’e geldiler. İsrail, şimdiye kadar takip ettikleri politikalarla bölgeyi istikrarsızlaştıran, nüfus dengesini değiştiren Batılı ülkelerden de aldığı güçle, kuzeyde Hizbullah’a karşı bir cephe daha açtı.

ABD’nin de desteğiyle Suriye’de bazı havalimanlarını bombalayarak İran’a da gözdağı verdi.

Öte yandan ABD uzun süredir, Türkiye’nin güneyinde bir terör devleti kurma peşinde. Şimdiye kadar takip ettikleri politikalarla, bundan on asır önce Haçlı seferlerinde yaptıkları gibi, İslam dünyasını tekrar kan gölüne dönüştüren Batılı ülkeler, şimdilerde de Akdeniz’e askeri yığınak telaşındalar.

Gazze açıklarına yapılan yığınağın Türkiye’yi ilgilendiren boyutu aslında şu:

Şimdiye kadar Türkiye’nin başarılı askeri operasyonlarıyla kurmayı planladıkları terör devletini bir türlü hayata geçirememe sancısı ve Akdeniz’de doğalgaz arama çalışmaları yapan Türkiye’ye bir nevi gözdağı.

Bütün bu askeri yığınağın başka türlü yorumlanması mümkün değil gibi. Şimdiye kadar bölgede İsrail’in güvenliğini sağlamaya yönelik pek çok plan fiiliyata geçirildi.

Irak parçalandı. Suriye istikrarsızlaştırılıp iç savaşa sürüklendi. Mısır’da askeri bir darbe ile gerekli ortam hazırlandı.

Donald Trump’ın başkanlığı sırasında damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in öncülüğünde 2020 yılından itibaren İsrail ile Arap ülkeleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas, Sudan ve son dönemlerde Suudi Arabistan ile bir normalleşme sürecine de girilmişti.

1977’de Mısır, 1994’de de Ürdün ile kurulan diplomatik ilişkilerden sonra İsrail’i zaten devlet olarak tanımışlardı.

İslam dünyasında mezhepçi politikalarıyla öne çıkan İran bir yana, bölgede Türkiye haricinde ayakta kalan Müslüman bir ülke de kalmadı artık.

Tartışmasız Haçlı kodlarıyla hareket eden Batılı ülkelerin yüzyıllık ideali olan Türkiye’yi parçalama girişimleri de verdikleri her türlü destekle taşeron terör örgütleri tarafından gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

İsrail’de Savaş Naraları

İsrail’in Filistin’le yaptığı son savaş sürecinde en dikkat çeken hususlardan biri de dini argümanlara sıkça yapılan vurgulardır.

İsrailli politikacılar, gelecek yıllarda İsrail’in de iç barış ve güvenlik problemi olacağı kesin olan, işgali dini metinlere dayanarak meşrulaştırmaya çalışan işgalci-yerleşimciler, bunları işgal ve savaşa motive eden radikal din adamları eğer sağduyuyu kuşanmazlarsa, bölgede bütün Ortadoğu’yu kasıp kavuracak geniş çaplı bir savaşın çıkması kaçınılmaz olacaktır.

Zira, İsrailli politikacılar ve radikal dinciler, Filistinlilerle sürdürdükleri savaşta tarihi ve dini olay ve metinlere sıkça atıf yapıyorlar.

Filistinlilerin Tevrat’ta yok edilmesi emredilen “Amelek”e (Arap Amalika kavmi) benzetilmesi, Gazzelilerin Talmud’taki bazı din adamlarının “goy”u (gentile: gayri Yahudi) tarif bağlamında kullandığı “insan görünümlü hayvanlar” şeklinde tanımlanması, Gazze’nin Yehoşua’nın Eriha ve Ay kentlerine yaptığına benzer şekilde “tamamen yerle bir edilmesi”, “Gazzelilerden arındırılmış insansız Gazze” pankartları, Mısır’dan Çıkış’ta Firavun’a karşı kazanılan zafer nedeniyle yapılan savaş dansına benzer “Gazze harabelerinde dans” çağrısı, İsrail askerlerinin “Şem’a Yisrael” [Dinle ey İsrail] dualarıyla vecd içinde dans ederek savaşa motive olmaları, yerleşimcilerin Filistinlilerin topraklarını “zamana yayarak yavaş yavaş işgal etmeleri”, bu kültürü bilen ya da aşina olanlar için, dini argümanların politize edilmesine dair açık kaynaklara yansıyan örneklerden sadece bazılarıdır.

Hatta düzenlediği basın toplantısında İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarında “uluslararası hukuka” uymayan eylemlerin anımsatılması üzerine İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog‘un makamının ağırlığından sıyrılarak sivil ölümleri teşvik eder mahiyette beyanlarda bulunması da bilenler için, Yahudilikte savaş ahkamına yapılan din referanslı atıflardır.

İsrailli politikacıların, tarihe ve dine yaslanan bu tür açıklamaları savaşın kadınlara, çocuklara ve diğer masum sivillere verdiği acının boyutunu artırması yanında, bölgede zaten çok büyük trajediye dönüşen durumun, daha da büyük felaketlere yol açmasına zemin hazırlıyor.

Buna karşılık İslam dünyasında yapılan Gazze’ye destek mitinglerinde de tekbirler ve şehadetler eşliğinde dile getirilen “Cenk, cihat, şehâdet”, “lânetli kavim”, “Katil İsrail”, “Yahudilerle Müslümanlar savaşmadıkça Kıyamet kopmayacak” gibi ifadeler de yine bilenler için, dini argümanlara yaslanan slogan ve ifadelerdir.

Ancak İslam dünyasının bu aşamada “güçlü bir şekilde kınama” dışında siyasi anlamda kayda değer yaptığı bir şey yoktur; şimdilik yapabileceğine dair bir umut da yoktur.

Batılı Ülkelerin Bildik İkiyüzlülüğü

Son 12 gündür dünyanın 7/24 gündemi olarak acının her türlüsünü barındıran olaylar karşısında uluslararası kamuoyunun durumu ise daha acıdır.

Ukrayna’da Rusya’nın sivil katliamları karşısında insan hakları havarisi kesilen Batılı ülkeler, Gazze’de olup bitenleri görmezden gelmekte; hatta siyasi ve askeri desteğin ötesinde dayanışma ziyaretleriyle bölgede trajedinin artmasına çanak tutmaktadırlar.

Batı’nın bu ikiyüzlü ve canavar tavrını Haçlı seferleri ile tarihte, PKK ve diğer terör örgütlerini her türlü destekleri ile günümüzde en iyi bilen Türkiye halkıdır.

Türkiye’yi de bölmek ve parçalamak isteyen bu güçler, Türkler için her zaman “o bildik güçlerdir.”

İnsanlık, hukuk ve merhamet ancak Batı’nın kendisi içindir.

Mülteciler başta olmak üzere küresel trajedilerdeki insani krizlerden artık iyice kanıksandığı üzere Batı için kendisinden olmayan insan bile değildir.

İslam Dünyasının İçler Acısı Durumu

Gelişmeler karşısında İslam dünyasının durumu ise daha da içler acısı.

Bölgede Türkiye ve Katar gibi ülkeler hariç, yaşanmakta olan son trajedide pek bir şey yapamamaktadır.

Kamuoyu baskısı olmasa, Arap ülkeleri Filistin meselesinin gündeme gelmesini dahi istememektedir.

Bu sebeple Hamas’ın son eylemleri, konforlarını basbayağı bozmuştur.

İran ise her zamanki mezhepçi politikalarıyla bölgenin barış ve istikrarına kastetmekte; “acem palavrası” demeçlerle tribünlere oynamaktadır.

İslam dünyasında halk desteğinden uzak iktidarlar işbaşındadır.

Asıl problem, İslam dünyasında demokratik seslerin bastırılması, emperyalistlerin halkları son yüzyıldır bölgede yaptıkları fikri ve ekonomik sömürü ve psiko-sosyal tahriplerle eğitimsizliğe ve fakirliğe mahkûm etmesidir.

İslam dünyası, ahlaki ve kültürel yozlaşma yanında bir toplumu geri bırakan hemen her türlü olumsuzluğun girdabında boğulmaktadır.

Bu girdabın ortaya çıkmasında en büyük etken, hiç şüphesiz, Haçlı kodlarıyla hareket eden emperyalist Batılı ülkelerin bölgedeki ekonomik ve politik çıkarları ile bunlara hempâlık yapan bölge idarecileridir.

Emperyalist Batı için İslam dünyası, kendi haline bırakılamayacak kadar önemlidir.

Sömürü için, sürekli terör, şiddet ve kaosa sürüklenmelidir. Nitekim sürüklenmektedir de.

 

View Comments

Recent Posts

  • Gündem

SEKÜLER EĞİTM ŞİDDETİ VE SÖMÜRÜYÜ ENGELLEYEMEZ

Okullarımızda öğrenciler ve veliler tarafından öğretmenlere, bazı öğretmenler tarafından da öğrencilere yönelik şiddet giderek tırmanıyor.…

39 dakika ago
  • Gündem

Avustralya, Filistin’i Tanımayı Düşünüyor

Avustralya, Filistin'i Tanımayı Düşünüyor: Barış Sürecinin Bir Parçası Olarak Adımlar Atılabilir Avustralya'nın Potansiyel Tanıma Kararı…

40 dakika ago
  • Gündem

İSLAM’A “DEVRİMCİ DİN” DİYEN SONER YALÇIN VE BENZERLERİ ONA İNANIYOR MU?

İSLAM’A “DEVRİMCİ DİN” DİYEN SONER YALÇIN VE BENZERLERİ ONA İNANIYOR MU? Ali Rıza Demircan hocanın…

2 saat ago
  • Gündem

“Vallahi Kaybettin Netenyahu”

Vallahi Kaybettin Netenyahu... Zafer İslam'ın ve Müslümanların! İslam'ın İfadesi: Göç Eden Filistinli Adamın Mesajı Kalpleri…

3 saat ago
  • Makale

“ALLAH KULUNA KÂFİ DEĞİL Mİ?

“Allah kuluna kâfi değil mi?” Zümer Suresi – 36. Ayet Vecihi Hürkuşlar, Selahattin Reşit Alanlar,…

4 saat ago
  • Gündem

Onaylı Randevu Dönemi Başlıyor: BakanlıktanYeni Sistem Detayları

Hastanelerde, onaylı randevu dönemi başlıyor! Bakanlık 10 soruda merak edilenleri yanıtladı... Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nde…

4 saat ago