Analiz

GERÇEK ZİKİR ALLAH’I KUR’ÂNÎ YASALARINA UYARAK ANMAKTIR

Bismillah…

Rabbimiz kendisini isimleriyle anmamızı, yücelterek hamd ile tesbih etmemizi ve günahlarımızı bağışlamasını istememizi şöylece emir buyurmaktadır:

{“Sabah akşam Rabbinin ismini an.”

Sabret, Allah’ın va’di haktır, günahlarının bağışlanmasını dile. Ve sabah akşam Rabbini överek yücelt.”} (İnsan 25; Ğafir 55)

Hiç şüphesiz Allah’ı zikretmek/anmak O’na imanımızı pekiştirici kulluk görevimizdir ve en güzel amellerimizdendir.

Bu sebeple Allah’ı isimleri/sıfatlarıyla her zaman ve her yerde zikretmeliyiz. O’nu yolda yürürken, araba kullanırken, masa veya iş başında iken Sübhanallah, Elhamdulillah, Allahuekber şeklinde veya benzeri cümlelerle zikrederek anabiliriz.

Sözlü Zikir Yetmez

Burada açıklamak konumunda olduğumuz büyük bir hakikat var:

Biz Allah’ı zikretmeyi genelde , “Lâilâhe illellah,”, “Sübhanallah ve bi Hamdih” ve “ Esteğfirullah” gibi zikir cümlelerini tekrarlama şeklinde anlıyoruz. Bu anlayış kısmen doğrudur.

Lafzen anma da Allah’ın buyruğu olarak Allah’ı zikirdir, ama zikrin bütünü değildir. Peygamberimizin öğrettiği zikir cümleleriyle Rabbimizi dille zikretmemiz hiç şüphesiz iç huzurumuzu ve gönül aydınlığımızı sağlayabilir zenginliğimizdir ama asıl ve yüksek dereceli zikir, Allah’ı Kur’ânî emirleri ve yasaklarıyla hatırlamaktır. Bu emirleri ve yasaklarına göre hayatımızı düzenlemek ve geliştirmektir.

Bakınız, Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’in Sâd sûresinde “ Zikir/Öğüt içeren Kur’an’a and olsun” buyurduğu gibi Enbiya sûresinde de “Bu Kur’an sana indirdiğimiz faydası sürekli artan bir zikirdir; bir öğüttür, emirler ve yasaklar dizisidir… “ buyurmaktadır. (Sâd2; Enbiya 50)

Gerçek Zikir Kur’ân’ı Yaşamakla Sağlanabilir

Bu âyetler ortada iken yeteneksizliğimiz, bilgisizliğimiz ve bilinçsizliğimiz sebebiyle yaşadığımız toplumu, İslam dışı ve karşıtı inkârcı zalimlere ve insan doğasıyla çatışan yasalara terk ederek dille yapacağınız zikirlerle Allah’ı zikredici yüksek dereceli kullar ve manevi sultanlar olmak mümkün değildir.

Yücelik öyle hayatımıza yön veremeyen yüzeysel anışlarla ve özel kılık ve kıyafetle de sağlanamaz.

Allah’ı zikri, değinilen anlam genişliği içerisinde yani hayatımızı yönlendiren Kurânî emirleri ve yasakları uygulamak şeklinde fiili zikir olarak kavramak gerekir. Böyle kavrayabilen insanlar, mânen yükseldikleri gibi de yaşadıkları toplumu da geliştirmişlerdir. Bunun tarihi ve güncel örneklerini biliyor ve görüyoruz.

Allah’ı zikri, Kur’ânı yaşama şeklinde kavrayamayan yalnızca sözlü zikir ehli kişilerin toplumsal hayatta yaşamları ve örneklikleri ile etkinlik kazanamadıkları gibi, kendilerini dışlamaları sebebiyle, sosyal hayattan dışlandıkları da bir gerçektir. Bu da yüceltici olmak şöyle dursun sorumluluğu ve âhiret kaybını gerektirebilecek bir durumdur.

Tam burada İslam’ın toplumsal yasalarına kapalı ve karşı olan laik düzenimizde niçin bazı tarikatlere, şeyhlere ve müridlere ayrıcalık tanındığı üzerinde durulup düşünülmelidir.

Allah Çokça Nasıl Zikredilebilir?

Yüce Rabbimiz Kur’ân’da kendisini anmamızı ve sabah akşam yüceltmemizi emrederken bunu çokça yapmamızı şöylece emir buyurur:

Siz ey imana ermiş olanlar! Allah’ı çokça anın, ve sabah akşam O’nun şanını yüceltin.” (Ahzab 33/ 41-42)

Allah’ı çokça anıp yüceltme zikir lafızlarını yalnızca sözlü olarak çoğaltmakla değil, yukarıda değinildiği üzere hayatı Kur’ân ve Sünnet çizgisinde yaşamakla gerçekleştirilebileceği açıktır.

Allah’ın, kendileri için bağışlama ve büyük bir mükâfat hazırladığı erkekler ve kadınları, kendisini çokça zikreden kadınlar ve erkekler olarak nitelediği gibi bir çok Kur’ânî vasıfla da nitelemesi, zikrin Kur’ân çizgisinde sözlü ve fiili olarak yapılması gereğini göstermektedir:

“Gerçek şu ki, Allah’a İslamî çizgide teslim olmuş bütün erkekler ve kadınlar, inanan bütün erkekler ve kadınlar, itaatkâr bütün erkekler ve kadınlar, sözlerine sadık bütün doğru erkekler ve kadınlar, sabreden bütün erkekler ve kadınlar, (Allah’ın karşısında) güçsüzlüğünü kavrayarak Ona yönelen bütün erkekler ve kadınlar, karşılıksız yardımda bulunan bütün erkekler ve kadınlar, nefislerini kontrol eden bütün erkekler ve kadınlar, iffetleri üzerine titreyen bütün erkekler ve kadınlar ve Allah’ı çokça anan bütün erkekler ve kadınlar için, evet, bunların tümü için Allah, mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.” (Ahzab 33/ 35)

Ali Rıza Demircan

Devam edecek

Recent Posts

  • Makale

ALIN TERİ

Kim bakar emeğe, alın terine Gün gelir kenara atarlar seni Koyarlar vasıfsız şahsı yerine Kıytırık…

13 saat ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Yitirilen Hayatlar: Acıyı Anlatmak

Gazze Şeridi'nde Yitirilen Hayatlar: Acıyı Anlatmak Gazze Şeridi, yıllardır çatışmaların, acıların ve umutların yeri olmuştur.…

13 saat ago
  • Makale

EROL GÜNGÖR’ÜN KAYBI TÜRKİYE’NİN KAYBIDIR!

24 Nisan 1983 yılında vakitsiz ölümüne en fazla üzüldüğüm isimlerden birisi Erol Güngör (1938) Hoca…

14 saat ago
  • Gündem

RAKICILAR MI ZAVALLI ZAVALLILAR MI RAKICI?

Alkollü içkilerin ve bunların başında rakının insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bilinmektedir. Alkollü içkiler, yaralama…

1 gün ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Toplu Nikah Töreni Düzenlendi

Gazze Şeridi'nde Toplu Nikah Töreni Toplu Nikah Töreni Gazze Şeridi'nde İsrail Saldırıları Altında Gerçekleşti Gazze…

1 gün ago