HAKİKAT SAVUNULMALI AMA HATALAR DA SÖYLENMELİDİR

Her hafta gelip minbere çıkıyorsunuz. İç hacmi yaklaşık beş dönüm olan Süleymaniye Cami içinde sizleri her kültür düzeyinde insan dinliyor. Esnaf, sanatkâr, memur, işçi, işveren, öğrenci, akademisyen, yönetici binlerce insan. Bunlar da sürekli değişiyor. Şüphesiz her hafta gelenler de var. Bunlardan tanıyabildikleriniz çok çok az. Her birinin hakkınızda bir görüşü var. Hakkınızda yapılan yorumlar bütün ülkeye yayılıyor. Ama sizin haberiniz olmuyor.

Övmenin ve Yermenin Faydası Yok

Hiç şüphesiz sizi eleştirenler de var, savunanlar da. Bizde daha çok yüze karşı yalakalığa varan övme veya gıyabınızda yerme var ama bunların da sizin gelişmenize katkısı yok. Oysaki görmediğiniz nice düzeyli insanlar sizi dinliyor, görüşlerini açıklayabilseler sizin için büyük bereketler hasıl olabilir.

Osman Yüksel Serdengeçti/ Kadir Mısıroğlu Örnekleri

Basit gibi görülecek bir örnek vereyim. İmam Hatipliğimin ilk yıllarında meşhur Serdengeçti Osman Yüksel merhum hutbelerimi dinlermiş.

Bir Cuma sonrasında bana haber gönderdi. Kullandığım “Mantık” sözcüğündeki (T) harfini uzattığımı, bir diğer anlatımla medd-i tabîi yaptığımı hatırlattı ve yapmamam uyarısında bulundu. Aslında Mentık şeklinde (e) ile yazmamız gereken bu kelime ile Meclis kelimesi aynı kalıptadır.

Bir siyasi büyüğümüz A.G. “Meclis” kelimesinde “L” harfini uzatarak hatalı telaffuz etmektedir. Ama benim gibi uyarılmamış olacak ki hatasını sürdürüyor. Rahmetli T.Ö. da öğüt mânasına gelen VA’Z kelimesi ile bir şeyi bir yere koyma/yasalaştırma anlamına gelen VAZ’ kelimelerini yanlış olarak birbirinin yerine kullanırdı.

Hulasa gerçek ilim adamlarının İslâm ve ilim adına yapacakları eleştiriler geliştirici faydalar sağlayabilir. ’İslam ve Cumhuriyet’ hutbemizden ötürü Osmanlıcılık adına bizi şiddetle eleştiren Kadir Mısıroğlu gibilerin yermeleri bile savunma refleksinizi geliştirme gibi bir faydaya sebep olabilir.

Nihat Çetin

Merhumlarımız arasında olan Prof. Dr. Nihat Çetin Hocamızla mutlaka bir görüşmemiz olmuştur ama ben sîmasını hatırlayamıyorum. Aynı yaşta olduğumuz Prof. Dr. Mahmut Kaya Hocamızın anlatımına göre, Nihat Çetin Hocamız Arap dili uzmanıydı ama Osmanlı medeniyetini her yönüyle bilirdi, ilim adamları için de başvuru kaynağıydı. Görev yerine pek de yakın olduğumuz için kendisi Cumaları Süleymaniye Camii’ne gelirmiş.

2018 de vefat ettiğini öğrendiğim merhum Muammer Ülker Bey Süleymaniye Devlet Kütüphanesi Müdürümüzdü. Kendisiyle şıkça görüşürdük. Bir görüşmemizde bana şöyle anlatmıştır:

– Bazı Cuma günleri Cuma namazı sonrasında müdür odamızda sohbetler olurdu. Nihat Çetin Hocamızın katıldığı bir sohbette bir kişi, vakit namazlarına muntazaman gelmeyişinizden bahisle sizi yerer gibi olunca Nihat Hocamız söz alarak şöyle dedi:

Ben bu kardeşimizin hutbelerini dinlemek için geliyorum. Onun okuduğu hutbeler öyle bir iki günde hazırlanabilecek türden değil. Kardeşimiz işine bağlı, vazifesinin gereğini de yapıyor. Ayrıntılara takılıp kalmayalım.

Ben tevazuu bir kenara bırakarak düşünmüşümdür: 25 yaşında Hatip tayin edildiğimde bile Hatiplik şartlarının dörtte üçüne sahiptim ama aldığım yevmiye 30 akçenin dörtte üçü olan 22.5 akçe değil, bir akçeydi.

Hiç şüphe yok ki İslâmî hizmetler Yaratıcının rızası için yapılır. Allah’ın rızasını amaçlayamayacak kişinin değil ailesi ile birlikte midesini, gözünü bile doyursanız ondan verimli hizmet alamazsınız. Ama görevini hakkıyla yapması için istihdam edilen kişinin onurunu koruyacak şekilde ihtiyaçları da karşılanmalıdır. Rabbimizin, zekât gelirlerinden zekat memurlarına doyurucu pay çıkarması bizim için misal olabilir.

Süleymaniye Devlet Kütüphanesi

Bu bölümde “Süleymaniye Devlet Kütüphanesi” sözü geçtiği için faydalı olabileceği düşüncesiyle şahsımla ilgili bir bilgi daha vermek isterim. 12 yıllık Süleymaniye Camii İmam Hatipliği dönemimde çokça kitap okumama rağmen, yanı başımdaki kütüphaneye kitap okumak için bir defa bile gitmedim. Bunun temel sebebi, ihtiyacım olan kaynak eserler yanı sıra önemli bulduğum kitapları kendi kütüphaneme kazandırma amacım olmuştur. Bu amacı da gerçekleştirdim.

Yaşadığımız dijital çağda kütüphaneleri bile masanıza serebiliyorsunuz ama, kitabı elinize almanın sıcaklığı bir başkadır; sevgiliye dokunmak gibidir. Bilmiyorum, belki de bizim nesil böyle düşünüyor.

(DEVAM EDECEK)

Recent Posts

  • Gündem

İngiliz Cerrah: “Gazze Halkına Yardım Etmek İçin Bir Şeyler Yapın”

İngiliz Cerrah Muhammed Tahir: "Gazze Halkına Yardım Etmek İçin Bir Şeyler Yapın" İngiliz cerrah Muhammed…

18 saat ago
  • Gündem

15 Mayıs Nakba: Büyük Felaketin 76. Yıldönümü

15 Mayıs Nakba: Büyük Felaketin 76. Yıldönümü Nakba Nedir? Filistinliler, 15 Mayıs 1948’i "en-Nakba" olarak…

21 saat ago
  • Gündem

”GAZZE’NİN ÇOCUKLARI” ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİRDİ

Gökhan Özcan  kardeş 16/05/2024 Perşembe günü Yenişafak’ta  yayımlanan yazısıyla bize Gazze’nin çocuklarını anlattı. Onlar bu…

21 saat ago
  • Makale

Örtü ve Beden (2)

“Takva elbisesi bağlamında örtü ve beden” konulu yazılarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir kota olarak cennette…

22 saat ago
  • Makale

KİTAP YÜKLÜ EŞEKLER

KİTAP YÜKLÜ EŞEKLER Kur’ân Arapça indirildiğinden, içinde Arap dili ve edebiyatının tüm inceliklerini barındırmaktadır. Bu…

22 saat ago
  • Gündem

28 Şubat Sanıklarına Af Çıktı

28 Şubat Sanıklarına Af: Çevik Bir ve Çetin Doğan 'Yaşlılık ve Hastalık' Nedeniyle Tahliye Edilecek…

22 saat ago