Korona Günleri: Merkezileşmenin Çöküşü

Son 250 yılda, İngiltere’de ilk fabrikaların kurulması, imalatın merkezileşmesi, nakliyenin kanallar ardından trenler ardından buharlı gemilerle kolaylaşması, isteklerin ve iletişimin önce telgraf sonra telefon sonra İnternetle yapılması, insanların belirli bölgelerde işçi sınıfı olarak toplanması sonucunda üretim merkezileşti.

Eskiden tekstil imalatı, gıda imalatı, ilaç imalatı, enerji imalatı, eğitim hizmetleri, çocuk bakımı, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler, psikolojik hizmetler aynı evin içinden bahçesinden çevresinden aynı aile tarafından yapılırdı. Aile kendi içinde yeterli, tam donanımlı, belediyeye, devlete, küresel sermayeye ihtiyaç duymayan bir birimdi.

Merkezileşme ile son iki yüz elli yılda adım adım ailenin bu üretim özellikleri elinden alındı. Tekstil fabrikada, gıda kombine tesiste, ilaç çokuluslu şirketlerde, enerji uzaktaki santraldan, eğitim müfredatı merkezi belirlenen zorunlu okullardan, güvenlik polisten adliyeden, çocuk bakımı kreşlerde, sosyal-psikolojik hizmetler devlet ya da ücretli klinik danışmanlarca yapılmaya başlandı. Aile önce çekirdek aileye indirgendi, ardından bireylerin birlikte yaşamasına ve en sonunda da homoseksüelliğin meşrulaştırılması ile ortadan kaldırıldı. Üretim tamamen insanlardan alınıp merkeze verildi. 1980’li yıllarda buna Küreselleşme adı verilerek devletlerin de devreden çıkarılıp küresel merkezlerin üretimine dönüştürüldü.

Sağlık hizmetleri de merkezileşti. İnsanları yaşam boyu tanıyan, sorunlarını bilen, bütüncül bakabilen hekimlik anlayışı kalktı, aşırı uzmanlaşmış, diğer konulara bakmayan, sadece büyük merkezi hastanelerde teşhis ve tedavi yapabilen, büyük yatırımlara ihtiyaç duyan merkezileşmiş sağlık hizmetleri geldi. Yüzyıllardır devam eden tedavilere kocakarı ilacı dendi, eğer merkeze gelinmiyorsa bu gayrimeşrulaştırıldı.

Korona krizi, bu bütün dünyaya yayılmış çarpık aşırı merkezcil zihniyetin acziyetini görüyoruz. Hastaneye gidilmezse ne test, ne teşhis, ne tedavi, ne bakım söz konusu değil. Bunun sonucunda İtalya’da hastaneler işlemez hale geldi. Yakında Türkiye’de de ne yatak bulunacak ne de respiratör denen zatürre sırasında nefes almayı sağlayan solunum cihazları.

Önerilen, yemek ardından su içilmesi, ağzın tuzlu suyla yıkanması, bal turp sarımsak yenmesi, çinko ve kinin çayı içilmesi, kolonya kullanılması gibi en basit önlemler bile ilaç şirketlerine teslim olmuş sağlık uzmanlarında reddediliyor. Oysa bunlar masum ama makul önlemler. Bunlar akıl dışı olarak nitelendirilmekte ve çokuluslu firmalarca sağlanmıyorsa ilaç olamayacağı vurgulanmakta.

Günümüzde eğer merkezsizleşilirse bu tür tehditler çok kolay aşılabilir. Örneğin respiratörler çok ucuza evlerden, mahallelerden 3-boyutlu yazıcılarla üretilebilirdi. Bu olmadığından belki sadece Türkiye’de fazladan bir milyon kişi hayatını kaybedecek. Maskeler, özellikle Koronavirüs için olanlar evlerden üretilebilirdi. Temel masum önlemlerin eksikliğiyle sor durumdayız.

Kendini eve hapsetme, kendini karantinaya alma konusunda insanların çağrılara cevap vermemesine tepki gösteriyoruz. Ancak ne ekersen onu biçersin: insanoğlu hele yaşlılar artık eve kapandığında ne yapabilir? Yiyecek dışarıdan, ilaçlar dışarıdan, hizmetler dışarıdan, güvenlik dışarıdan, dostlar yakınlar dışarıdan. Evler kutu gibi, yalnız, tabiatsız. Amerika’da Avrupa’da birçok insanın bahçeli evleri, garajları, atölyeleri var. Onları içeride tutmak daha kolay.

Bu krizin ardından, yeni krizler gelmeden önce Küreselleşmenin tersine dönmesine, geleneksel aile bazlı merkezsizleşmeye, yerinde üretime dönmeliyiz. Geniş evlerde, büyük ailelerle, eğitimi, imalatı, enerji üretimini, tasarımı, sosyal hizmetleri kendi içinde gerçekleştirilebilen sevgi ve dayanışmayla birlik olan aileler yeni toplumun yapı taşı olmalıdır. Günümüz sürdürülebilir enerji, 3-boyutlu baskı, bilgisayar ve iletişim teknolojileri bunların merkezsiz olarak yerinden aile ölçeğinde yapılmasına izin veriyor.

Toplumu aile çevresinde yeniden düzenlemezsek bu tür krizler artık sık sık bizi yoklayacak.

Kuran-ı Kerim’de Allah bir toplumu yok etmek için aynı zamanda hem felaketleri hem de azmış elitleri kullandığı vurgulanmakta. Yok oluş tek başına felaketle değil, ona cevap veremeyen sapık elit zihniyetiyle olmaktadır. Bu çarpık, merkezcil, aile düşmanı, sapık, insan düşmanı, iradeyi yok sayan, insanı makineleştiren zihniyet devam ederse Korona biter morona başlar, onlar bizi vurur. Merkezileşme, Küreselleşme sürdükçe helak olma tehlikesi artıyor.

Prof. Dr. Kutluk ÖZGÜVEN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Gündem

RAKICILAR MI ZAVALLI ZAVALLILAR MI RAKICI?

Alkollü içkilerin ve bunların başında rakının insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bilinmektedir. Alkollü içkiler, yaralama…

9 saat ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Toplu Nikah Töreni Düzenlendi

Gazze Şeridi'nde Toplu Nikah Töreni Toplu Nikah Töreni Gazze Şeridi'nde İsrail Saldırıları Altında Gerçekleşti Gazze…

10 saat ago
  • Gündem

İsrail Saldırıları Altındaki Gazze’den Görüntüler

İsrail Saldırıları Altındaki Gazze'den Görüntüler Gazze Şeridi'nde İsrail'in Amansız Saldırısı ve Filistinlilerin Güçlü Mücadelesi Gazze…

10 saat ago
  • Makale

Gazze Konusunda “Duygu Ötesi Yaşayan İnsanlar”

Prf.Dr. Erol Göka ‘’İDE'de(İslam Düşünce Enstitüsü)" yapılan oturumda dünyada şahit oldukları binlerce zulme karşı, duyarsız…

11 saat ago
  • Gündem

Sait Çamlıca: Teknolojiyi Akıllıca ve Müslümanca Kullanın!

Eğitimci Yazar Sait Çamlıca Çekmeköy Şehit Ömer Halisdemir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle ‘Teknoloji…

11 saat ago