EĞİTİM

Kültürel Hegemonya ve Safsata Kültürü

Yerleşik kültürümüzde bir çoğumuzun duyduğu, kulağımıza çalınan birtakım ifadeler, tuhaf cümleler var. Bunların bizim toplumumuza ait olmadığı ve bizim toplumumuzun gerçeklik ortamında kendine yer bulamayacağı açıktır. Ancak bunlar, toplumda başka bir kültürü oluşturmak için ortaya atılmış ve çeşitli iddialarla desteklenmiş argümanlar haline gelmiştir. Öyle ki birer kanuna veya ahlak normuna dönüşmüş ve hepimizi etkiler durumdadırlar.

18 yaşına gelen genç evini ayırsın ifadesi, Avrupa’da altmışından sonra da insanlar çalışıyor söylemi, herkes kendi hayatını istediği gibi (propaganda altında sanki mümkünmüş gibi) yaşayabilir sözleri, evlilik özgürlüğe mâni değil safsatası ve benzeri onlarca çarpık önerme ve iddia toplumun zihnine kazınmış durumda. Daha ilginçleri de var; arabası olmayanla evlenilmez, babalar evlatlarına lüks ve marka otomobil alıyor gibi gülünç ifadeler halk arasında söyleniyor. Bunlar sıradan tartışmalarda da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bunları söyleyen insanların dünya gerçeklerinden kopuk olması bir yana saçmaladıklarını görememesi de ayrı bir vaka olarak ortada duruyor. Asgari ücretle çalışan bir babanın evladına lüks araba alması mümkün değildir, on sekiz yaşında bir gencin hemen evini terk etmesi de makul değildir. Yetmiş yaşındaki bir insanın çalışması kolay bir iş değildir, öyleyse bu ifadeler neden toplumun dimağında yer etsin diye sürekli vurgulanıyor?

Bahsettiğimiz olaylar, kültürel dezenformasyona ve bireyler arasında çatışmaya yol açan şeylerdir. Bunları halkın zihnine, kıt kanaat geçinen insanların hafızasına yerleştirmek birileri için vazifeydi. Örneğin, köpek severken röportaj yapmak, filanca şekilde saçları tıraş etmek veyahut daha başka bir poz içine girip konuşmak hep gençlere örnek gösterilir ve bu yolla benimsetilerek yaygınlaştırılırdı. Küstahlığın türlü hali de rol ve model olarak gösterilen sanatçı müsveddeleriyle aşılandı. Bugün halk içinde bizim değerlerimizle alakası olmayan, bizden gibi davranmayan, örneğin karşısında birisi varken yüzüne baka baka yemek yiyen veya başkalarının yüzüne bakmadan konuşan insanlar mevcut. Hatta olmadık şekilde umumi ortamda şapur şupur öperek çocuk seven ve çocuğun bağırıp başkalarını rahatsız etmesine karşılık bir rahatsızlık içerisinde olmayan, olmayacak yerde dakikalarca telefonla konuşanlar var. Daha başka şeyler de var. Örneğin bir Müslüman yurdunda misvak yerine kimyasal diş macunlarının ve taharet musluğu yerine tuvalet kâğıdı kullanımının kültüre yerleştirilmeye çalışılması gibi… Bu tür değişik şeyler ve bunlarla ilişkili alışkanlıklar bize dayatılıyor. Bunlar bir toplumun kendi değerlerini yok sayması ve başka bir kültüre özenmesi anlamını taşıdığı gibi huzur kaçırıcı şeylerdir. Örneğin tuvalet adabı olmayan insanların coğrafyamızda olduğu bir gerçekse de bunun yarı temizlik bile sayılmayacak bir şeyle halledildiğinin sanılması ve bu yolun öğretilmesi de hatadır. Aslında bu da eksik bir temizlenmedir ve bu olay kusurlu işleyen bir zihnin ve toplumsal temizliğin önemsenmediğinin göstergesidir. İslam’da salih amel kavramı sıklıkla vurgulanmıştır. Bir şeyi kamil eda etmek mühimdir. Hele ki temizlikte bu daha da ön plana çıkar. Çünkü insanlar temiz olmazsa birbirinden kaçar.

Suistimal elbette birkaç farklı yönden oluyor. Örneğin bir dönem oksijenli su satılmaya başlanmış fakat doktorların itirazı ile bebeklerin temizliğinde kullanılmaması gerektiği reddiyesiyle piyasadan toplatılmıştı. Ülkemizde birçok açıdan buna benzer zararlı faaliyetler yürütülüyor. Bu durumu yani kültürel hegemonyayı ve onunla ilişkili olarak ticari ürün satışını başka cihetlerden açmamız gerekmektedir. Bu özenmeyi ve özenti olma durumunu bilhassa da Batı’ya benzeme çabasını Ruslar kendi ülkelerinde eleştiriyor. Örneğin; Brat adlı filmde, gitarlı, Amerikan traşlı gençlerin garipsendiği sahneler aktör üzerinden gösteriliyor. Öyle ki; rock kültürünün gençler arasında yaygınlaşmasına ibretle bakan bir Rus genci filmde başka boyutlarla da olsa ele alınıyor fakat bazı sahnelerde genç bu kültürü içsel bir yargıyla bize hissettiriyor. Benzer şekilde bizim sekülerlerimizin de kendini eleştirmesi gerekiyor ve dindarların her gün eleştirildiği bir ortamda adil sekülerlerin çıkması da önemle isteniyor. Bakınız örneğin İslam’ın su ve temizlik ölçütü diğerlerinden üstün değil midir? Bunun gibi nice örnekte kendi kültürümüzü temele alamaz mıyız? Bunu söyleyen neden gerici oluyor? İlber Ortaylı’nın dediği gibi otobüslerde kokan insanlarla bir arada bulunmak ve yaşamak zorunda mıyız? Bunlara katlanmak büyük zorluk değil midir?

Recent Posts

  • Gündem

İSLAM HUKUKUNDA HAYVANLARIN YAŞAMA HAKLARI BAĞLAMINDA KÖPEKLERİN ÖLDÜRÜLMELERİ SORUNU

İSLAM HUKUKUNDA HAYVANLARIN YAŞAMA HAKLARI BAĞLAMINDA KÖPEKLERİN ÖLDÜRÜLMELERİ SORUNU Prof. Dr. Adnan KOŞUM yukarıda başlığı…

8 saat ago
  • Makale

İFADE VE HIZINI DÜŞMANINDAN ALAN ADAM

“Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın.” Necip…

13 saat ago
  • Gündem

Necip Fazıl Kısakürek Vefatının 41. Yılında Anılıyor

Necip Fazıl Kısakürek Vefatının 41. Yılında Anılıyor Şairler Sultanı Necip Fazıl Türk edebiyatında Baki'den sonra…

1 gün ago
  • Gündem

Gazze’nin Ahı Tutacaktır Sizi Ey Yıldız Teknik Üniversitesi!

Gazze'nin Ahı Tutacaktır Sizi Ey Yıldız Teknik Üniversitesi! Yıldız Teknik Üniversitesi'nin Festivali, Gazze Sebebiyle Tepkilere…

1 gün ago
  • Gündem

Kahramanmaraş’ta 20 Bin 145 Yeni Konut Hak Sahiplerine Teslim Edildi

Kahramanmaraş'ta 20 Bin 145 Yeni Konut Hak Sahiplerine Teslim Edildi Deprem Sonrası Umut ve Dayanışma…

1 gün ago
  • Gündem

“Filistin bu sene mezun vermedi. Dünya sınıfta kaldı.”

“Cehennemin en derin yeri kötülüğe tepkisiz kalanlara ayrılmıştır.” (Dante, 1265-1321) Aksa Üniversitesi kütüphanesini ateşe verdiler.…

1 gün ago