EDİTÖRDEN

Kur’ân Penceresinden Denizler

Yüce Rabbimiz yeryüzünde yarattığı milyonlarca tür yaratık arasında yalnızca insanı en güzel kıvamda yaratmış ve ona ebedilik takdir etmiştir. Dağlar, madenler, bitkiler ve hayvanlar gibi nehirleri ve onların aktığı denizleri de insan için yaratmıştır. Derinlikleri on bir bin metreyi bulan okyanuslarla birlikte denizler ve onları besleyen nehirler muazzam ve muhteşem varlıklardır.

Allah yüceler yücesi olduğu ve her yarattığı varlık muhteşem üstü muhteşem olduğu için yeryüzünün yaklaşık dörtte üçünü oluşturan denizler de pek ihtişamlıdır.

Allah’ın yasalar kitabı olan Kur’ân’ın bütününe dağıtılmış olan denizlerle ilgili ayetler incelendiğinde onların yaratılış sebeplerini şöylece belirleyebiliriz.

Allah Denizler Üzerine Yemin Ederek Dikkatlerimizi Çekmektedir

  1. Yüce Mevlâmız dikkatlerimizi çekmek için bazı varlıklar üzerine yemin etmektedir. Üzerlerine yemin edilerek dikkatlerimizin çekildiği güneş, ay ve gece gibi üzerine yemin edilerek denizlere de dikkatlerimiz çekilmektedir. Böylece onlar üzerinde daha fazla düşünmemiz, incelemelerimizi ve çalışmalarımızı artırarak denizlerden daha fazla yararlanmamız ve şükredici kullar olmamız istenmektedir. Tûr suresinde yanıcı özelliğine de dikkat çekilerek şöyle buyrulmaktadır:

Tutuşturulan/kaynatılan denize de andolsun.”

Denizler Allah’ın Bilgisi ve Kudretine Belge Olan Varlıklardır

  • Okyanusları ile birlikte denizler, kendilerini yaratan Allah’ın bilgisi ve kudretinin büyüklüğüne delalet eden varlıklardır. Dağlar gibi dalgaları, içindeki balina benzeri dev varlıkları, türleri ile sayılarını yalnızca Allah’ın bilebileceği sanat harikası balık çeşitleri ile denizler Yaratanın azametine tanıklık etmiyor mu?:

Denizlerde dağlar gibi gemilerin akıp gitmesi de Allah’ın yüceliğine delalet eden belgelerdendir. Dilerse rüzgarı durdurur da, yelkenli olanlar denizin üstünde durakalırlar. Şüphesiz bunda her türlü sıkıntılara göğüs geren ve Allah’a gönülden şükreden herkes için mesajlar vardır.” (Şûra 42/32,33)

İçindekilerle Birlikte Denizler Şükrü Gerektiren Nimetlerdir

  • Denizler yaralandığımız pek büyük bir nimettir. Yüce Kitabımız Kur’ân-i Kerîm’e göre denizlerden başlıca dört yolla yolla yararlanmaktayız.

a.   Denizlerin sularından içerek yararlanırız. Bazı denizler tuzlu ve acı ise de suları tatlı olup içime elverişli olanlar da vardır.

İki deniz bir değildir: Şu tatlı, susuzluğu giderici ve içimi kolay, şu da tuzlu ve acıdır. Hepsinden de taze et yer ve takınacağınız süs eşyaları çıkarırsınız. O’nun lütfundan (nasib) aramanız için ve olur ki şükredersiniz diye gemilerin onun içinde (suyu) yararak gittiklerini görürsün.” (Fatır 35/12)

Yapılan yeni bilimsel keşifler ırmaklar benzeri tatlı su denizlerin varlığını kanıtlamaktadır.

  • Bin bir çeşit deniz ürünlerinden yiyerek faydalanırız. Bazı İslâm bilginleri midye ve istiridye gibi balık cinsinden olmayan deniz ürünlerinden yenilmemesi yönünde görüş belirtiyorsa da Kur’ân bütün deniz ürünlerinin yenilebileceğine işaret etmektedir.

 “ Hem sizin, hem de yolcuların, gezginlerin faydalanması için denizde, sularda avlanmak ve avlarınızı yemek size helâl kılındı….” (Maide 5/96

“Yine denizden taze et (balık eti) yiyesiniz ve ondan giyip takınacağınız bir zinet (inci, mercan vs.) çıkarasınız diye, denizi hizmetinize bağlayan O’dur. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun, hem Allah’ın fazlından nasîp arayasınız diye, hem de olur ki şükredersiniz.” (Nahl 16/14)

  • Denizlerimizden ana faydalanma yollarımızdan biri de gemilerle insan ve yük taşımacılığından yaralanmamızdır.

 “Görmez misin gemiler, Allah’ın lütfu ile denizlerde nasıl yol alıyorlar. Allah bunlarla, kudretinin yüceliğine delalet eden bazı alametlerini gösterir. Şüphesiz bunda, adamakıllı sabreden ve adamakıllı şükreden herkese, ibretler ve dersler vardır.” (Lukman 31/31)

  • Denizlerimizden bir faydalanma yolumuz da giyilecek eşya ve aksesuar olarak kullanılacak inci ve mercan benzeri süs eşyaları edinebilmemizdir.

 “ Allah iki denizini birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Ama aralarında bir engel vardır. Birbirlerine karışmazlar… Bu iki denizden takınacağınız inciler ve mercanlar çıkar.” (Rahman 55/ 19,20,22)

  • Kur’ân’da yukarıda sunulan yollar dışında bir genel faydalanma yoluna daha işaret buyrulmaktadır. “Rabbinizin lütfundan istemeniz” ifadeleriyle değinilen bu faydalanma yolunun dönemimizde ortaya çıkan şekli denizlerde doğalgaz türü yakıtlar elde edebilmemizdir. Aslında denizlerin yanıcı özelliğine Kur’an da iki yerde işaret edilmektedir.

Bu yerlerden biri Tûr sûresindedir. Bu sûrenin 7. âyetinde Rabbimiz “Tutuşturulan/kaynatılan denizlere andolsun,” buyurarak deniz üzerine yemin etmektedir. Yukarıda işaret edildiği üzere Allah’ın bir varlık üzerine veya o varlığın bir özelliği üzerine yemin etmesi o varlığa veya özelliğine dikkatleri çekmek içindir. Bu da yemin edilen özellikten yararlanılmasının Rabbimizin muradı olduğunu gösterir.

Denizlerin yanıcılığına değinilen ikinci yer de Tekvîr suresidir. Bu sûrede Kıyamet’in ne şekilde oluşacağı anlatılırken 6. Âyette şöyle buyurulmaktadır:

Denizler tutuşturulup kaynar haline getirildiği zaman …”

İnfitar sûresinde Kıyamet’e ilişkin olarak “Denizleri fışkırtılıp taşırıldığı zaman” buyrulurken Tekvîr sûresinde tutuşturulacağından söz edilmesi dikkatleri çekmektedir. Karalarda olduğu gibi denizlerde doğal düzenin insan eliyle olacağına açıklık getirilmesi denizlerde kullanılacak etkili silahların denizleri tutuşturabileceğini de akla getirmektedir.                  

Denizler Nimet Olduğu Gibi İmtihan ve Azap Sebebidir

  • Kur’an, Nuh Tufanının denizde gerçekleştiğini ve kurtuluşun gemi ile sağlandığını açıkladığı gibi azgın Fravun’un ve zalim çevresinin kızıl denizde boğdurularak cezalandırıldığını da açıklamaktadır.

Depremler, kasırgalar gibi felaketlerin pek büyük türlerinden biri de Tsunami’dir. Denizin azgınlaşması olan Tsunami’in azap kamçısı olduğunda şüphe yoktur.

Değinildiği üzere bizim için yaratılan ve faydalanılabilecek olan denizler, dönemimizde insan eliyle de kirletilmekte ve savaş gemileriyle savaş alanı haline dönüştürülmek istenmektedir. Karalarda olduğu gibi denizlerde de doğal dengenin insan eliyle bozulacağını açıklayan ayet bizi bilgilendirmekte ve uyarmaktadır:

“ Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu insanların, kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda, karada ve denizde bozulma başladı. Bu şekilde Allah belki doğru yola dönerler diye, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını onlara tattıracaktır.” (Rûm 30/41)

Denizler Mucizevî Varlıklardır

  • Her bir yaratılan gibi denizler de mucize varlıklardır. Onların büyüklüğü ve içindeki varlıkların çokluğu, çeşitliliği ve azametlerine rağmen birlerine karışmayan denizlerin mevcudiyeti mucize değil de nedir?

Yeryüzü gibi insanın da dörtte üçü su olduğu için olacak insanlar nehirlere ve denizlere eğilim gösterirler. Konutlarını onları görür yerlere kurmak isterler ve bu yerlere daha fazla baha biçerler. Yukarıda değinildiği üzere denizlerden değişik şekillerde yaralanmaya çalışırlar. Son dönemlerde denizlerin enerji kaynağı olduğu keşfedildi. Mavi Vatan demeye başladık.

Bütün bunlara rağmen denizlerin yaratıcısı ve yaşatıcısı olan Allah gereğince hatırlanmıyor, denizlerden yararlanılarak ve yararlandırılarak Ona şükredilmiyor?

Rabbimizin yaşatıcı iradesi olmasa, ekseni etrafında saatte 1670 kilometre hızla dönen ve yaklaşık dörtte üçü denizlerle kaplı olan yeryüzünde karalar her an sulara gömülebilir. Ama insanoğlu tam bir akıl tutulması içinde gafletini sürdürüyor. Sözü, insanlığa nankörlüğünü de hatırlatan yaratıcımız olan Allah’a bırakalım:

“ Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Öyle ki, gemilerle denize açıldığınızda, gemilerin elverişli bir rüzgarın önünde yolcuları alıp götürdüğü zaman (olanları düşünün,) gemidekiler sevinç ve güvenlik içinde hissederler kendilerini; derken bir fırtına yakalar gemiyi ve dalgalar her yandan kuşatır onları, öyle ki, (ölümün) kendilerini çepeçevre sardığını düşünürler de (o zaman) dinlerine sıkı sıkı sarılıp yalnızca Allah’a yönelerek: “Bizi bu (felaketten) kurtarırsan, andolsun ki şükreden kimselerden olacağız!” diye yalvarıp yakarırlar O’na.

 Ne var ki, Allah onları bu (felaketten) kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksız yere azgınlık yapmaya koyulurlar! Ey insanlar! Yaptığınız bütün taşkınlıklar döne dolaşa yine kendinizi bulacaktır! (Yalnızca) bu dünya hayatının (geçici) doyumlarını gözetiyorsunuz: fakat (hatırlayın ki,) sonunda Bize döneceksiniz ve o zaman (hayatta) yapıp-ettiğiniz her şeyi size (eksiksiz) haber vereceğiz. “
(Yunus 10/22,23)

Ali Rıza DEMİRCAN

Not: Denizlere ilişkin yeni bazı keşişler için bak

https://www.youtube.com/watch?v=iHBvKDOfWiI

2019 yılında yapılan keşfin sonucunda okaynusların içinde içilebilir tatlı su nehirleri olduğu ortaya çıktı. ABD New Jersey açıklarında Atlas Okyanusu’nun altında neredeyse Ontaryo Gölü kadar büyüklükte içilebilir suya sahip bir alt deniz bulundu. Bu deniz yatağının da altında yer alıyor.

 

Recent Posts

  • Makale

KUR’AN’I ANLAMAK

İslam dini adına çok şey yazılmaktadır. Özellikle Ramazan ayı geldiği zaman TV kanallarında, camilerde ve…

6 dakika ago
  • Gündem

UZUN ÖMÜR ŞANSLA DEĞİL KADERLEDİR

Liverpool'da 1912 yılında dünyaya gelen ve "en yaşlı erkek" unvanına sahip olan Tinniswood, kendisi kadar…

7 dakika ago
  • Makale

Hukuk Sistemi, Değer ve Geleneklere Aykırı Olmamalı

Hukuk, toplum hayatını düzenleyen bir sistem olarak kabul edilmektedir. Burada hukukun toplum hayatına ve bu…

36 dakika ago
  • Gündem

ERDOĞAN’IN  BİR EKSİKLİĞİ DE SPORA İLGİSİ Mİ?

Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi mezunudur. Kendisi İmam hatip mezunlarının en iyi…

36 dakika ago
  • Makale

GAZZE BENDEDİR, BEN GAZZEYİM…

Gazze’ye kadar “ nasıl olsa biz Müslümanız diyor ve kelimeyi tevhidi dilden düşürmüyorduk. Oysa çok…

1 saat ago
  • Makale

ALIN TERİ

Kim bakar emeğe, alın terine Gün gelir kenara atarlar seni Koyarlar vasıfsız şahsı yerine Kıytırık…

1 gün ago