EDİTÖRDEN

“O Ücreti Bana Verseler Gecenin Yarisinda Kalkarim, Hatta Hiç Yatmam!”

Anne-baba ve oğul oturmuşlar, komşularının kızını konuşuyorlarmış. Ağızlarından dökülen cümleler şunlar: “Maşaallah çok çalışkan bir kız.” “Başarı üstüne başarı elde etmiş.” “Maaşı da çok yüksekmiş.” “Çok erken kalkar, işlerini büyük bir titizlikle takip eder.”  

Bir ara baba sormuş: 

-Acaba maaşı kaçmış? 

Kızın annesinden gelen bilgi: 

Ayda 25 bin lira.  

Bunu duyan oğul atılmış:  

-O kadar parayı bana verseler ben de şafak vaktinde kalkarım, hatta gece hiç yatmam. Bunu duyan baba hemen taşı gediğine koymuş: 

– Sana ondan daha büyük maaş ve fiyat verilmiş oğlum, neden kalkmıyorsun, neden o maaşı verene teşekkür için harekete geçmiyorsun?  

Oğul sormuş: 

-Kim o maaşı vermiş bana baba? Babanın cevabı: 

-Allah, olmuş. Sabah namazına kalkana ve beş vakit namazı kılana Allah dünyada huzurlu ve mutlu bir hayat vermiş, ahirette de bütün zevkleri içinde bulunduran koca bir cennet vereceğini vadetmiş. “Sana verdiğim nefsini ve malını bana satarsan, yani benim yolumda olur, onları benim razı olduğum yerlerde harcarsan karşılığında ebedî tatil ve mutluluk diyarı olan cenneti vereceğim”,[1][1] demiş. Bu fiyatı hangi patron verebilir? Hadislerde sabah namazının iki rekât sünneti için: “Dünya ve içindeki her şeyden hayırlıdır.”[2][2] Denilmişse, diğer iki rekât farzının ve beş vakit namazın daha nelerden hayırlı olacağını, ne büyük fiyatlara gebe olduğunu, kılmayanların da ne büyük kayıplar içinde olduğunu varın siz hesap edin.  

Ayda 25 bin lira maaş almak mı, böyle bir cennete sahip olmak mı daha iyi? Elbette böyle bir cennete sahip olmak. Öyleyse 25 bin lira için gerekirse gece yatmam diyen adam, böyle bir nimet ve cennet için nasıl geceyi uyku ile ve lüzumsuz şeylerle geçirebilir ve nasıl sabah namazına kalkmaz? Allah’ın ahirette vereceği cenneti şöyle bir tarafa bırakalım. Gelelim şu dünyada verdiklerine:  

Allah seni yoktan var etmiş, insan yaratmış, şekillerin en güzelini sana vermiş, bedenini paha biçilmez cihazlarla süslemiş, türlü türlü nimetlerle sofranı şenlendirmiş, helal yoldan eş bulma yollarını, imkânlarını sağlamış. Allah’ın sana verdiklerini saymakla bitiremeyiz. Hangi zengin sana akıl verebilir? Hangi zengin sana el-ayak, dil-dudak, göz-kulak verebilir? Hangi zengin koca bir kâinatı senin hizmetine bağlayabilir? Bunlar, senin sabah namazına ve beş vakit namaza kalkman için yeterli fiyatlar değil mi güzel oğlum, güzel kızım ve tatlı kuzularım? Allah’a imanınız ve salih ameliniz ve beş vakit namazınız olmazsa iki dünyanın nimetlerinden de mahrum kalacaksınız, kendinize yazık etmeyin kuzularım. Siz cennete layıksınız, cennet için yaratılmışsınız; kendi ellerinizle kendinizi cehenneme, ateşlere atmayın. 

Bilmiyorum sözlerin haklı, ikna edici ve tutarlı oluşundan mıdır kimse de konuşacak mecal kalmadı. Yine baba sözü aldı: Hiç kimsenin maaşına, servetine, suretine, makamına rütbesine imrenilmemeli. Allah’ın takdir ve taksimine de itiraz edilmemelidir. Herkes elindeki nimetlerle imtihan ediliyor. 25 bin lira alanın hesabıyla, beş bin lira, hiç bin lira alanın hesabı bir olmayacak. Makam ve rütbe sahiplerinin hesabıyla, makamsız ve rütbesiz kimselerin hesabı bir olmayacak. Hovarda zengin “servetini nerden kazandın, nereye harcadın?” sorusuna muhatap olurken ve ter dökerken, davayı kaybedip cehenneme yuvarlanırken, mümin, ahlaklı, namazlı ve sabırlı fakirler, elini kolunu sallayarak sorgusuz-sualsiz cennete gidecekler. Dünyevî makam, rütbe ve şöhret sahipleri ellerindeki imkânları Allah’ın razı olmadığı yolda kullandıklarından dolayı sorgu sualde ecel teri dökerken, rütbesiz ve makamsızlar imanları, salih amelleri, namazları ve sabırlarıyla engele takılmadan cennete gidecekler. 

Oğul bir itirafta bulundu: Ne iyi ki baba sen yanımızda bulunmaktasın. Yoksa çok kimsenin pusulasını şaşırdığı, savrulduğu, perişan olduğu şu dünyada bizim halimiz ne olurdu? Ne kadar Rabbimize şükretsek azdır. Bunları duymak ve dinlemek de her halde en büyük nimetlerden biri olsa gerek. Öyle arkadaşlarımız var ki bu hususta yakınlarından bir kelime dahi duyma imkânları yok.  

Oğuldan gelen bu sözler, babanın gözlerini sevinç göz yaşlarıyla doldurdu. O da şu dua ile konuşmasını tamamladı: Allah bizi şaşırtmasın güzel oğlum, ben de bu gayretlerimle hem kendimi ve hem de sizleri, hatta vatanımızın bütün çocuklarını ve gençlerini Allah’ın korumasına layık noktada tutmaya çalışıyorum. Allah hepimizi yolunda daim eylesin. Beş vakit namazın kazandırdığı huzurdan, çaresizlere çare olmak gibi iyilikseverlikten, sihhatten ve ebedî cennetten mahrum eylemesin. Selam ve sevgilerimle. 

Dr. Vehbi KARAKAŞ 


[3][1] Bkz. Tevbe, 9/111 

[4][2] Müslim, Müsafirin, 96 


Recent Posts

  • Makale

BU BENİM ÜLKEM Mİ..

BU BENİM ÜLKEM Mİ.. İnsanlar birlikte yaşamalarına rağmen, birbirlerine küsmüş veya birbirine yabancılaşmış gibi duyarsız…

4 dakika ago
  • VİDEOLAR

BİR AYET BİR HADİS “CİHAD”

19 dakika ago
  • Gündem

İNSAN DIŞKISI GİBİ HARAM KAZANÇLAR DA YENİLİP YEDİRİLEMEZ ?

Selamun Aleykum hocam. Geçtiğimiz günlerde medyada bir bilim adamı, bazı insanlara geçmişte zorla insan dışkısı…

24 dakika ago
  • Gündem

Ekrem İmamoğlu: Hamas Terör Örgütüdür!

Ekrem İmamoğlu: Hamas Terör Örgütüdür... Ekrem İmamoğlu CNN International'a Verdiği Röportajda Hamas'ı "Terör Örgütü" Olarak…

1 saat ago
  • Makale

PEYGAMBER: RESUL, NEBİ

İlk bakışta “Peygamber”, “Resul” ve “Nebi” kelimelerinin aynı anlamı ifade eden eşanlamlı kelimeler olduğu düşünülmektedir.…

2 saat ago
  • Gündem

Biden Netanyahu İle Telefon Görüşmesi Yaptı

Biden Netanyahu İle Telefon Görüşmesi Yaptı Biden'dan Netanyahu'ya Destek: Gazze Krizinde ABD'nin Tutumu ABD Başkanı…

2 saat ago