Gündem

PEYGAMBERİMİZE SORULUYORDU?

 

Bismillahirrahmanirrahim

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mekke’de kendisine gönderilen ilk Kur’ân âyetleri ile birlikte Peygamberlik görevine başladığında insanların ilgi odağı olmuştur. Değişik amaçlarla da olsa onun peygamberliğine inananlar da inanmayanlar da ona ilgi gösteriyordu. Karşıtlarının/düşmanlarının bile gündemindeydi.

Mekke’de olduğu gibi Aziz Peygamberimiz Medine-i Münevvere’ye hicret buyurduklarında da aynı şekilde ilgi odağı olmuştu. O, 23 senelik Peygamberlik döneminde hep ilgi odağı olmakta devam etmiştir.

Burada Yahudi kökenli sahâbi Abdullah İbn-i Selam’n anlatımıyla bir not düşelim:

Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiklerinde, ilgi gösterdikleri için Müslümanlar, putperestler ve Yahudiler… bütün Medine halkı onu karşılamaya çıkmıştı. Ben de Ehl-i kitap bir Yahudi olarak karşılamaya çıktım. İnsanların arasındaydı. Bir ara göz göze geldik, mübarek yüzlü, derin ve etkileyici bakışlıydı. Onunla bakıştığım an, onun bir yalancı değil, bir Peygamber olduğunu anlamıştım.

Evet Peygamberimiz İlgi odağıydı. İnsanların bir kısmı topluluklar halinde geliyor, temel inanç meselelerinden örneğin İman nedir? İslâm nedir? şeklinde sorular yöneltiyorlardı. Bazı insanlar da tek tek geliyor, “Ya Resûlellah, bana bir öğüt verir misin?” diyerek kişisel öğüt istiyorlardı. Peygamberimiz de gereken cevapları ve öğütleri veriyordu. Bazen öğretmek istediği hakikatleri soru olarak yöneltiyor, soruları ardından cevaplarını kendileri veriyorlardı.

Bu insanların bir ortak özelliği vardı. Onlar kültürlerini arttırmak için değil, öğrenip uygulamak için soruyorlardı.

Biz bu insanlara sahâbi diyoruz. Bilmemiz gerektiği üzere bizler, Peygamberimizi mümin olarak gören, onunla geçici veya sürekli birliktelik oluşturan insanlara sahâbi diyoruz. Evet onların ortak özelliği uygulamak için öğrenmek istemeleriydi. Biz de böyle olmalıyız.

İMAN NEDİR?

1.) Bir sahabi de gelir ve sorar: Ya Resûlellah! iman nedir? Neye inanacağız? Peygamberimiz şöyle buyururlar:

  • İman Allah’a, Onun yarattığı özel varlıklar olan meleklerine, insanlar arasından seçip görevlendirdiği peygamberlerine, tebliğ etmeleri için peygamberlerine indirdiği kitaplara ve ölümden sonra dirilişe; Cennet ve Cehenneme inanmaktır. (Müned/4/114)

Sevgili kardeşlerim, bu iman esaslarına imanla kişi Mümin olur. Evrensel insan olur.

Meleklere imanla, insanlar ve hayvanlar dışında göremediğimiz varlıklar alemini bilir.

Dünyamızdaki her bir topluma gönderilmiş Peygamberlere imanla dünya kültürleriyle bağlantı kurar.

Allah’ın Peygamberleri aracılığıyla gönderilmiş kutsal kitaplara imanla diğer inanç sistemlerini tanır.

Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e ve kutsal kitaplarını özeti ve sonuncusu olan Kur’ân’a inançla doğru yolu bulmuş, tüm insanlığa kuşatan adalet ve merhamet yüklü hayat düzeni olan İslâm’a ulaşır.

Yeniden dirilişe, Cennet ve Cehennem imanla hayatı anlamlandırır ve ebediyetle amaçlandırır.  Dünya hayatının mahkumu olmaktan korunur. Böylece hayata, insanlara, doğaya ve ölüme ve ölüm ötesine mutlu bir insan olarak bakar. Dolayısıyla biz Müslümanlar bütün insanlığı ve inanç sistemleri kuşatabilir konumdayız.

Burada bir noktaya dikkatinizi çekelim, Sevgili Peygamberimiz İman nedir ve İslâm nedir türündeki sorulara cevap verirken hemen hemen aynı şekilde bilgilendirme yapardı, Çünkü O da iman esaslarını Kur’ân’dan öğreniyor ve aktarıyordu.

Kur’an-ı Kerim’de iman esasları Bakara sûresinin 177 ve 285. âyetleriyle, Nisa sûresinin 136. âyetinde bir sırada dahilinde beş ana madde de verilir.

“ …Gerçek yücelik Allah’a, yeniden dirilişin olacağı âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygambere imandır… “ Bakara 27/177)

“… Kim Allaha, Onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe iman             etmezse apaçık ve derin bir sapıklığın içine düşmüş olur.” (Nisa +/136)

Kader kelimesi ve türevleri Kur’an’da çokça yer almakla birlikte Kadere iman Kur’an’da yer almaz. Peygamberimiz bazı açıklamalarında kadere imanı zikreder. Kadere iman aziz peygamberimizin Kur’an’ın bütününden çıkardığı bir iman maddesi olmalıdır.

Kader konusunda şu gerçeği bilmeliyiz. Peygamberler dâhil kader konusunun özünü kavrayabilen hiçbir varlık yoktur. Kader insanı ve tüm evreni içine alan bir hayat programıdır, insanlar da, akrepler de, yıldızlar da ona dahildir yani tüm varlıkların yaratılışı, yaşam kanunları, mazisi, hali ve gelecekleri ona dâhildir. Bütünüyle idrak edilemeyeceği içindir ki Peygamberimiz kader konusunu tartışmayı yasaklamıştır.

 

View Comments

Recent Posts

  • Makale

ALIN TERİ

Kim bakar emeğe, alın terine Gün gelir kenara atarlar seni Koyarlar vasıfsız şahsı yerine Kıytırık…

17 saat ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Yitirilen Hayatlar: Acıyı Anlatmak

Gazze Şeridi'nde Yitirilen Hayatlar: Acıyı Anlatmak Gazze Şeridi, yıllardır çatışmaların, acıların ve umutların yeri olmuştur.…

17 saat ago
  • Makale

EROL GÜNGÖR’ÜN KAYBI TÜRKİYE’NİN KAYBIDIR!

24 Nisan 1983 yılında vakitsiz ölümüne en fazla üzüldüğüm isimlerden birisi Erol Güngör (1938) Hoca…

18 saat ago
  • Gündem

RAKICILAR MI ZAVALLI ZAVALLILAR MI RAKICI?

Alkollü içkilerin ve bunların başında rakının insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bilinmektedir. Alkollü içkiler, yaralama…

2 gün ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Toplu Nikah Töreni Düzenlendi

Gazze Şeridi'nde Toplu Nikah Töreni Toplu Nikah Töreni Gazze Şeridi'nde İsrail Saldırıları Altında Gerçekleşti Gazze…

2 gün ago