Gündem

Batı’nın kültürel kökleri Yunanistan’da mıdır?

Yeni Şafak  yazarı Selçuk Türkyılmaz’ın kaleme aldığı “Batı’nın kültürel kökleri Yunanistan’da mıdır?” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..

Ukrayna Savaşı’ndan sonra Yunanistan, Türkiye karşıtı tutumunu daha da sertleştirdi. Bu ülke yaklaşık iki yüz yıl boyunca hem Rusya hem de Avrupa ülkeleri tarafından desteklenmiştir. Yunanistan’ın modern dönem tarihi Türkiye ile karşıtlık oluşturacak şekilde biçimlendirilmiştir. Yunan İsyanı ile başlayan modern dönemde Türkiye karşısında Batı’nın desteği ile güçlenmeye büyük bir değer atfetmişlerdir. Bu tercih, 19. yüzyılda onlara kazanç da getirmiştir.

19. yüzyılda Batı ülkelerinin Yunanistan’a desteği hem çok güçlüydü hem de kendi kamuoylarını yeniden şekillendirecek kadar yaygındı. Bu yüzyılda Batı düşünce hayatının Yunanistan üzerinden yeniden şekillendiğini belirtmekte fayda var. Fakat bu durumun yeni bir bakış açısından görülmesi de oldukça önemlidir. Emperyalist ülkeler entelektüel açıdan da büyük bir kazanç elde etmişti fakat bu durum bağımlı ülkeler açısından aynı ölçüde geçerli değildi. Batı düşünce hayatı açısından Yunan geçmişin keşfedilmesi veya öne çıkarılması din ve bilim çatışması bağlamında anlaşılamaz. Bu tarz bir açıklama modeli Avrupa düşünce hayatı açısından değerli olabilir fakat bunun evrensel bir açıklama modeli olarak görülmesi ciddî ölçüde yanıltıcıdır.

Bugün Türkiye ve Yunanistan karşılaştırması yapıldığında da hâlâ Yunanistan’ın Batı dünyasıyla kültürel bağları üzerinde durulur. Batı’nın kültürel kökleri gibi bir bahis açıldığında Yunan geçmiş üzerinde durulması düşünce tarihi bakımından doğrusal bir ilişki izlenimi verir. 19. yüzyıl entelektüel hayatı göz önünde bulundurulursa bunun çok da haksız bir izlenim olmadığı söylenebilir. Victor Hugo’nun Les Orientales adlı şiir kitabını Yunan İsyanının coşkusu ile yazdığı bilinmektedir. Bu yüzyıldaki bütün edebî akımlarda Yunan etkisinin aranması da sebepsiz değildir. Fakat bunun karşısına Müslüman Doğu köklerinin konulması farklı bir duruma işaret eder. Yayılmacılık döneminde bir taraftan Batı’nın kültürel kökleri Yunan’a dayandırılırken diğer taraftan Türk ve Müslüman Doğu da öteki olarak yeniden inşa edilir. Bu da gayet tabiî idi. Çünkü yayılmacılık, emperyal çağın en belirgin özelliklerinden biriydi ve bunun önünde durmak neredeyse imkânsızdı. Fakat aynı dönemlerde Müslüman Doğu’nun kültürel anlamda Batı’nın kökleri arasında sayılması gerektiğine dair çalışmalar da yapılmıştır.

Batı’nın Yunan kökleri karşısında Müslüman Doğu’nun önemi nedir gibi sorular da bu çerçevede ortaya çıkmıştır. Örneğin Rönesans’ta İslam ve Doğu etkisi gibi başlıklar da Yunan köklere yapılan vurguların bir sonucudur. Batı’nın yükselişi bir veri olarak alınmış, emperyal çağın bir özelliği olarak ortaya çıkan Yunan vurgusuna bir karşıtlık oluşturacak şekilde Müslüman dünya öne çıkarılmıştır. Bunun doğru bir karşılaştırma olup olmadığı konusu başka bir meseledir fakat Yunan köklere yapılan vurgu Avrupa’nın kolonyalist yayılmacılığının bir sonucuydu. Bu bağ, Batı’nın kültürel kökleri kategorisine dâhil edilerek anlaşılamaz. Dolayısıyla bu çerçevede Müslüman Doğu ile yapılan karşılaştırmalar da sağlıklı bir sonuç vermeyecektir.

Yunanistan’ın Batı medeniyeti nezdinde ideolojik bakımdan avantajlı olduğuna dair bir hüküm, yukarıda izah etmeye çalıştığımız karşıtlık çerçevesinde yanıltıcıdır. Bu hüküm veya yargı Batı düşünce tarihi anlatısı içerisinde anlamlıdır. Bu anlatı, devamlılık ve aktarma fikri üzerinde inşa edilse de esasen kolonyalist yayılmacılık ideolojisine uyumludur. Anlatının değeri de uyumdan gelir. Fakat ne Yunanistan için ne de Doğu-İslam dünyası içir bir değer ifade eder. Karşıtlığın diğer ucunda Türkiye ve Türkler olduğu için daha özele inildiğinde durum daha da karmaşık bir hâl alır. Batı’yı besleyen fakat diğerleri açısından bir kaynak olma hüviyetine dahi sahip olmayan bir karşıtlığın farklı bir açıdan görülmesi hakikaten önemlidir.

20. yüzyılda kendini Batı’ya anlatmak gibi bir fikir oluşmuştu. Bu, ABD hegemonyasında geçen dönemler için çok daha bariz bir durumdu. Nitekim birçok siyasî sorunlar da aynı çerçevede görülmüş, lobi faaliyetlerine ağırlık verilmişti. Fakat günümüzde Batı dünyası sorunların merkezindedir. Ukrayna Savaşı ile çok daha bariz hâle gelen bir gerçeklik var. Avrupa ve ABD açısından kendini yeniden var etme ve geleceğe taşıma sorunu ortaya çıktığında Rusya ya da başka bir ülkenin hedefe konulacağı görülüyor. Gerektiğinde Rusya gibi batı kültürü ile iç içe olan ülkeler dahi karşıtlığın diğer ucunda görülebilmektedir. Bu kültürel kök, ideolojik propaganda üstünlüğü gibi kavramlarla açıklanamayacak bir durumdur. Bu, Türkiye için de geçerli bir durumdur.

 

Recent Posts

  • Gündem

Biden’ın İsrail’e Silah Gönderme Politikasında Değişim Sinyali

Biden'ın İsrail'e Silah Gönderme Politikasında Değişim Sinyali ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsrail'in Refah'a yönelik geniş…

48 dakika ago
  • Gündem

İstanbul Havalimanı’nda İsrailli iki yolcuda 73 Kilo Altın Yakalandı

İstanbul Havalimanı'nda İsrailli iki yolcuda 73 Kilo Altın Yakalandı "Dubai'den İstanbul'a Bebek Arabasında Kaçak Altın…

2 saat ago
  • Gündem

İNSANA İNSANDAN BAŞKA ZARAR VERECEK VARLIK YOKTUR

Yeryüzünde insana zarar vermek için harekette geçecek hiçbir varlık yoktur. Kasırgalar, hortumlar, seller, depremler bunlar…

4 saat ago
  • Gündem

Hamas Lideri Heniye Namazda Okuduğu Ayetler ile İsrail’e Ne Mesaj Verdi?

Hamas Lideri Heniye Namazda Okuduğu Ayetler ile İsrail'e Ne Mesaj Verdi? Hamas lideri İsmail Heniye’nin,…

4 saat ago
  • Gündem

BÜLENT ERSOY’A RAHMET’LE BAKMANIN BEREKETİ

Muhterem Ali Rıza Demircan Hocam “Bülent Ersoy’a İslam’ın Rahmet Penceresinden Bakmak” başlıklı yazınız bana Kanal…

5 saat ago
  • Makale

Kalk Selahaddin, Biz Yine Geldik!

Kalk Selahaddin, Biz Yine Geldik! 1917 yılında Şam’a giren İngiliz komutan Edmund Allenby, doğruca Selahaddin…

5 saat ago