Sayın Cumhurbaşkanımız tesettüre inanan bir Müslümandır. Kişisel olarak İslami çizgisini korumakta ise de toplumuzu İslam’a yönlendirme türünden açık atılımları yoktur. Olabilir miydi?
Örneğin milli eğitim, iktisad ve hukuk düzenimizde kısmi de olsa bir çalışmaya tanık olamadık. Diyanet, İlahiyat ve Tarikat camialarınızın İslam Dini’ni Kur’ân ve Sünnet çizgisinde bir hayat düzeni olarak algılayamadıkları ülkemizde tanık olunamazdı da.
AK Parti, böylesi bir amacı deklere de etmedi. Kişisel olarak benim beklentim Ak Parti iktidarının ülkemizi ötekileştirici, baskıcı ve İslam’ı dışlayıcı jakoben laiklikten Müslümanların kendilerini ifade edip örgütlenebileceği demokratik laikliğe geçişi sağlayabilmesiydi. Yasal düzeyde bu da gerçekleştirilemedi.
Özetlenen sebeplerle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, -yüreğinde farklı biz özlem taşısa da- 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları‘nda Çin‘i 3-0 yenen A Milli Kadın Voleybol Takımı‘nı tebrik ederken onların yarı üryanlığına dikkat çekemezdi. Ama “Çok duygulandırdınız. Maçı da ilk setten itibaren izledim. Bütün kızlarımıza sevgilerimi iletiyorum. Salı günü inşallah İtalya maçını da izleyeceğim” şeklinde abartılı bir ilgi de sergileyemeyebilirdi. Bu da onun takdiridir.
Yaşadığımız dönemde İslamî tebliğin en etkin yollarından biri de onu toplumsal olayların eşliğinde anlatmaktır. İslam açısından bilgisiz ve bilinçsiz Toplumumuzun Çin‘i 3-0 yenen A Milli Kadın Voleybol Takımı‘nın başarışını sevinçle karşılayıp alkışladığı bir dönemde, kadın voleybol takımı ile bağlantı kurmadan İslam Kadını’nın nişanı olan tesettürün açıklanması gayet doğaldır ve olması gerekendir.
İhsan Şenocak kardeşimiz ne yaptı? Tokyo Olimpiyatları vesilesiyle “Bikini yerine şort giyinen Norveçli kadın hentbolcuların, müsabakalara tüm vücudu örten mayolarla çıkan Alman kadın jimnastikçilerin “ insan doğasının İslam ile kucaklaştığını zımnen dile getirdiği yaşadığımız dönemde arzusunu dile getirdi. (euronews • 20 ve 26 /07/2021)
Peki ne yazdı? Bir sosyal medya paylaşımında bulunan İhsan Şenocak kardeşimiz, şu ifadeleri kullandı.
İslamın kızı! Sen oyun alanlarının değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayanın, edebin sultanısın. Sen “burnunu göstermekten utanan” anaların evladısın. Ekranlara ve sakallı ağabeylerinin popüler kültürün kurbanlarına “sultan” demesine aldanmayasın! Umudumuz da, duamız da sensin”
Modern jakoben laiklerin yobazca tepkiler üzerine de Şenocak kardeşimiz, şöyle yazdı:
“İfademde tek cümlelik bir hakaret yok. İslamın kızına ne olması ve olmaması noktasında bir çağrı var. Sermayesi ‘küfür’ olan ahlak yobazlarıyla hukuk önünde tek tek hesaplaşacağım. Sizin keyfinize göre değil İslama göre konuşacağım. Dinime sövenle hesaplaşmadan canımı alma ya rabbi!…Öyle bir ortam inşa ettiler ki artık harama haram demek linç vesilesi. Bir baba tesettüre giren kızına ‘açıl, dansa kalk’ dese bu çağdaşlık; Müslüman evladına ‘şunlar gibi olma’ dese ya da tesettür çağrısı yapsa bu gericilik(!) oluyor. Harama ‘haram’ demeyen neslini haramdan koruyamaz.”
Kendi hayatımdan ve yazılarıma gösterilen yıkıcı ve aşağılayıcı tepkilerden yerli karşıtlarımızın ne menem gavurcuklar olduğunu çok iyi bilirim.
Bunun için olanca sesimle haykırıyorum:
İhsan Şenocak Kardeşimin yanında ve arkasındayım.
Ali Rıza Demircan
Evet sonuna kadar yanındayız.