islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,3737
EURO
36,5627
ALTIN
2.884,45
BIST
9.247,05
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
15°C
İstanbul
15°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Çok Bulutlu
15°C
Perşembe Yağmurlu
14°C
Cuma Yağmurlu
11°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C

Bir Eğitim Politikamız Ve Felsefemiz Var Mı?

Bir Eğitim Politikamız Ve Felsefemiz Var Mı?

Medeniyetimizin Sütunları: Mabet, Okul ve Pazar

Kültür ve medeniyetimizin temelleri atılırken üç ana sütun önem kazanmaktadır. Bunlar; mabet, okul ve pazardır. Medeniyetimizin kurucusu Hz. Peygamber’in (s) inşa ve ihya ettiği Suffa’dan başlayarak günümüze kadar gelen ilim, hikmet ve irfan ocakları, hayatî derecede ehemmiyet verilen merkezler olmuşlardır. Suffa’yla başlayan ilim ve eğitim yolculuğu, akabinde kurulan medreselerle/üniversitelerle zirveye çıkmıştır.

İslâm Şehirlerindeki Kadim Üniversiteler

Bağdat merkezli doğudaki İslâm şehirlerinden, batıdaki Endülüs şehirlerine kadar olan coğrafyada bulunan medreseler, hem Doğu İslâm dünyasını, hem de Batı’daki İslam ve Avrupa dünyalarını beslemişlerdir.

Tunus’ta Kayruvan (726), Zeytûne (732), Endülüs’te Kurtuba (786), Kahire’de el-Ezher (972), Bağdat’ta ve diğer İslam şehirlerinde şubeleri olan Nizamiye (1067), Şam’da Nuriyye (1168) medreseleri/üniversiteleri medeniyetimizin bilgi, hikmet ve irfan kaynaklarıdır. Müslümanların ihya ettiği bu kurumlar, Avrupa’yı da tesiri altına almıştır.

Endülüs’ün Etkisindeki Ortaçağın Avrupa Üniversiteleri

Batı’da kurulan Bologna (1088), Paris (1208), Oxford (1167), Cambridge (1290), Napoli (1224), Roma (1303), Prag (1347), Viyana (1385) ve Heilderberg (1386) üniversitelerinin eğitim ve kurumsal inşasında, Endülüs’te eğitim alan Avrupalı öğrencilerin etkili olduğu söylenmektedir.

Bağdat’taki medreselerden, Nizamülk’ün inşa ettiği Nizamiye Medreseleri (1065), İznik’te kurulun ilk Medrese (1331), Fatih (Medreseler) ve Kanunî’nin hayata geçirdiği Sahn-ı Saman Medreseleri, zamanının küresel gücü olan Osmanlı İslâm hâkimiyetinin ilim ordularını yetiştirdiler.

Nitelikli Bürokrat Yetiştiren Gözde Mektep: Enderun

Saray Mektebi Enderun’un eğitimiyle ortaya çıkan ilmiye, askeriye ve mülkiyeli, vasıflı, vizyon sahibi, evrensel bir perspektiften bakabilen, liyakat sahibi münevver ve entelektüeller, medeniyetimizin sürdürebilirliği için canla başla çalıştılar. Projeler, icatlar, ilmî, hikemi, sanat ve edebiyata dair sayısız eserler telif ettiler. Nitelikli öğrenciler yetiştirdiler, onlara rehber oldular, insanı, toplumu ve dünyayı tanımanın/anlamanın yollarını gösterdiler.

Eğitimde Sistem Arayışlarının Hazin Sonu

Son iki asırdır, münevverlerimiz ve mütefekkirlerimizin ele alıp tartıştığı mevzuların başında ilim ve irfan yuvaları olan eğitim ve onun kurumlarının yeniden inşa ve ihyasının imkânı meselesi gelmektedir. Tanzimat (1839), Islahat (1856), I. Meşrutiyet (1876), II. Meşrutiyet (1908), Cumhuriyet dönemleri (1923) ve onun içinde kesintilere sebep olan darbe zamanları, kronik sıkıntılar içindeki eğitim ve unsurları üzerinde tezler geliştirmeye çalışmakla geçmiştir.

Batı’ya Dönük Eğitim Politikasının İflası

Tanzimat’la başlayan eğitim politika ve felsefemiz, Batı eksenli bir seyir içerisine girmiştir. Cumhuriyet’e kadar yürütülen iyileştirme faaliyetleri ise kayda değer bir gelişme gösterememiştir.

Bu dönem içerisinde gayrimüslimlerin açtığı yabancı okullar ve bunlar içerisinde iki asırdır Türkiye’nin rotasını büyük oranda belirleyen Galatasaray Mektebi Sultani’si (1868), nitelikli bir kurum olarak eğitimini sürdürür.

Osmanlı ve Cumhuriyet Bürokratlarını Yetiştiren “Azınlık” Okulu Galatasaray

Başlangıçta yabancı azınlıkların, kendi çocukları için açtığı Galatasaray, zaman içerisinde ortaya koyduğu eğitim çıktılarıyla, yüksek Osmanlı bürokratlarının dikkatini çeker. Onlar da gelecekte devleti yönetecek olan çocuklarının, yabancı dille (Fransızca) kaliteli eğitim veren bu okuldan mezun olmalarını arzu ettiler.

Yeni Bir Ümit: Dârü’l-Fünûn

Yüksek eğitim kurumu olarak ve büyük ümitlerle 1863 yılında kurulan Dârü’l-Fünûn’un ömrü ise, 1933 yılındaki Üniversite Reformu’yla, İstanbul Üniversitesi’nin açılışıyla sona erer.

Saray Yıldızlarının Okulu: Enderun

Aslında yükseliş dönemi Osmanlı’sının (hem eğitim hem de öğretim anlamında) nitelik ve kalite bakımından yıldız bir kurumu bulunmaktaydı ki, bu müessese Enderun idi. Ancak devlete bürokrat yetiştiren bu okul, çeşitli sebeplerle zaman içerisinde varlığını devam ettiremedi.

Pozitivist ve Materyalist Eğitim Sistemi

Islahat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri, Batılı paradigmaların çevresinde eğitimi konumlama ve kodlama çalışmalarıyla sürdü.

Ülkenin üç önemli eğitim kurumu, Tıbbiye, Mülkiye ve Harbiye, yabancı dilin ve zihniyetin hâkim olduğu bir eğitim felsefesi çerçevesinde eğitim verirken, Osmanlı’yı yıkan ve Cumhuriyet’i kuran kadrolar buradan çıktı.

Bu yüksek eğitim kurumlarında uygulanan model ve benimsenen paradigma, pozitivist ve materyalist (Darvinist) bir eğitim politikası üzerinden gelişmekteydi. Cumhuriyet eğitim politikası ve felsefesi zikri geçen modeller üzerinden yürüdü.

Eğitimin İçinde Bulunduğu Kriz

Son on beş yıla gelindiğinde Türkiye, ekonomi, sağlık, iletişim, ulaşım, bilişim ve sosyal alanlarda önemli “devrim”ler yaparak, gelişmeler kaydetti.

Ancak eğitim konusu, maalesef halâ en zayıf olduğumuz sahalardan birisidir.

2023 Hedefleri Gerçekleştirmenin Yolu Eğitimden Geçer

Devlet politikamız olarak gerçekleştirmeyi amaçladığımız 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine mevcut eğitim sistemiyle ulaşmak mümkün değildir. Eğitimde nitelikli bir seviyeye ulaşmadan bu ideallerin varlık kazanması ise imkân dâhilinde değildir.

Son onlu yıllarda bir düzineye yakın milli eğitim bakanının görev alması, sorunun ne denli derin olduğunun bir göstergesidir. Devletin en üst yöneticileri de, bu eğitim (hatta kültür) sisteminin başarısız ve yetersiz olduğunu alenen kamuoyuyla paylaşmaktadırlar.

Sorunlar ve Sürekli Değişen Yerel Sistem Değişikliklerinin Anlamsızlığı

Sürekli değişen geçici çözümler çerçevesinde, eğitim standardımız irtifa kaybetmeye devam etmektedir. Eğitim basamaklarındaki kısmi değişiklikler, dairesel bir şekilde yer değiştirmekte, sorun ve krizin çözümünde mesafe alınamamaktadır.

Zaman zaman gündeme gelen Alman modeli, Japon modeli, Amerikan modeli, Finlandiya modeli gibi, muhtelif modeller üzerinden yürütülen sistem arayışları, problemi çözmekten ziyade aynı hataların tekrarını peşi sıra getirecektir.

Eğitim Politikamız ve Felsefemizin İnşası/İhyası

Yapılması gereken: Medeniyet ve Kültürel Kodların Şekillendirdiği Sistem

Medeniyet ve kültür değer ve tecrübelerimizin ışığında, -elbette dünyadaki diğer modelleri ötelemeden- eğitimin tüm basamaklarındaki hiçbir alanı dışarıda bırakmadan sistematik bir şekilde çalışmaktır.

Pozitivist ve materyalist eğitim sistemleri yerine, yerli, medeniyet ve kültürel dokumuza uygun bize özgü bir sistemin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Eğitimin Yeniden İnşa ve İhyası

Eğitimin yeniden inşa ve ihyası gerekmektedir. Bu gerçekleştirilirken, kreş-anaokullarından üniversiteye (hatta doktora sonrasına) kadar, okul, öğretmen-öğretim üyesi (öğr. gör., araş. gör., belletmen, eğitimci), program, müfredat, ders kitabı, laboratuvar, kütüphane, sınav sistemi, staj, uygulamalı eğitim, örgün-yaygın eğitim, yabancı dille eğitim, meslek okul-liseleri, hasılı bütün eğitim sektör ve öğelerini içine alacak bir sistem inşa edilmelidir.

Tıp, ilahiyat, mühendislik, hukuk, eğitim, sanat vs. bölümleri ayrı ayrı ele alınmalıdır.

Bilgi, Birikim ve Yeteneğin Rehberliği

Değişik ve yeniliklerin, sadece masa başı mesaisi ile hayata geçirilebileceği yanılgısına düşülmemelidir. Sorunun içinden ve çevresinden olan uzman ve yetkin kimselerin kabiliyet, bilgi, birikim, yetenek ve liyakat kazanımları devreye sokulup, süreyle sınırlı dikkatli, birikimli ve donanımlı çalışmaların yapılması elzemdir.

İşin uzmanı olmayan, yetersiz ve tecrübesiz kişilerle sürdürülecek sistem arayışlarının çağın ihtiyacını okuması mümkün değildir. Aşırı hayalci, karşılığı olmayan, uygulama imkânı bulunmayan, hantal, problemlere vakıf olmayan/görmeyen girişimler ise akim kalmaya mahkûmdur.

Yüzyıllık Eğitim Modeli

Kurulan sistemin zamansal ve mekânsal (dönemsel) bir teste ihtiyacı da olacaktır. Bu asla ihmal edilmemelidir. Sistemin hazırlanması ne aceleye getirilmeli, ne de geniş bir takvime tabi tutulup sürüncemeye bırakılmalıdır.

Böylece yirmi birinci yüzyılda, bize uygun, millî, yerli, problemleri gören ve çözen, çağı idrak eden ve ihtiyaçlarıyla uyumlu bir eğitim politika ve felsefesi hazırlanıp hayata geçirilmelidir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.