islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5277
EURO
34,9465
ALTIN
2.440,09
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

DEMOKRASİNİN HARABELERİ

DEMOKRASİNİN HARABELERİ
24 Ekim 2021 09:51
A+
A-

Dünyanın hiçbir beldesi yok ki, orada Avrupa’nın vahşet andıran harbeleri olmasın. Avrupa güçleri gittiği her yeri ve oradakilerin bütün maddi ve manevi değerlerini gasp eder, yakar, yıkar, çalar çırpar, talan eder geride ancak harabeler bırakır. Onlar hep böyledir.

Avrupa’nın, harabelerini temaşa etmek için dünya turuna çıkmak gerekir. Dünya turuna çıkıp müşahede etmeye başlayan insan, her gittiği yerde ancak bir siliut görür. Biliyorsunuz siliut bir nesnenin yalnızca kenar çizgileriyle ve tek renk olarak beliren görüntüsü demektir. Şimdi bu tür siliutların bir kısmını hatırlayalım. Amerika kıtasına ayak basıp keşfettik dedikleri orada sade insanların kurdukları medeniyetler vardı.

Orada köklü medeniyetleri harabeye çevirdiler, yaktılar, yıktılar, çaldılar, talan ettiler ve insanlarını da köle ettiler. Avrupalılara bunlar yetmedi. Daha sonraları Afrika’ya gittiler, oranın hür insanlarını toplayıp Amerika’ya götürdüler. Hepsini köleleştirdiler. Bu da yetmezmiş gibi, kölelerini ahırlarda ve samanlıklarda ikamete mecbur ettiler. Bu zülüm yüz yıllarca sürdü. Amerika’yı talan eden Avrupalılar, talan ve tahribatla çok kazandılar.

Onlara özenen geride kalan Avrupa zâlimleri bir nesil daha kârlı iş buldu. Afrika’ya daldılar. Yer altı ve yer üstü zenginliklerine kondular, çok zengin oldular. Amma bir kıtanın insanını kölelerden daha perişan duruma düşürdüler. Fransız’ı, İspanyası, Almanya’sı, İtalya’sı, Avusturya’sı velhasıl Avrupa’nın yamyamları işgal ettikleri ülkeleri yıllarca sömürdüler. Hele, daha şeytan akıllı İngiltere büyük bir imparatorluk kurdu. Bu İmparatorluk üzerinde Güneşin batmadığı hüviyet kazandı. Hindistan’ı ve Avustralya’yı de sömürgeleştirdi.

Ve bunları birer genel valiyle yönetmeye ve yönettikçe de sömürmeye yöneldi. Bunlar bile Avrupa, zalimlerine yetmedi. İnsan hakkı kabul etmez ve adalet nedir bilmezler. Sağa sola, aşağı yukarı nereyi buldularsa saldırdılar! Ancak sömüremedikleri bir devlet vardı.

Bu devletin insanı ve bütün kurumları medenî idi. Gittiği her yere ilim götürüyor ve adalet götürüyordu. Kısacası medeniyet götürüyordu. Gittiği yerlerin hiç birinde ne bir soygun, ne bir zülüm, ne bir terör, ne bir asimilasyon hareketi olmuyordu. Huzur ve güven içindeydiler.

Her milletten her insan huzur ve güven içinde yaşıyordu. Bu devlet, Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetinin devleti idi. Bu devlet şanı ile şerefi ile adaleti ile merhameti ile yiğitliği ile asaleti, dinini bütün kural ve ilkeleri ile yaşamaya çalışıyordu. Avrupa ülkelerinin birçoğunu adalet, huzur ve güvenle yönetiyordu. Ve o kadar adalet ile yönetiyordu ki, hiçbir milletin dilini, dinini, geleneklerini, göreneklerini, örflerini, ananelerini ve hatta yazısını dahi değiştirmedi. Çünkü her milletin dokunulmazlığı vardı.

Böyle bir soysuzluğa asla tevessül etmedi. Osmanlı Avrupalıların yaptığını, yapmış olsaydı, İslambol’da rum adında bir millet kalmazdı. Elbette kalmazdı. Anadolu’da ermeni, süryani, hiristiyan gürcü elbette kalmazdı. Hatta İspanya ve Portekiz’den sürgün edilerek payitahta getirilen Yahudi milleti dinleri ile dilleri ile örfleri ile adetleri ile beş yüz küsur yıl Payitahtta yaşamaları mümkün olamazdı. Üstelik Onları Avrupa’lılar sürgün etmişlerdi. Osmanlı bu kadar özgürlükçü ve bu kadar âdil bir devletti. Evet, Osmanlı böyle bir devletti.

Bunu hazmedemeyen Terörist Avrupa, fırsat buldukça Osmanlıyı ifsat etmenin planlarını yapıyor, dostluk numaraları ile sızma hareketlerine ağırlık veriyordu. Kadere bak! Ne zaman ki, Müslümanlar Kur’an hakikatlerini, Kur’an’ın buyrukları istikametinde yaşama azmini kaybettiler, işte o zaman insanlık tarihinde görülmedik korkunç bir hezimeti yaşadılar. Korkuya kapıldılar, yıkıldılar, zelil oldular. DEMOKRSİ uğruna nice şehit verdiler. Bütün değerlerini kaybettiler. Ne devlet kaldı, ne din kaldı, ne mahalle kaldı, ne aile kaldı. Ne dostluk ne dürüstlük kaldı. Ne helal kaldı ne haram kaldı. Ne âlim kaldı, ne ilim kaldı. Ne cihad kaldı, ne mücahid kaldı. Ne fikir, ne zikir, ne şükür kaldı. Kala kala Avrupa’nın bize zoraki giydirdiği çuval gibi birDEMOKRASİ kaldı. O Demokrasi, adı geçen değerlerimizi, HARABELERE çevirdi. Pekiyi her şey bitti mi? 

Hayır, Allah’ın davası harap olmaz. Yeter ki ümmet, kalplerini sahiplenebilsinler.

Allah’ın, zafer va’di, ancak müminleredir.

Esselamualeykum.

İlhan ORAL

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.