islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4972
EURO
34,5847
ALTIN
2.480,05
BIST
9.547,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

DİNLERİNİ PARAMPARÇA EDENLER, GRUPLARA AYRILANLAR

DİNLERİNİ PARAMPARÇA EDENLER, GRUPLARA AYRILANLAR
8 Eylül 2018 07:47
A+
A-

Davet edildiğim Gökçeada’da sabah namazı için camiye gittim. İmam, farzın birinci rekâtında Fatiha’dan sonra şu ayetleri okumaya başladı:

إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُواْ دِينَهُمْ وَكَانُواْ شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُواْ يَفْعَلُونَ

“Peygamberlerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr etmek veya dinin hükümlerinden bir kısmını kabul edip bir kısmını etmemek suretiyle dinlerini paramparça edenler, grup grup olanlar var ya, sen hiçbir konuda onlarla olamazsın. Onların cezalandırılma işi Allah’a aittir. Sonra Allah, (dünyada) yaptıklarını (ahirette) onlara haber verecektir.”[1]

Aman Allahım, dedim, kendi kendime. 1400 sene önce inmiş ayetler adeta günümüzü anlatıyordu. Tefsir kitapları, bu ayetin her ne kadar İbrahim Peygamber’in (as) hanif dinini terk eden Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında nazil olduğunu söyleseler de[2] mesajın bütün zamanları kuşattığını, Allah’ın dininden ayrışıp ona muhalefet eden herkesi içine aldığını söylememize bir engel yoktu.[3]

O gün insanlar, dinlerini paramparça ettikleri gibi, bugün de insanlar yine dinlerini paramparça etmişlerdir. Dünya milletlerini bir tarafa koyun, Müslümanlar da grup grup olmuş, türlü türlü yollara ve görüşlere ayrılmışlar. Birinin inandığına öbürü inanmıyor, öbürünün inandığına beriki inanmıyor. Halbuki hadisde: “Biz peygamberler topluluğu, farklı ailelerin çocukları olsak da hepimizin dini birdir.”[4] Buyurulmuştur. O da bütün peygamberlerin gösterdiği doğru yoldur ki, şimdi o yol, ortağı olmayan tek Allah’a ibadet, son peygamber Hz. Muhammed’in (sav) şeriatına sımsıkı sarılmaktan ibarettir. Buna muhalefet dalalet ve cehalettir.[5]

Daha da acı ve kötü olanı, öyle Müslümanlar var ki dinin bir kısım hükümlerini kabul ediyor, bir kısmını kabul etmiyor, Kur’an’ın bir kısım ayetlerine evet diyor, bir kısmına hayır diyor. Bu haliyle Müslümanlıktan çıkıyor, ama ne yazık ki Müslümanlıktan çıktığını da bilmiyor veya umursamıyor. Bu, Allah’ın azabını ve gazabını harekete geçirecek bir tutum ve anlayış olduğu içindir ki, ayette, “onların cezalandırılma işi Allah’a aittir.”ifadesi yer almıştır.

Bununla beraber itikâdî olmayan ufak -tefek farklılıkları, ayrılık görmemek gerekir. Müslümanlar arasında Kur’an ve Sünnete bağlı kalmak şartıyla farklı görüşlerin olması, bu görüşlerin farklı ekollere dönüşmesi Müslümanlar için bir zenginlik olarak değerlendirilmelidir. Bu şeklî farklılıklar, bir bahçenin farklı çiçeklere sahip olması gibidir. Bir bahçe ne kadar farklı çiçeklere ve güllere sahip olursa, o bahçe o kadar güzel olur. Bahçenin sahibi ve seyirciler bundan çok memnun kalır. Bahçede bulunan çiçeklerden ve güllerden her biri de zaten birbirlerinden çok memnundurlar. Aralarında kin yoktur, nefret yoktur, hased yoktur, gıybet yoktur, birbirini şikâyet edipbahçeden attırma gibi bir fesatlık yoktur. İşte bunun için böyle bir bahçe güzeldir, dedim. Bakmaya doyulmaz, bozmaya kıyılmaz.

İşte Müslümanların grupları da bu ahlaka sahip olmalı, birbirlerinin varlığından rahatsız olmak yerine, birbirlerinin güzel kokularıyla, meziyet ve faziletleriyle iftihar etmelidirler.

Her Müslüman, bu ayetin tehdidinden korkmalı, parçalamaya ve parçalanmaya değil, kardeşleşmeye ve bütünleşmeye kuvvet vermelidir.

Bir zamanlar bana:

-Hocam hangi tarikat ve cemaattensiniz, diye sormuşlardı. Ben de Kur’an ve Sünnet gibi büyük caddeye mensubiyetimi düşünerek:

-Ben, Hz. Muhammed’in (sav) tarikat ve cemaatindenim.”Demiştim. Bütün ümmetin aynı yola ve cemaate mensup olması gerektiğine, bundan bir karış ayrılanın cehalete ve dalalete düşeceğine dikkat çekmiştim. Daha sonra bu fikrimi bir makaleye dönüştürüp yayınlamıştım.

Keşke herkes yukardaki ayeti kendisine inmiş gibi kabul etse, gereken dersi alsa aynı bahçenin farklı çiçekleri gibi oluruz. Bu farklılık, ayrılık olmaz, zenginlik olur, mutluluk olur, cennet olur.

Devrin Garibi’nin günümüz Müslümanlarına ilaç mahiyetinde çok önemli bir tesbiti var, şöyle der:

“Dinî cemaatler maksatta (gayede) ittihad etmeli, birleşmelidirler. Mesleklerde ve meşreplerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir. Zira taklit yolunu açar ve “Neme lâzım, başkası düşünsün” sözünü de söylettirir.”[6]

Müslümanların meşrepte ayrılmaya hakları vardır; ama hedefte ve maksatta ayrılmaya hakları yoktur. Yemek yemek, karın doyurmak herkes için bir ihtiyaçtır, bir hedeftir, bir gayedir. Herkes bu noktada birdir, beraberdir. Ancak yemeklerin farklı olması ise meşreptir. Herkesin karnını doyurması zorunludur. Ama herkesin aynı yemeği yemesi zorunlu değildir. Çok yemekler içinde herkes kendine uygun olan yemeği alıp yiyecektir.  İstanbul’a gitmek bir hedef ve gayedir. Ama türlü türlü vasıtalarla gitmek bir meşreb ve meslektir.

Öyleyse Müslümanlar gaye birliğini esas alacaklar, Birimiz doğuda, birimiz batıda, birimiz güneyde, birimiz kuzeyde, birimiz ahirette, birimiz dünyada olsak da, biz yine birbirimizle beraberiz.”[7]Diyecekler birbirlerine sahip çıkacaklar ve yardımcı olacaklardır.

[1] Enam, 6/159

[2] Bkz.es-Sâbûnî, Muhammed Ali, Safvetü’t-Tefâsîr, 1/399

[3] Bkz. es-Sâbûnî, Muhammed Ali, 1/637

[4] Aynı yer.

[5] Aynı yer, 1/638

[6] Hutbe-i Şamiye, 105

[7] Şuâlar, 14. Şuâ, Zübeyir Gündüzalp’ın mudafasından.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.