Makale

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZA TEKLİFİMİZ

Zamanı geçmeden toparlanalım, kendimize gelelim. Felaketler son darbesini vurmadan tedbir almaya azmedelim. Felaketler bitmiyor, artarak birbirini takip ediyor.

Korona diye bir hastalık çıkıyor bütün dünyayı sarıyor. En güçlü kahramanları bile dize getiriyor. Yedek parçası kolit 19, onu destekliyor. Kısa zamanda nice insanları alıp götürüyor. İbret alan ortalıklarda görünmüyor. Nice ülkenin ekonomisine ve tedariğine varıncaya kadar çökertiyor. İbret alan yok.  Nice ülkenin eğitimi karaya vuruyor. Uyanan yok.

Ülkemizde asrın felaketi depremler koca bir bölgeyi yıktı viraneye çevirdi. Dünyanın çeşitli ülkesinde kasırgalar, hortumlar daha nice felaketler hüküm sürüyor. Birçok yerde barajlar kururken bir yerlerde sel felaketi yaşanıyor. Köprüleri yerinden koparıp götürüyor. Araçları saman çöpü gibi önüne katıp sürüklüyor. Yılanlar ortalıkta dehşet saçıyorlar. Bütün bunları yaşayanlar da görenler de dehşete kapılıyorlar. Fakat derin gafletten uyanan çıkmıyor!

Pekiyi bu engin feraset sahibi millete ne oldu? Okurumuz, yazarımız, çizerimiz ve nice hatibimiz sus pus olmuş kimsenin çıtı çıkmıyor. Daha nice tehlike üreten gelişme karşısında düşünemiyoruz. Yazılanlar, konuşulanlar klişeleşmiş format dışında bir açıklama getirmiyor.

Oysa insan için gereken her türlü açıklama yapılmış ve bu açıklamalar birer şifalı tablet halinde insanın önüne konulmuştur. Gelecek afet ve felaketlerin envanterleri hazır halde insanın kullanımı için gözler önüne serilmiştir. Bu açık beyanlar karşısında sapkınlık ve bozgunculukta ısrar edenler, geçmiş kavimlerin sapkınları gibi bu gerçeklere karşı koymak için çırpınabilirler! Geçmiş kavimlerin azgınları hepsi helak oldu gittiler. Biz onlardan ibret alma zorundayız. Biz Yûnus aleyhisselamın kavmi gibi Allah Teâlâ’ya iltica etmeliyiz.

Rabbimiz Allah Teâlâ geçmiş kavimlerin yok oluş haberlerini açıkça vermektedir.

Mesela, Nûh kavmi, tufan ile Firavun saltanatı, denizin açılıp kapanması ile suya gark oldular. Yok oldular. Nûh kavmi için Allah Teâlâ helaklerini anlatıyor ve sebebini dile getiriyor;  “Nûh kavmi peygamberleri yalanladıklarında tufanda boğduk. Onları insanlara ibret yaptık. Zâlimlere acı çektiren azabı verdik.” (Furkan:25/37))  Kaadîr ve Kahhar olan Rabbimiz Firavun Kavmi felaketini manidar bir ifade ile dile getiriyor, sebebini açıklıyor.

“Biz de onlardan öç almak için suda boğduk. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanlamışlar ve umursamaz olmuşlardı.” (A’raf:7/117) Daha niceleri arasında bazı kavimlerden ibret alınması için örnekler verilmektedir;  “Ad kavmini, semûd kavmini, Res halkını (Şuayib aleyhisselam kavmi) ve daha birçok nesilleri inkârları yüzünden helak ettik. Hepsine de uyarmak için geçmiş kavimlerden örnekler verdik, anlattık. Öğüt almayıp küfürlerinde ısrar edince biz de hepsini helak ettik. (Furkan:25/38,39) Mülkün sahibi açıklama yapıyor,

İşte bu çerçevede ciddiyetle doğal afetler üzerinde dururken sosyal açıdan da değerlendirmemiz gerekmektedir. Bunların da arka planlarına yoğunlaşıp değerlendirmek isabetli olacaktır. Fanilerin hiç birinin içinde yaşadığımız âlemde baki kalanı yoktur. Baki kalan ancak mülkün sahibi Allah Teâlâ’dır. Kâinatta her şey üzerinde mutlak hükümran olan ancak ve ancak Kaadîr, Kahhar, ve Muntekîm O’dur. Mülkünde inadına inkârcı zâlimlik yapanların cezasını veren de O’dur. Zâlimlere boyun eğip rıza gösterenler de zâlimdirler.

“Allah onlara zulmeder değildir. Onlar kendi kendilerine zulmediyorlar.” (9/70)

İnsanların elleriyle kazandıkları günah ve ısyanları yüzünden fesat çıktı, bozguna uğradı. Belki dönerler diye ALLAH onlara çıkardıkları bozgunculuklarının bir kısmının karşılığını tattırıyor. (Rum:30/41) Bu ilâhî beyanlardan sonra teklifimize geçelim.

Teklifimiz, gerek Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve gerekse milletimize ve Ümmeti Muhammed’e dilek niteliğindedir. Çok geniş hizmet alanlarında insanlığa hizmeti olan Diyanet aktivitelerini artırıp insanların bilgilenmelerini gerçekleştirir. Yıkıcı felaketlerin muhtemel sebeplerini, Kur’an beyanları ile açıklama yapılması gerekmektedir. Yurt içi ve yurt dışı yayınları ile, vaazları ile ve hutbeleri ile yapacağı hizmet insanlığın huzuruna vesile olacağı için çok önemlidir. Diyanetimizin bu hizmeti yapmaya başlaması derûnî teklimizdir.

Tazarru’+tevbe+istiğfar+şükür ve Zikir=“REÇETEDİR.” Esselamualeykum İlhan Oral

Recent Posts

  • Makale

SENİ BUGÜN BAŞKA SEVİYORUM AMA SEN HANGİ GÜN İSTERSEN OKU

SENİ BUGÜN BAŞKA SEVİYORUM AMA SEN HANGİ GÜN İSTERSEN OKU Ben senin sevgili kaderinin neresiyim?…

20 saat ago
  • Makale

AHLÂK İSLAMÎ KURALLARDIR AHLÂKSIZ KİŞİ DİNDAR OLAMAZ

AHLÂK İSLAMÎ KURALLARDIR AHLÂKSIZ KİŞİ DİNDAR OLAMAZ! Yüksek mahkeme üyelerinden genç bir dostumuz sohbetimiz sırasında…

21 saat ago
  • Makale

KAYBETTİĞİMİZ GEÇMİŞİN FARKINDA MIYIZ?

Ülkemizde inançsız bir kesim Cumhuriyetin kuruluşundan buyana Osmanlı’ya azgın bir düşmanlık duygusuyla saldırmaktadır. Bunun neden…

22 saat ago
  • Gündem

Almanya’da Filistin Destekçisi Yasemin Acar’ın Dramı

Almanya'da Filistin Destekçisi Yasemin Acar'ın Dramı: Polisin Şiddeti ve Haksızlık Almanya'nın başkenti Berlin'de, Filistin'e destek…

2 gün ago
  • Gündem

Namaz Kılan Öğrencilerin Etrafında Etten Duvar Ördüler

Namaz Kılan Öğrencilerin Etrafında Etten Duvar Ördüler Gazze Protestolarında Birleşen Kalpler ABD'deki üniversitelerde, Gazze'deki zulme…

2 gün ago
  • Gündem

Yahudi Öğrenciler Filistin İçin Dua Etti

Yahudi Öğrenciler Filistin İçin Dua Etti İnsanlık İçin Birleşen Sesler Washington, ABD - George Washington…

2 gün ago