islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5889
EURO
34,8006
ALTIN
2.499,03
BIST
9.444,54
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Kadın Değil Zinacı Kadın Dövülebilir mi? II

Kadın Değil Zinacı Kadın Dövülebilir mi? II

Kur’ân-ı Kerîm’de zinacı kadını dövebilir olma konusunun geçtiği te tek yer olan Nisa sûresinin 34. âyeti ve bu âyete açıklık getiren hadîsleri de yakından incelemeliyiz.

Nisa 34:

Anılan Nisa 34 genişliğine incelememiz gereken ayettir ve bu ayette şöyle buyrulur:

الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرً

“Erkekler kadınları, Allah’ın kendilerini birbirinden farklı/üstün kıldığı yetenekleri kullanarak ve mallarından harcamalar yaparak koruyup gözetirler.[1]

Sâlihat (hayırlı/erdemli)kadınlar Kânitat’tır; evlilik sözleşmesinin gerektirdiklerine itâat edenlerdir ve onlar Allah’ın (haklarını)korumasına karşılık[2]kocalarının yokluğunda kendilerini cinsel haramlardan, kocalarının malını da israf ve teleften koruyan Hâfizat’tırlar.

Nüşûz’undan; (evlilik akdinin gereklerini yapmamaları ve cinsel haramlara düşmelerinden)korktuğunuz[3]kadınlara gelince onlara öğüt verebilir, (zina yoluyla hâmile kalıp kalmadıklarını tespit için)yataklarında yalnız bırakabilir ve onları dövebilirsiniz.”[4]

(Nüşûzdan beri hayırlı kadınlar olarak evlilik sözleşmesinin gerektirdiği şekilde)size itâat ederlerse onlara yüklenmek için asla bir sebep aramayın. Allah gerçekten çok yücedir, çok büyüktür.”

Dövme konusuna esas teşkil eden bu âyeti konumuz açısından tahlil edelim.

Salihât Kadınlar Kânitat’tır ve Hâfizat’tırlar

İlk önce bu üç kavramı açıklayalım:

فَالصَّالِحَاتُ/Sâlihat: Sulh kökünden gelen dişil çoğul bir kelimedir. Onlar kelimenin sözlük anlamlarından hareketle uyumlu, anlayışlı, uzlaşıcı ve barışçı yani erdemli kadınlar olarak açıklanabilirse de Rabbimiz onları Kânitat ve Hâfizat olarak bizzat Kendisi tarif etmekte/ tanımlamaktadır.

Anlamı sunulan ayete göre Sâlihat denilen erdemli kadınlar için şöyle buyrulur:“Salihat/ Hayırlı-Erdemli kadınlar evlilik sözleşmesinin gerektirdiklerine itâat ederler. Allah’ın (haklarını)korumasına karşılık onlar da kocalarının yokluğunda kendilerini cinsel haramlardan korurlar.”

Açıkça görüleceği üzere erdemli kadınların iki ana vasfı var:

a. Kânitat olmak; Evlilik sözleşmesinin gerektirdiklerine itâat etmek,

b. Hafizat olmak; Allah’ın (haklarını)korumasına karşılık onlar da kocalarının yokluğunda kendilerini cinsel haramlardan korumak.

Şimdi de Kânitat ve Hâfizat kavramlarını yakından inceleyelim.

قَانِتَاتٌ/Kânitat: Kunût kökünden gelir, başlıca mânası itaatir. Allah ve Rab kelimeleri ile ve Allah’a işaret eden zamirle kullanıldığında ve de el-Kânitat şeklinde marife olarak geldiğinde Allah’a itaat anlamına gelir. (Bakara 228, 116; A.İmran 43; Ahzab 35) Âyetimizde (Nisa 34) olduğu gibi Nekireolarak ve tek başına kullanıldığında kime itaat edecekleri belirtilmeyen itaatkâr kadınlar demektir. İslâm’da itâat ( Vela Ya’sîne ke fî Ma’râfin ) kaydı ile Peygamberimiz dahil (Mümtahine 12) kişilere değil ancak ve ancak Marûf olan; vahiy, ortak akıl ve ilim onaylı ilkeleredir. (Buharî Ahkâm 4; Müslim İmarae 39) Bu sebeple “evlilik sözleşmesinin gerektirdiklerine itâat ederler” şeklinde anlamlandırılmıştır.

حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ/Hâfizatün Lil-Ğayb: Kocaları ile ayrı düştüklerinde kadınların Hafizatlığı/Koruyuculuğunun temel anlamlarından biri Nûr 31 ve Ahzab 35’in delâletiyle üreme organları olan Ferc’lerini korumaları; zinadan ve lezbiyenlikten korumaları/korunmalarıdır. Ancak âyette Ferc/Furûclafzının geçmeyişi anlamı zenginleştirmek içindir. Çünkü Peygamberimizin aşağıda mânası verilecek hadislerinden de anlaşılacağı üzere ifade edilmek istenen anlam şudur: Hâfizat kadınlar değişik sebeplerle kocalarından ayrı düştüklerinde kendi nefislerini cinsel haramlardan korurlarken aile sırları ve kocalarının şahsiyetleri yanı sıra onların mallarını da gereksiz harcamaktan ve telef olmaktan korurlar.

Kadının açıklanan Kânitat’lığı ve cinsel haramlardan korunmasına vurgu yapan Hâfizat’lığı yukarıda değindiğimiz şu hadîs de belgelendirmektedir:

قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ” خَيْرُ النِّسَاءِ إِذَا نَظَرْتَ إِلَيْهَا سَرَّتْكَ وَإِذَا أَمَرْتَهَا أَطَاعَتْكَ ، وَإِذَا غِبْتَ عَنْهَا حَفِظَتْكَ فِي مَالِكَ وَنَفْسِهَا “. قَالَ: ثُمَّ تَلا هَذِهِ الآيَةَ: الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ سورة النساء آية 34 “.

Kadınların en hayırlısı, kendisine baktığında seni mutlu, eden, (meşru çizgide) emrettiğindesana itâat eden, ayrıldığında kendisini(cinsel haramlardan) ve kocasının malını(gereksiz harcamaktan/zayi olmaktan) koruyandır.”

Peygamberimiz bu sözlerini ifade buyurduktan sonra da Nisa 34’ü okumuştur.[5]

Kadın beş vakit namazını kılar, ilkeler doğrultusunda kocasına itaat eder ve fercini korur/cinsel haramlardan korunursa dilediği kapısından Cennet’e girer,” anlamındaki hadis de Sâlihat kadınların Kur’ân’da açıklanan Kânitat ve ve Hâfizatlığı açıklayıcı niteliktedir.[6]

Devam Edecek
—-
[1] Âyette konu edilen erkeğin Kavvam’lığı, yalnızca evlilik akdinin gereği olarak kadının kocasına karşı yapmakla yükümlü olduğu görevlere ilişkindir. Bir başka konuda kavvamlık söz konusu değildir. (Bak. Zeccac Meânil-Kur’â ve İ’rabuhu Nisa 34)
[2] Allah’ın haklarını koruması, tesettür emriyle onları cinsel taciz ve tecavüzden koruması ve onlar aleyhine yapılacak ve dört şahitle kanıtlanamayacak iftiraları seksen celde ile cezalandırması ve şahit getiremeseler de kendilerine yapılacak tecavüzü yetkili mercilere açıklama hakkını vermesidir. (Ahzab 59; Nûr 4;Nisâ 148)
[3] Âyette تَخَافُونَ “Tehafûne” şeklinde geçen fiilin kökü Havf’t ır. Havf; istenilmeyen ıstırap verici bir durumun başa gelmesinden veya geleceği etkin zan ve şüphesinden kaynaklanan kalbi korku ve kaygıdır. ( DİA, 16/528: Şevkânî Nisa 34)
[4] Kişi karısını doğrudan boşama yoluna gidebileceğinden ve mesela öğütle dövme bir araya getirilemeyeceğinden âyetteki öğüt verme, yatakları ayırma ve dövme şeklindeki emirleri, görev yükleyici olarak değil İbaha / yapılabilir olma şeklinde anlıyoruz. İslâm bilginlerinin büyük çoğunluğu da böyle anlamıştır. Arap dilinde emirlerin İbahaiçin kullanımı kuraldır. Bu kural için bak. Mâide 22, ”Festâdû” emri.
[5] Bezzar Müsned, 15/175 (Mektebetü’l-Ulûm); Teyalisi Müsned 4/86 (Dar-u Hicr); İ. Kesir Nisâ 34
[6] وعن أم سلمة – رضي الله عنها – قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إذا صلت المرأة خمسها،
وحصنت فرجها، وأطاعت بعلها، دخلت من أي أبواب الجنة شاءت). رواه ابن حبان في صحيحه. صحيح الترغيب

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.