Analiz

KALP EĞİTİMİ (3)

Kalp eğitimi konusunu işlemek hiç de kolay bir mesele değildir. Buna rağmen masum bir milletin eğitimsiz bırakılması ve kalp eğitiminin göz ardı edilmesi ya da korkunç bir ihanete kurban edilmesini kabul etmek insanlık dışıdır. Hakka ve hukuka tecavüzdür.

Hakka ve hukuka tecavüzden sakınmak insanlık gereğidir. Çünkü ceza gününün Sahibi ve Hâkimi Rabbimiz, hakkı emreder ve emrini açıkça bildirir. Kur’an’ın her beyanı hikmet ve eğitim içeriklidir; O lüb akıl sahipleri gerek ayakta, gerek oturarak ve gerek yanları üzerinde yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaradılışını tefekkür ederler. Ey Rabbimiz: bunu sen boşuna yaratmadın, Münezzehsin, bizleri cehennem azabından koru! derler. (Ali İmran:3/191) Bununla beraber Araf suresinin iki ayeti zikir hakkında evrensel boyutu ile canlı cansız bütün varlıkları kapsamı içine alarak net ifade kullanır; Sabah ve akşam Rabbini, içinden yalvararak, ürpererek ve yüksek olmayan bir ses ile zikret, gafillerden olma! Şüphesiz, Rabbin indindekiler, O’nun ibadetinden büyüklük taslamazlar ve O’nu tesbîh ederler ve ancak O’nun için secdeye kapanırlar. (Araf:7/ 105,106) Burada zikir ve tesbîh bir anda beşer düzeyinden açılır, yayılır arşın evrensel yüzünü göstermeye başlar. Ayetteki Rabbin indindekiler, Arşı saran ve zikir eden meleklerdir.

Meleklerin evrensel görevleri vardır. Meleklerin sayısı insan havsalasının alamayacağı kadar çoktur. Yer küremizden küresel olarak açılarak genişleyen âlem milyarlarca ışık yılı ile gidilse Galaksiler âlemi geçilemeyecek mesafedir. İnsan tasavvurunun çok ötelerindedir. Ve Arş’a varmak hayallerin de çok ötelerinde olduğunu düşünürsek, akıl elbette çaresiz kalır.

Zikrin ve tesbîhin evrensel boyutu, işte burada anlaşılır hale gelir ve tefekkür kapıları açılır;

Arş’ı yüklenip taşıyan melekler ve arşın etrafındakiler Rablerini hamd ile tesbîh ederler. O’na iman ederler ve iman eden kimseler için de mağfiret dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. Tevbe edenleri ve senin yoluna tabi olanları bağışla. Onları cehennem azabından koru, diyerek dua ederler.” (Mümin: 40/7)  Bundan sonra tesbîh ibadeti detaylanır ve Kâinat içinde yayıldıkça yayılır; O’na yedi gök, yer ve onlarda olanlar tesbîh ederler. Hiçbir şey yoktur ki, illâ O’na hamd ile tesbîh etmesin. Fakat siz onların tesbîhlerini anlayamazsınız. Gerçekten O Halîmdir, Gafûrdur. (İsrâ:17/44)

İnsan tasavvurunun sınırlarını çok geride bırakarak sonsuza doğru açılan âlemlerin ve oradakilerin zikir ve tesbîhleri, insan beyni üzerinde ve kalp âleminde nice gelişmelerle hayat bulur. Akıl güç kazanır kıvama erer,  kalp doyum noktasına ulaşır sekine halini alır. Aklın aktiviteleri hava doldurulmuş balon gibi şişer uçuşa geçer varıp sığınıp güvene kavuşacak makama yönelir, kalbin perdeleri açılır, gönül kulakları “o sesi” duyar; Ey O Rabbine itaatkâr mutmain nefis! Rabbine dön, sen razı, O da senden razı olarak.  Haydi, gir kullarımın arasına. Gir Cennetime! (Fecr: 89/28-30) Görüldüğü gibi burada hayaller üstü ve idealler zirvesi müstesna bir tabloya şahit olduk. Oldukça ilginçtir. Böylesi bir kalp eğitimi ancak Yaradan, yöneten, koruyan, kollayan ve evrendeki dengelerin gücü olan Allah’ın sisteminde vardır.

Demek ki zikir ibadeti, Kâinatta ilâhî irade sayesinde birliğin ve bütünlüğün enerjisi olarak, arşın etrafındaki melekler de yer küremizde bulunan inanmış müslümanlara dua ve istiğfar ederek tevhidin en büyük tecellisi olduğunu göstermektedir. Bunun için, belirsizlik karşısında bugün ki müslümanlara net olarak anlatabilme yolunda Kur’an’ın satırları arasında arayışa geçelim. Müminleri tanıtan ayetlerden birinde şöyle açıklama yapar; O Rahmanın kulları ki, Rablerinin ayetleriyle kendilerine öğüt verildiği zaman ona karşı sağır ve kör olarak çöküp kalmazlar. (Furkan:25/73) Şimdi bütün bu ilâhî hakikatler karşısında mevcut müslümanların yapay tanrıcıklarından sıyrılıp “lâ ilâhe illellah Muhammed ’ur Resûlullah diyerek tevhid sistemine ve kalp eğitimine yelken açmaları gerekmektedir. Bu iman gereğidir.

Aksi takdirde, bencillik, çıkar ilişkileri, tarikat tarafgirliği, gurup taassubu, siyasî arenada mümin vasfını kaybedecek oranda tefrika budalalığı ve Kur’an dışı her tür bataklığı terk edip kalp eğitimine gönülden yönelmek gerekir. Bu kesin bir kurtuluş reçetesidir.

Eğitim ile mutmain olmak varken, niçin ebedî hüsran?! Esselamualeykum.

İlhan ORAL

Recent Posts

  • Gündem

RAKICILAR MI ZAVALLI ZAVALLILAR MI RAKICI?

Alkollü içkilerin ve bunların başında rakının insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bilinmektedir. Alkollü içkiler, yaralama…

12 saat ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Toplu Nikah Töreni Düzenlendi

Gazze Şeridi'nde Toplu Nikah Töreni Toplu Nikah Töreni Gazze Şeridi'nde İsrail Saldırıları Altında Gerçekleşti Gazze…

13 saat ago
  • Gündem

İsrail Saldırıları Altındaki Gazze’den Görüntüler

İsrail Saldırıları Altındaki Gazze'den Görüntüler Gazze Şeridi'nde İsrail'in Amansız Saldırısı ve Filistinlilerin Güçlü Mücadelesi Gazze…

13 saat ago
  • Makale

Gazze Konusunda “Duygu Ötesi Yaşayan İnsanlar”

Prf.Dr. Erol Göka ‘’İDE'de(İslam Düşünce Enstitüsü)" yapılan oturumda dünyada şahit oldukları binlerce zulme karşı, duyarsız…

13 saat ago
  • Gündem

Sait Çamlıca: Teknolojiyi Akıllıca ve Müslümanca Kullanın!

Eğitimci Yazar Sait Çamlıca Çekmeköy Şehit Ömer Halisdemir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle ‘Teknoloji…

14 saat ago