KAPİTALİZMİN DAYATTIĞI GÜN: SEVGİLİLER GÜNÜ

Kapitalizmin Dayattığı Gün: Sevgililer Günü..

Kapitalizm bizlere devamlı tüketmeyi ve hatta fütursuzca tüketmeyi emreder. Bu emir doğrudan bir emir değil, dolaylı bir emir ve dayatmadır. Reklamlar vasıtasıyla yapılan bu dayatma, öyle bir pazarlanır ki, siz, size tüketimin emredildiğini anlamaz, cebinizden para çalındığının farkına bile varamazsınız.

İşte o hırsızlığa bir kılıftır sevgililer günü…

Reklamlar vasıtasıyla öyle bir hipnoz edilirsiniz ki, “Sevgililer günü, Roma imparatorluğu döneminde tanrıça Juno’nun onurlandırıldığı bir festivalden kalma bir gündür. Bizim kültürümüzle uzaktan yakından alakası yoktur” bile diyemezsiniz…

Hipnozunuz daha bitmemiştir…

O gün geldiğinde, sevdiğiniz ya da sevdiğinizi zannettiğiniz kişiye hediyeler alma gereksinimi duyarsınız… Ve hatta “senede bir gün değil mi? Biraz pahalı hediye alsam da olur” diyerek, reklamlardan aldığınız ilhamla(!) pardon hipnozla, cebinizden yüklü paraların çalındığının farkına bile varamazsınız…

Yani, ticari kaygılarla “Sevgililer Gününü” önemsemiş gibi yapan firma ve şirketlerin rüzgarına kapılır, bunun kendi değerlerinizle ilişkisi olup olmadığını sorgulamazsınız bile…

“Aslında sevgi, saygı ve hürmetin, belirli günlerde değil, hayatın her alanında ve her gününde olması gerektiğini” bilirsiniz ama hipnozun etkisinde olduğunuz için bunu göz ardı edersiniz…

Müslüman Erkeğin ve Kadının Sevgilisi Olur mu?

Diğer taraftan, seküler hayatın içine öyle dalmışsınızdır ki, Müslüman erkeğin ya da kadının sevgilisi olamayacağını bilirsiniz ama düşünmek istemezsiniz. “Müslüman kadının ya da erkeğin, ancak evlenmek şartıyla sevgi ve muhabbet yaşayabileceklerini” göz ardı edersiniz…

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim erkeği ve kadını zevç olarak görmüş, ikisini bir bütünün iki eşit parçası olarak nitelemiştir. Kadın erkek için, erkek de kadın için cazibeli yaratılmış, her ikisinin de sevgisi varlığına kodlanmıştır. Karşı cinse duyulan sevgi ve muhabbetin de sağlıklı ve onurlu bir şekilde yaşanabilmesi için nikahı şart koşmuştur.

“Sevgililer günü” gibi bizim kültürümüzle alakası olmayan absürt bir kutlama yapılamayacağını, bu bağlamda eşler için her gün “sevgililer günü” olması gerektiğini tekrar ediyor ve sizleri Nur Suresinin 31. Ayetinin meal ve tefsiriyle baş başa bırakıyoruz.

İnanan kadınlara da söyle: Onlar da bakışlarında ölçülü olsun, bakılması uygun olmayan yerlere bakmaktan sakınsınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak, iffet ve namuslarını korusunlar. Toplum içine çıkarlarken, beşerî münasebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz, el, ayak gibi uzuvlarveya elde olmayarak görünen yerler hariç, kadınsı cazibe ve güzelliklerini, mahrem olmayan —yani kendisiyle evlenmeleri ebediyen haram olmayan— kimselere göstermesinler. Bir de, başörtüsü veya şal olarak kullandıkları geleneksel örtülerini, saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimde yakalarının üzerinden salıversinler. Ayrıca, vücut hatlarını tamamen kapatan pardösü, çarşaf, manto gibi dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler (Ahzâb, 33/59). Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında, mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar.

Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri… gibi ikinci dereceden süslerini ise:

Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına, Kocalarının babalarına ve dedelerine,
Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka bir kadından olan oğullarına,

Öz veya üvey kardeşlerine, Öz veya üvey yeğenlerine, Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan sütkardeşi, sütbabası, sütoğlu, sütyeğeni, sütamcası, sütdayısı gibi akrabalarına,Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına, Sahip oldukları köle ve cariyelere, Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara gösterebilirler. Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bulunmasınlar. İşte bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatalarınız olacaktır. Bunun için:

Ey inananlar! Hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve âhirette kurtuluşa erebilesiniz.

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

Recent Posts

  • VİDEOLAR

GÖNÜLDEN DİLE DÖKÜLENLER

Ali Rıza Demircan hocamız, bu hafta ki Gönülden Dile dökülenler programımızda " Yönetimde adalet nasıl…

56 dakika ago
  • Gündem

AİLEMİZ: HUZUR VE GÜVEN KAYNAĞIMIZ

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 17 Mayıs 2024 tarihli ve "Ailemiz: Huzur ve Güven Kaynağımız" konulu…

56 dakika ago
  • Makale

KORKU İLE UMUT ARASINDA

Korkularım var dostum. Uykularımı kaçıran korkular bunlar. Zaman zaman birçoğu ile birlikte yaşamaya alıştığımı düşünsen…

56 dakika ago
  • Gündem

HAMAS, ANADOLU’NUN İLERİ HAT SAVUNMASINI YAPIYOR

Hamas, Anadolu'nun ileri hat savunmasını yapıyor Dünyaya hükmetmeye çalışan ve yeni bir dünya düzeni kurmak…

18 saat ago
  • Gündem

İSLAM EKOLÜNDEN YAHYA SİNWAR FARKI

Eserlerinden bazıları “Silah ve Zeytin Dalı “ ve “Küçük Devletlerden Sakının LÜBNAN”  adlarıyla Türkçemize kazandırılan …

18 saat ago
  • Gündem

İzzeddin El Kassam Kimdir?

İzzeddin El Kassam: Filistin Direnişinin Efsanevi Lideri (1882-20 Kasım 1935) İzzeddin El Kassam, Suriye'nin Lazkiye…

18 saat ago