Kur’an-ı Kerim kullanılarak şiddet nasıl meşrulaştırılabilir?

Hastalıklı ruha sahip bir birey, Kur’an-ı Kerim’i inceleyerek şeytani eylemlerini meşrulaştıracak ayetler bulabilir. Yine bu aynı kişiler, bu eylemlerini herhangi bir Mukaddes Kitabı kullanarak da yapabilir. Bunun en belirgin örneği, İncil’in tarihte sayısız defa zulüm için kaynak olarak gösterilmesidir.

Ben de dahil olmak üzere birçok Müslüman, İslam adını kullanarak öldüren teröristlerin “İslam’la bir alakası olmadığını” vurguladık. Ve her seferinde bu görüş, inancı zayıf veya inançsız insanlar tarafından haksız bir savunma olarak algılandı. Bunun en temel sebebi bu vahşi teröristlerin her barbarca yaptıkları saldırıda Kur’an-ı Kerim’den alıntı yapmalarıydı. Her patlattıkları bomba sonrası, Peygamber efendimizden bir hadis alıntılanıyor ve işin gerçeği bu hadislerin birçoğunu sahih hadislerden seçiyorlardı.

Bu sebeple, teröristlerin İslam’la alakaları olmadığı iddiamı bir kenara bırakıyorum.

Ancak, bu teröristlerin İslam’ın tüm öğretilerine ve doğrularına açıkça ihanet ettiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu teröristlerin, ayetleri eğip bükerek milyonlarca insana asırlardır rehber olan Kur’an-ı Kerim’in ebedi değerlerini saptırdığını haykırabilirim. Bu teröristlere karşı her fırsatta isyan edebilirim, zira doğruluk dinini inkâr ederek yapılan bu ihanet, İslam’a gönül vermiş her bireyin manevi dünyasında açılan ciddi bir yaradır.

Peki ama Kur’an-ı Kerim şiddeti meşrulaştırmak için nasıl kullanılabilir?

Sebebi aklı selim her insanın anlayacağı derecede açıktır. Herhangi bir diğer metin gibi, Allah’ın kitabının da dilsel, tarihi ve kültürel bir kaynağı vardır. Bu zalimlerin yaptığı ise tarihte birçok dönemde yapıldığı gibi yaptıklarına uyabilecek ayetleri Kur’an-ı Kerim’de kullanıldığı anlam bütünlüğünden çıkarıp kendi istedikleri şekilde öne sürmektir. Bu meşrulaştırmayı yapan kişiler kalben, ruhen ve aklen hastalıklı kişilerdir ve Cenap-ı Hak ayetlerinde böyle hastalıklı kişilerin Kur’an-ı Kerim’i kullanarak Hak yoldan daha da çok sapacaklarını bildirmiştir.

 Kur’ân’dan Âyetler

“ Bir sure inince, aralarında’Bu, hanginizin imanını artırdı?’ diyen ikiyüzlüler vardır. İnananların ise imanını artırmıştır; onlar birbirlerine bunu müjdelemek isterler. Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler.” (9/Tevbe-124-125)

Bir diğer ayetinde de Alemlerin Rabbi, ancak takva sahiplerinin Kur’an-ı Kerimden faydalanabileceğini bildirmiştir.

“İşte bu Kitap ki, O’nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.” (2/Bakara-2)

Hastalıklı ruha sahip bir birey, Kur’an-ı Kerim’i inceleyerek şeytani eylemlerini meşrulaştıracak ayetler bulabilir. Yine bu aynı kişiler, bu eylemlerini herhangi bir Mukaddes Kitabı kullanarak da yapabilir. Bunun en belirgin örneği, İncil’in tarihte sayısız defa zulüm için kaynak olarak gösterilmesidir. Ancak bu sebepten ötürü yanlışlığı İncil veya Kur’an-ı Kerimde aramak doğru değildir. Tam tersine, hasta bir kafayla okuduğunu anlamak istemeyen kişiler büyük bir hata içerisindedir. Eğer ki sorun Kutsal Kitaplar’da olsaydı, o zaman bu kitaplardan feyz alarak muhteşem işler başaran bireyler tarih sayfalarında yer alamazdı. Yakın örnek olarak Suriye’de etkili bir grubun kullandığı “Tüm insanlığı kurtarmak için bir bireyi kurtar.” sloganı gösterilebilir.. Bu slogan direkt olarak Kur’an-ı Kerim’den alıntılanmıştır:”

“ İşte bu yüzdendir ki İsrailoğullarına (Tevrat’ta) şöyle bildirmiştik: “Kim bir canı, başka bir cana ya da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur.” (5/Mâide-32)

Eeğer bir birey sağlıklı bir ruha sahipse ve bir ayette şiddet çağrısı olduğunu düşünürse, bunun ayetin dilsel, tarihsel ve kültürel kurgusundan kaynaklandığını rahatlıkla idrak edebilir. Bunu ilgili âyeti konu ile alakalı diğer âyetlerle bir arada incelediğinde dekavrayabilir. Bu vesileyle, bu ayetin şiddete yönelik genel bir çağrı olmadığını anlayabilir.Ancak ve ancak hastalıklı bir ruh, İskenderiye’deki Kıpti kilisesini havaya uçururken alttaki ayetin bu saldırıyı meşrulaştırdığını iddia edebilir:

“Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın haram ettiğini haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, onlar kendi elleriyle cizye verip de küçük düşünceye kadar savaşın.” (9/Tevbe-29)

Ancak hastalıklı bir ruh, aşağıdaki ayeti kullanarak öldürme, tecavüz etme ve köleleştirmeyi meşrulaştırabilir:

“ Allah’ın savaşı haram kıldığı aylar çıkınca, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin, bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe ederler, isyandan vazgeçerek Allah’a itaate yönelirler, namazı adabına riayet ederek, aksatmadan aşikâre kılarlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verirlerse onları serbest bırakın. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.” (9/Tevbe-29)

Tarihe bakacak olursak da Hazreti Osman’ı şehit eden katillerden bir tanesi de suikastı aşağıdaki ayetle meşrulaştırmaya çalışmıştır:

“Kendilerine savaş açılan Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihat için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.” (22/Hac-39)

Yukarıdaki örnekler ve çıkarımlar, ancak Kur’an’ın şeytani bir niyetle okunması ve ayetlerin parçalanarak anlam bütünlüğünden çıkarılmasıyla mümkün olabilmiştir. O halde Müslümanlar olarak en temel müdafaa mekanizmamız, kalbimizi ve ruhumuzu temiz ve adil tutarak kendimizi Alemlerin Rabbine yaklaştırmaya çalışmak olacaktır. Böylece, hiçbir zaman Allah’ın kelamını şeytani emellerine alet edenlerin tuzağına düşmemiş oluruz.

Tercüme: Serhat Kırıcı

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi