islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C

Medyanın Gücü ve Bir Emekli Generalimiz

Medyanın Gücü ve Bir Emekli Generalimiz
27 Aralık 2017 07:07
A+
A-

On Yıl Kadar Önceydi

10 yıl kadar önce bir dostumuzun cenazesine katılmak üzere Levent Camii’ne gitmiştim. Camiye yaklaşırken yukarıdan aşağıya gelen yakışıklı, güzel giyimli bir beyefendi dikkatimi çekti. Meğer o da beni izliyormuş. Yan yana geldiğimizde birden durdu ve bana dönerek: “Hocam, Sizinle karşılaşmak ne güzel,” dedi ve ardından emekli general filanca diyerek kendisini tanıttı.

(İsmi bizde mahfuz olan bu generalimiz ülkemizde bilinen bir şahsiyet. Ordumuzdan ihraç edilen tanıdığım bazı mağdur kişilerle yaptığım istişareler sonucu ismini zikretmemeyi uygun buldum.)

Bir General Dostum Olmamıştı

Pek çok siyasi, akademisyen ve yöneticiden oluşan bir çevrem olmasına rağmen bir general ile tanışmamıştım. Tanınmış olmak ve kendisini tanımış olmaktan duyduğum mutluluğu dile getirdim.

Benim gibi eserleri onbinlerce basılmış olup Anadolumuzu konferanslarla dolaşmış ve Türkiye’nin en büyük camilerinden biri olan Süleymaniye camiinde yıllarca Cuma ve bayram namazlarını kıldırmış ve de Habertürk, CNNTürk, Kanal D ve Flah tv gibi ülkemizin bütününe hitabeden televizyonlarında 300 yüzü aşkın programa çıkmış bir ilahiyatçının bir tek general dostunun olmayışını nasıl izah edebiliriz? Bu durum herhalde şahsımızdaki eksiklikten kaynaklanmıyordu. Bilindiği gibi ordumuz subayları kendilerine özgü yerlerde alışveriş yapıyorlar ve kendilerine has yerlerde eğleniyorlardı.

Camiler Ortak Mekân Olabilirdi

Ortak mekân olabilecek olan camilere de üniformaları ile hiç mi hiç yaklaşmıyorlardı. Süleymaniye Camii’nde 12 yıl hatiplik ve de imam hatiplik yapmama, beş yüz kadar Cuma namazı kıldırmış olmama rağmen bir tek resmi giyimli General görmedim. Görebildiğim en rütbeli muvazzaf, emekliliği yaklaşmış görülen bir Albaydı. Çünkü genelde devletin özelde ordunun laiklik anlayışı dışlayıcıydı, ötekileştiriciydi, buyurgandı. Özetlersek jakobendi. Yaşadıkları şartlar ve aldıkları eğitim gereği çok çok az olan istisnaları bir tarafa generallerimiz dindar eğilimli de değildi.

Böyle iken kuvvet komutanlığı da yapmış bu emekli general beni nereden tanıyordu. Eğer benim yazılı eserlerim ve televizyon programlarım olmasaydı bu emekli generalimiz beni tanıyabilir ve hakkımızda müsbet bir yargıya varabilir miydi? Tek kelime ile bu yazılı eserlerin gücüydü. Daha önemlisi görsel medyanın derin etkisiydi.

Yazılı ve Görsel Medyanın Beni Etkileyen Gücü

72 yaşıma rağmen kurduğum vakfım ARDEV’e her gün gelmemin, son 3-4 yıl içinde ülkemiz TV’leri için kırkbeşer dakikalık 130 program hazırlamamın, daha önceleri de pek çok TV programına katılmış olmamın ve katılmakta devam edişimin sebebi budur. Yani yazılı ve görsel medyanın etkileyici gücü. Hele hele Allah’ın dinini, ana kaynakları olan Kur’ân ve Sünnet’e göre ve olgun aklın ilkelerini ve bilimin verilerini dikkate alarak açıklayabildiğiniz sürece etkili olmanız ve yarar sağlamanız katidir.

Bu emekli generalimizle ilgili ayak üstü tanışmanın ötesinde hiçbir bilgi sahibi olmamama rağmen onu kendimce aklama manasına gelecek bu makaleyi yazmamın bir sebebi yaşadığımız hafta içinde sosyal medyada canlı olarak “İnsanın ölüsüne saygı duymakla yükümlüyüz,”konusunu işlerken kimlerin cenaze namazını kılıp kılamayacağımıza ilişkin dikkatimi çeken bir hadis oldu.

Allah’ın Resûlü bir kişinin cenaze namazını kıldırmak üzere iken Hz. Ömer ortaya çıkar ve şöyle der:

– Ya Resûlellah! Bu adam aşırı günahkâr bir kişidir. (İbret alınması için) bunun cenaze namazını kıldırmayınız.

Hz. Ömer’in bu sözleri üzerine Allah’ın Resulü cenaze cemaatine yönelir ve sorar:

– İçinizde, bu adamı İslam Dinin imanlısı olduğuna delalet edecek bir amel üzerinde gören bir kişi var mıdır?

– (Cemaat içinden) bir adam çıkar ve şöyle der: Evet, ben gördüm Ya Resûlallah! Bu adam Allah yolunda bir gece (düşmana karşı) nöbet bekledi.

Bu açıklamadan sonra Allah’ın Resûlü adamın cenaze namazını kıldırdı. Daha sonra da Hz. Ömer’e dönerek şöyle uyarıda bulundu:

– (Ya Ömer!) Sen namazını kılacağın insanların amellerini araştırmakla değil ancak imanı olup olmadığını soruşturmakla sorumlu tutulursun.[1]

Bizzat Görüp Duyduğuma Göre Şahitlik Ederim

Evet benim gibi âhir ömrünü yaşayan seksenini aşmış bu emekli generalimiz de melekler tarafından tescil ve çekim işlemleri yapılmış hayat filmine göre hesabını verecek. Özellikle de –varsa- üzerindeki kul haklarının. Rabbimiz kendisine yönelecek kullarını bağışlar. Hz.İsa’nın Kur’ân’da yer alan deyişine göre azaplandıracağı kullar da O’nundur.

Ben âciz bir kulum, Rabbimizin, kendisine inanan ve rahmetini ümit eden kullarının günahlarına göre değil, kendi sınırsız rahmetine göre davranacağına inanırım.

Ben bu generalimizin “bir hocayı sevmek ve ona saygı duymak” gibi imanına delalet eden bir olay üzerinde gördüm. Gördüğümü inkâr edecek değilim ya. Rabbimin katında bana sorulursa ben görüp duyduğuma şahitlik ederim.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.