Analiz

Muhasebe

“Bir de öyle bir fitneden korkun ki; o, yalnız içinizde zulmedenlere isabet etmez. Bilin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Enfal Suresi/25)

Modern zamanların insanı haz, hız ve meşgalesini omuzlarında bütün benliğini ezen bir yük olarak taşırken, mecburi istikametin gösterdiği yöne girdi. Meşgalesi vaktinden çok olanlar, daha çok kazanıp daha çok israf etmek, daha iyisini elde etmek ve dünyaya kazık çakmak gibi hesaplar, bir süreliğine, isteyerek ya da istemeyerek ertelendi. Bir anda her şey anlamını yitirdi.

Adaletsiz kapitalist üretim ve ahlaktan bağımsız tüketim çarkının hiç durmaksızın dönmesini gerektiren sebeplerden dolayı, evini, yurdunu, çocuğunu ailesini terk edenlerin dünyasında yaşıyorduk. Allah için sabah namazına kalkamayan insanlar, sabah namazından önce devasa kentlerin bulvarlarında, daha müreffeh dünyevi bir hayatın özlemi içinde koşturmaktaydı. Evin bütün fertlerinin bütüncül mücadelesi, dünyevileşmiş ruh haliyle oturduğu evi değiştirmek, daha lüks bir arabaya binmek, gelir seviyesini yükseltmek, çocuklarının geleceğini temin etmek, sezonda tatile çıkmak için olağanüstü bir gayret sergilemekten ibaretti. Fakat birden bire bütün hesaplar başka türlü bir işe döndü.

Yeryüzü insanlığı bir zamanlar günün bir vaktinde uğradıkları ve aslında insanlığın ana rahmi olan evlerine geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Hiç alışık olmadıkları bir hayatla birden bire yüzleştiler. Anne-babasını görmeyen çocuklar, işinden gücünden, kamusal hayatından birbirine vakit ayıramayan eşler, aynı evde yaşamaya mecbur kaldılar. Alıştıkları bir hayatı terk ederken, başka bir hayata alışmak zorunlu olarak dayandı kapılarına. Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Oysa böyle bir hayatı hiç düşünmemişler, hiç istememişlerdi.

Yeni hayat tarzı, onlarca yılın birikimi olan davranış kalıplarının değişmesini, bütün bildiklerinin unutulmasını gerekli kılıyordu. Hesap edilmemiş yeni durumun sınırları, bütün hesapların üstünde hesap yapan Allah tarafından çizilmişti. Artık her şeye süresi belirsiz bir vakitte kadar ara vermek zamanı geldi. İnsan istediğini yapmaktan, istediği yere gidip gelmekten, istediği gibi kazanıp harcamaktan, har vurup harman savurmaktan uzaklaştırıldı. Üzerinde milyarlarca insanın her vakit koşuşturup durduğu dünyanın istirahati sahibi tarafından taktir edildi.

Vaktinin ne kadar süreceği belli olmayan yeni düzen, dünyayı ve insanlığı sadece maddi olarak şekillendirmedi. Manevi olarak da yeni bir şekle soktu. Artık eskisi gibi büyüklerinize doya doya sarılamayacaksınız. Akranlarınızla, arkadaşlarınızla, kadim dostlarınızla musafaha yapıp kucaklaşamayacaksınız. Darıldığınız bir dostunuz yakınınız, arkadaşınız varsa, helalleşmek için oturup çay içemeyecek, bir metreden fazla yaklaşamayacaksınız.

Torunlar dedelerine, dedeleri torunlarına, kardeşler abilerine ablalarına, akrabalarına ziyarete gidemeyecek, komşunuzla akşam çayı içemeyeceksiniz. Yarım kalmış hesaplarınız, hesabı verilmemiş gönül borçlarını eskisi gibi rahatça ödeyemeyeceksiniz. Evinizde otururken, ihmal ettiğiniz, keşke gitseydim dediğiniz birçok unuttuklarınızı hatırlayacak, vaktiniz varken gitmemelerinize pişman olacaksınız. Yıllarca komşuluk yaptığınız ama bir gün kapısını çalmadığınız komşularınızla balkondan balkona el sallayıp selamlaşacaksınız. Ve ne oldu da ben bu komşuma bir kere ziyarete gitmedim diyerek iç geçirip hayıflanacaksınız.

Musalla taşlarında kimsesiz cenazelerin yalnız gömüldüğünü görecek, ölümün dehşetini belki de ilk kez iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Yaşanan küresel krizin ileriki vakitte ortaya çıkacak siyasi ve ekonomik boyutundan çok daha fazla hissedilecek olan sosyolojik boyutunun yakıcılığı benliğimizi kuşatırken, belki de o vakte kadar hiç etmediğiniz samimiyette Alemlerin Rabbine niyaz edecek, yalvaracaksınız. Kim bilir, belki de bu musibet derinden ve içten bir muhasebe yapmaya, hayatı baştan sona yeniden düşünüp sorgulamaya, esas Kadir-i Mutlak’a teslim olmaya vesile olacaktır.

“Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevla’mızsın, kafirlere karşı bize yardım et.” (Bakara Suresi/286)

Yakup DÖĞER

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Gündem

Balığı Uçmaya Kuşu Yüzmeye Zorlamayacak Bir Eğitim Sistemi…

Balığı Uçmaya Kuşu Yüzmeye Zorlamayacak Bir Eğitim Sistemi lazım. İlkönce haberimizi okuyalım: CHP'li Milletvekilleri, MEB…

4 saat ago
  • Gündem

ERDOĞAN – ÖZGÜR GÖRÜŞTÜ MÜ GÖRÜŞTÜRÜLDÜ MÜ?

Türkiye Cumhuriyeti, anayasası ile kendisini tanımlamıştır ve ülkemizde bütün yapılanmalar anayasaya göredir. Bu yapıyı bir…

5 saat ago
  • Gündem

ABD Polisi UCLA Kampüsünde Filistin Dayanışma Kampını Dağıttı

ABD Polisi UCLA Kampüsünde Filistin Dayanışma Kampını Dağıttı ABD'nin Los Angeles kentinde bulunan California Üniversitesi'nde…

6 saat ago
  • Gündem

“KURBAN KARDEŞLİKTİR”

“KURBAN KARDEŞLİKTİR” ARDEV olarak kurbanlarınızı bu yıl Tanzanya’da ki kardeşlerimize ulaştırıyoruz. Ayrıca kurbanınızın kesim vidosunu…

7 saat ago
  • Gündem

İrlanda’da da Eurovision Şarkı Yarışması’na Katılan İsrail’e Protesto

İrlanda'da Eurovision Şarkı Yarışması'na Katılan İsrail'e Protesto İrlanda'nın başkenti Dublin'de, İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışması'na katılması…

8 saat ago
  • Gündem

Türkiye, İsrail ile Tüm Ticaret İlişkilerini Durdurdu!

Türkiye'nin İsrail ile ticareti durdurma kararı, son dönemdeki diplomatik gelişmelerin en çarpıcı ve önemli adımlarından…

9 saat ago