Makale

ÖRTÜ VE BEDEN

Modern zamanlarda beden ve giderek avreti belirginleştirecek giyim, güzellik veya estetik kabul edilir. Bu tamamiyle bir algı olup ne ruhun ne bedenin hakikatiyle uygundur. Olgu bir şeyin somut, maddi ve gerçek anlamı ve değeri iken, algı ona hamledilmiş ve fakat aslı esası, değeri ve hakikati olmayan kanaati ifade eder.

Zamanımızın en yanıltıcı algılarından biri şüphesiz elbise ile beden arasında kurulan çarpık ilişkidir. Kur’an vahyine göre çıplaklık ve avret, güzel değil çirkinliktir:

Ey Âdemoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ‘süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (varettik). Takvâ ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (7/Araf, 26)

Hatırlanacağı üzere Kur’an’da anlatıldığı haliyle ilk günahla birlikte anında vuku bulan şey, Adem ve Havva’nın üzerindeki “cennet elbiseleri”nin üzerlerinden inmesi, bir anda avret yerlerini görebilecekleri şekilde bedenlerinin çıplak oluşunun farkına varmaları oldu. Üzerlerindeki cennet libası nur veya cennet çiçekleri onların süsüydü, emre rağmen bedenlerini yanlış yerde ve belki yanlış zamanda kullandıkları için soyuldular, böylelikle hem bedenleri açığa çıktı hem de cennet kimliklerini kaybetmiş oldular.

Fakat Allah onları bu çırçıplak halleriyle bırakmadı, her ne kadar insiyaki olarak avret-edeb yerlerini ağaç yapraklarıyla örtmeye çalıştılarsa da Allah onlara elbise, elbise yapım bilgisini de öğretti. Bunun “inzal” ile ifade edilmiş olması, bu konuda Allah’ın rahmetinin tecellisine işaret eder.  “Demirin indirilmesi” (57/Hadid, 25), “Hayvanlardan sekiz çiftin indirilmesi” (39/Zümer, 6) aynı anlam bütününe sahiptir.

Anlatılmak istenen şu ki, hem nasıl ve ne ile örtüneceklerinin bilgisi kendilerine indirildi, hem de elbette gökten yağan yağmurun toprağı beslemesi ve topraktan elde edilen ürünlerle elbise yapılması sağlanmış oldu. Elbisenin “inzal” ile ilişkilendirilmesi, bedeni örten elbisenin ilahi bir ikram ve lütuf olduğunu da gösterir. Kitabın ve yağmurun gökten rahmet olarak indirilmesi de (nüzul) bununla ilgilidir. Bedenin açılması ve teşhiri söz konusu ikram ve lütfu reddetmek anlamına gelir. Söz konusu olan ilk erkek ve ilk kadın olduğundan beden-giyim konusu insanların tamamını ilgilendirir ki, bu yüzden hitap “Ey Ademoğulları!” şeklinde gelmiş bulunmaktadır.

Riyş” kuş tüyü demektir (riyşü’t tayr). İki özelliği var, çok hafiftir ve estetik açıdan göze ferahlık verir. Tüy ile kuş arasında sanat değeri yüksek bir uyum söz konusudur. Ademin çocukları yani artık bizler, bütün insanlık avret-edeb yerlerimizi örtmek üzere elbise sahibi olacağız. Bu, hem hafif ve güzel, hem uyum ifade edecek, kişi giydiğini kendisine yakıştıracak. Şa’şalı, şatafatlı olması pek makbul değildir; kibri, tefahuru gösterir. Bu sayede babamız ve annemiz tarafından açığa çıkarılmış olan çirkinlik, güzel elbise ile örtünmüş olacak.

Bir başka açıdan beden-örtü ilişkisinde temel bir ihtiyaç olarak bedenin örtünmesi (sıcağa ve soğuğa karşı korunması) yani “haciyat”; bunun rahat, pratik ve kullanışlı olması (tekmiliyat) ve aynı zamanda kuş tüyünün süsü ve estetiği gibi güzel olması ve yakıştırılması (tahsiniyat) bir arada bulunabilmektedir.

Ancak insan ister giyim-kuşam ister genel olarak üretim faaliyetine katılırken haciyat, tekmiliyat ve tahsiniyat sınırında kalmaz, tahrimiyat alanına atlar; yani israf, gösteriş, debdebe, şatafat ve aşırılaştırılmış tüketime kapılır. Beden söz konusu olduğunda tahrimiyat, bedenin teşhiri şeklinde ortaya çıkar.

Bedenin yalın çıplaklığı veya dolaylı çıplaklık kişinin kendisine bir rahmet olarak indirilen örtü emrini ve hikmetini reddetmesi anlamına gelir. Doğrudan veya yalın çıplaklık kadim Yunan sanatında gözlendiği üzere çıplak heykellerde görülür, bu ürünlerde güzellik çıplaklıkla bir tutulmuştur. Yunanlılar ölümsüz ve mükemmel olduklarına inandıkları tanrıların heykellerini yaparak güzelliği ve mükemmelliği taşa, mermere, tunca yansıtmışlardır.

Fakat Kur’an-i Kerim, bedenin cezbedici, tahrik edici ve elbette harikulade estetik özelliğini kabul etmekle beraber avret yerlerinin teşhirini çirkinlik sayar. Yani beden ne kadar cezbedici olursa olsun avret çirkinliktir ve tümü bir arada teşhir edildiğinde güzellik çirkinliğe dönüşür.

Yalın olmayan çıplaklık da söz konusudur. Beden elbiseye bürünmüştür ama Hz. Peygamber (s.a.)’in buyurduğu üzere “giyinik çıplak (ariyâtun kâsiyât)”tır. Daracık bluzlar ve tayt giymiş bir kadının başını örtmüş olması onu mütesettire-muhaccebe kılmaz, “giyinik çıplak” yapar ancak. Giyinik çıplakların eksiği bildik elbise değil, “takva elbisesi“nin yokluğudur. Vücut takva elbisesi ile örtülü değilse hakikatte çıplaktır.

Burada iki nükte söz konusu:

a) Allah’ın size öğrettiği ve bahşettiği imkânlar çerçevesinde bedenlerinizi örtmeniz bir farziyettir. Ama bunu belli bir sınırda tutun, örtünün asli fonksiyonunu unutmaya kalkışmayın; tabii ki Allah, kulunun üzerinde ona bahşettiği ziyneti/süsü görmek ister, bunu kim yasaklayabilir ki! (Bkz. 32. ayet.) Ama bu çılgın tüketime, gösteriş ve kibre alet olmasın.

b) Bedenin örtünmesi kendi başına yetmez, aslolan “takva elbisesi“ne sahip olmak, onu manevi ve ahlaki olarak hiç üzerinden çıkarmamak üzere giyinmektir. Takva elbisesi, Allah’ın emir ve yasaklarına azami gayretle riayet etmek, utanmak, hayâ etmek, başkalarının hak ve hukukuna saygı göstermek, sahih iman desteğinde salih amellerde bulunmak ve her işte insanlara ve canlılara faydalı olmaya çalışmaktır. Bu elbisenin hayâ/utanma, iffet, ar; salih amel; yüze yansıyan güzellik, sükûn, iç ferahlatan görünüş; alçakgönüllülük/tevazu; ilahi emirlere karşı içten haşyet ve hassasiyet; kibir ve gösterişten kaçınma manasına geldiği de söylenmiştir.

Bedeni örtülü olup, takva yönünde çıplak olanlar olabilir. Nasıl elbise, bedenin ayıplarını örtüyorsa, takva da nefsin ayıp ve kusurlarını örter. İkisi arasındaki ilişki bize gösteriyor ki, elbise takvayı sağlar. Bu anlatılanlar Allah’ın ayetlerindendir, rahmet ve lütfunun eseridir, umulur ki insanlar bunlar üzerinde düşünür ve ona göre hayatlarını tanzim ederler.

Kadın ve erkeğin cennetteki ilk halleri fıtri düzen ve yaratılışları üzerinde yaşamasıydı. Günah sadece yasağı ihlal etmez, fıtratı da ihlal eder. Zaten yasak (nehiy) fıtri, tabii olanı korumaya matuf sınır çizgisidir. Şeytanın meydan okuması içinde “onların fıtratlarını, Allah’ın yaratış düzenini bozma” (4/Nisa, 118-119) tehdidi de vardı. Her iki cinsin avretlerinin açığa çıkması, örtünmesi gerekli yerlerin teşhiri ve aleni olarak bir araya gelişleri –açık yerlerde ve herkesin göz seyri dahilinde önsevişme yapmaları- fıtri olanın ihlalidir. Bu ihlal ile aslolan kaybolur, fıtrat dönüşüme uğrar.

Bütün bunlar beden üzerinden olduğundan örtü fıtri ve tabii olanın korunması için bedenin örtünmesi zarureti vardır. Bu sadece kadın için de söz konusu değildir. Çünkü erkeğin avret yerleri kadının ki gibi çirkin olmakla beraber kadın bedeninin teşhiri her iki cinsin çirkin olana daha çok yakalanmasının etkili aracıdır. Bu açıdan bedenin örtünmesi hem kadının hem erkeğin fıtratının koruma altına alınmasını sağlar. Çoğu zaman kadının dokunma (lems), erkeğin bakma (nazar)la tahrik olması bunun gösterir.

ALİ NALBANTOĞLU

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

 

View Comments

Recent Posts

  • Gündem

İMANI OLMAYANIN UTANMASI OLMAZ

Önce haberi, sonra da mutlaka yorumumuzu okuyalım: Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi play-off çeyrek final…

3 saat ago
  • Gündem

VAHDETTİN VATAN SEVER BİR KAHRAMANDI (II)

Osmanlı devletinin son Padişahı Vahdettin dönemini, siyasi ve ideolojik zeminde değil de, tarihi gerçekler noktasında…

5 saat ago
  • EĞİTİM

BASIN AÇIKLAMASI

BASIN AÇIKLAMASI 17 MAYIS 2024 Çekmeköy Şehit Ömer Halisdemir Kız Anadolu İmam-Hatip Lisesi Okul Aile…

6 saat ago
  • Gündem

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Kimdir?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Kimdir? Hukukçu ve Din Adamı Olarak İbrahim Reisi'nin Hayatı Hukukçu ve…

7 saat ago
  • VİDEOLAR

BİR AYET BİR HADİS “Biz geceyi ve gündüzü”

MİRATYOUTUBE MİRATHABER.COM

7 saat ago
  • Gündem

KAMÂL ATATÜRK’Ü ÖVERKEN BATIRMAK

Ecdadımızın “Şecaatin arzederken merdi kıptı sirkatin söyler / Çingene kabadayılığını açıklarken yaptığı hırsızlığı söyler” şeklinde…

8 saat ago