islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3652
EURO
34,9611
ALTIN
2.325,56
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Peygamberimiz (sav) Gemi Sembolünü Bir İhtar Olarak Kullanmıştır

Peygamberimiz (sav) Gemi Sembolünü Bir İhtar Olarak Kullanmıştır

Erdoğan: Hepimiz Türkiye Gemisinin Yolcularıyız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tüm dönem milletvekilleri ile iftar programında konuştu. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Hepimizin de yapması gereken iş ezanımızın, bayrağımızın, vatanımızın, özgürlüğümüzün, geleceğimizin ifadesi olarak Türkiye’ye gözümüz gibi bakmaktır. O meşhur benzetmeyle, hepimiz 82 milyonluk Türkiye gemisinin yolcularıyız. İçeride ne yaşanırsa yaşansın, geminin gövdesinin sağlam kalmasına, motorlarının işlemeye devam etmesine, rotasından sapmamasına katkıda bulunmak hepimizin görevidir.”

Peygamberimiz (sav) Gemi Sembolünü Bir İhtar Olarak Kullanmıştır

Herhangi bir sembol (simge; remiz), genelde bir tespitin, bir benzetmenin ve(ya) doğrudan ifade edilmeyen bir isteğin karşılığı olarak kullanılır. Aslında bir sembol, başka bir şeyi anlatan veya temsil eden, onunla tabiî bir münasebeti olmamakla birlikte anlamlı bir münasebeti olan bir işaret veya uyarıdır. Siyah renginin, üzüntü ve yas simgesi olması veya Türk bayrağındaki ay ve yıldızın, İslâm ve Türk milletinin özelliklerini temsil etmesi, örnek olarak gösterebilir.

Nasıl ki bir söz/kelime bir simge olabileceği gibi nesneler de (ampul, yıldız, gül, hilal) anlamlı remizler olabilir. Semboller, hayra kullanılabileceği gibi siyasî veya sosyal güç olarak da yansıtılabilir. Örneğin ceketinde bir parti rozeti taşımak, bir sembolik güçtür. Burada etkileme yöntemlerini direkt olarak kullanmak yerine semboller vasıtasıyla güç gösterme yoluna gidilir.

Semboller, sahibine göre güç için kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya ilgili kelime ile veya sözle anlatılması sakıncalı olan durum ve ortamlarda çok anlam taşıyan başka kelimelerle veya simgesel anlatımlarla ifade edilebilir. Nitekim sembolizm, yani alenilikten kaçınıp, remzî anlatımlara yer veren, realizme karşı müziğin belirsizliğine özenen edebiyat akımı böyle doğmuştur.

Sosyal psikolojide ise sembolizm, şuur altında baskıya alınmış olan his ve dileklerin kılık değiştirerek, şuur alanına çıkması olarak tanımlanır. Görüldüğü üzere sembolleştirme, iletişimin yeterli olmadığı durumlarda veya bir fikri daha da kuvvetlendirmek adına çoğu zaman gerekli olabilmektedir.

Peygamberimiz (sav) Sembol Olarak Gemiyi Hangi Anlamda Kullanmıştır?

Peygamberimiz (sav), tebliğ metodunda bazen örnek teşkil etmesi bakımından hayvan isimlerini, bazen de ihtar mahiyetinde objeleri sembol olarak kullanmıştır. Mesela Allah’tan ilham alıp kendilerine verilen emirleri sabırla ve azimle yerine getiren bal aralarını bir sembolik teşbihle müminlere şu şekilde benzetmiştir:

“Allah’a yemin ederim ki, mümin temiz yiyen, temiz üreten, konduğu yeri kurup bozmayan bal arası gibidir.” (Müsned; II: 199).

Efendimizin (sav), bal arısının bazı önemli özelliklerine vurgu yaparak, bal arılarını müminlere benzetmesi ile aslında Müslümanların sosyal hayatta ve iş dünyasında nasıl davranmaları noktasında birçok önemli işaretler vermek istemiştir. Diğer taraftan Peygamberimiz (sav), toplumsal olarak birlikte ahenk içinde yaşamamıza dair de gemiyi bir sembol olarak kullanmıştır.

Hz. Peygamber (sav), sosyal dayanışmanın önemine ve biçimine vurgu yapmak gayesiyle iki katlı bir gemi misalini vermiştir. Buna göre üst kattaki varlıklı kişiler ve yöneticiler, alttaki yoksullarla (dezavantajlı sosyal gruplarla) ilgilenmedikleri ve onlara yardımda bulunmadıkları için, yoksullar ve çaresizler kendilerince bir çözüm arayışına girer. Ancak bu arayış, her iki sosyal grubun, toplumsal felaketine yol açacak kadar tehlikeli bir teşebbüs niteliğindedir. Hz. Peygamber (sav), toplumsal dayanışma ve yardımlaşma konusunu “aynı geminin yolcuları” misalinden hareketle şu şekilde anlatmıştır:

“Allah’ın sınırlarını gözetenler ile bu sınırları çiğneyenler, bir gemiyi paylaşanlara benzer: Gemi konusunda kura çektiler. Kimisine geminin üstü, kimisine de altı düştü. Geminin alt bölümünde bulunanlar, sudan almak istedikleri zaman, yukarıdakilerin yanına uğruyorlardı. Alttakiler ‘Biz payımıza düşen ambarda bir delik açsak, kendimize de, onlara da zarar vermemiş oluruz’ dediler. Şayet bu üsttekiler alttakileri bu dilekleriyle baş başa bıraksalardı, hepsi yok olurdu. Fakat onların ellerini tutarlarsa, hem kendileri kurtulur, hem de onlar kurtulur.” (Müsned, 4/268, 269, 270).

Bu gemi misalinden, başta yöneticilerimiz olmak üzere herkes kendine düşen sorumluluk payını belirleyebilmelidir. Yöneticilerimiz, alttakilerin ihtiyaçlarını görebilmeli ve onları çaresiz bırakmamalıdır. Yoksa garibanların fiilî veya içsel isyanı, o toplumun ve devletin çöküşüne yol açar. Onun için üstteki yöneticiler, mutlak anlamda sosyal adaleti tesis etmekle yükümlüdür. Yoksa toplumun/devletin batmasındaki vebalı üstlenmek mecburiyetinde olurlar.

Onun için gemi sembolü, “birbiriyle kenetlenmesi gereken duyarlı fertlerden oluşan ideal bir sosyal toplum ve örnek bir hukuk devleti” örneğini yansıtmaktadır. Hz. Peygamber (sav), gemi sembolinin daha iyi anlaşılabilmesi için, sosyal dayanışmayı esas alan âdil bir sistemin oluşturulmasına yönelik olarak birçok somut tavsiyede de bulunmuştur: Örneğin:

“Üstteki el (veren el), alttaki elden (alan el) daha hayırlıdır.” (Ebû Dâvûd; Zekât: B. 28,39).

“Sadakanın en hayırlısı vereni fakirleştirmeyecek, alan kimseyi tekrar istemekten caydıracak miktarda olanıdır.” (Buhari; Zekât: 18).

Ezcümle

Sembolik olarak Sayın Erdoğan tarafından ifade edilen “Hepimiz aynı gemideyiz” örneği, yerinde bir tespit olmakla birlikte içeriğinin iyi anlaşılması ve “gemide bulunan” herkesin ona göre tavır alması gerekmektedir. Bunun için gemi sembolü, toplumuzda yer alan bütün fertlerin birlikte barış ve dayanışma içinde yaşayabilmesi için, bunun kamusal ön şartı olarak adaletin tesisi şarttır. Bugün vatandaşlarımızın ekseriyeti hukuk sistemine artık pek güven duymuyor. Gemideki birbiriyle mesafeli olan fertler, endişeli, huzursuz ve mutsuz. Gemi yolculuğunun akıbeti sancılı ve belirsiz.

Toplumuzun tamamını içine alacak ortak aidiyet duygusunun yeniden inşası için, hukuk devletimizin eksiklikleri acilen giderilmelidir. Anayasalı bir hukuk devleti değil herkes için adaleti esas alan anayasal bir hukuk devleti, eşit anayasal vatandaşlık hakkını verecek ve sosyal barışın teminatı olacaktır. Bu bağlamda “Hepimiz aynı gemideyiz” ifadesinin birincil derecede baş sorumluluğunu T.C. Devletinin Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan taşımaktadır. Geminin salimen hedefe ulaşması, kaptanın marifetine bağlıdır. Kaptan, gemiye ne kadar hâkim ise, millet de kendini o kadar çok emniyette hissedecek ve ona destekçi ve duacı olacaktır. Aksi takdirde ….Allah, muhafaza etin.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.