islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3693
EURO
35,0908
ALTIN
2.324,13
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Peygamberimizin Dilinde ve Uygulamasında At VI

Peygamberimizin Dilinde ve Uygulamasında At VI

Atla İlgili Diğer Önemli Konular

Binicilik Hayırlı Eğlencelerdendir

 Peygamberimiz gerçek Müslümanları faydasız sözler ve işlerden sakınıcı kişiler olarak niteler. Rabbimizin Kitabı Kur’ân da en büyük Cennet olan Firdevs Cennetlerine girecek gerçek Müslümanları namaz kılma, z ekât verme ve söze ve sözleşmelere bağlılık yanı sıra faydasız boş söz ve işlerden kaçınıcı olarak açıklar.[1] Boks ve hayvan dövüştürücülüğü gibi insan ve hayvana zarar verici bazı eğlencelerin, kaçınılması gereken faydasızlardan olduğu şüphesizdir. Ancak bir spor dalı da olan at biniciliği ve Cirit gibi oyunlar böyle değildir. Onları Peygamberimizi sunacağımız hadisleri ışığında helâl ve faydalı eğlenceler olarak değerlendirebiliriz. O şöyle buyurur:    

 “Kişinin eşiyle sevişmesi, ok atma talimi yapması ve atını terbiye etmesi yararsız olma bir taraf a faydalı eğlencelerdendir.”[2]

  At Etinin Yenilebilirliği

Haram kılma yalnızca Allah’a özgü bir haktır. Rabimiz Kur’ân-ı Kerîm’de hangi hayvanların etlerini haram kıldığını açıklamaktadır.[3] Açıklananlar arasında at eti yoktur. Olmadığı içindir ki Peygamberimiz at etinin yenmesine izin veriştir.[4] Bu sebeple at etinin yenmesi helâldir. Sakıncalı bularak at etinin yenilmemesi görüşünü ileri süren İslâm bilginleri varsa da kabul edilen geçerli hüküm at etinin yenilebilirliğidir. Burada ilave edilecek bir diğer önemli husus da şudur:

 Bütün İslâm bilginlerine göre at temiz bir hayvandır: bir diğer anlatımla içtiği suyun artığı temiz olduğu gibi  sütü de temizdir/helâldir.[5]   

 Ata Zarar Verilmemesi ve Gereksiz Öldürülmemesi

     a. Yeryüzündeki bütün varlıklar biz insanlar için yaratılmıştır. Doğrudan ve bilmediğiniz yol ve yöntemlerle dolaylı olarak bize hizmet sunmaktadırlar. Bu sebeple atlar dahil hiçbir canlıya en ufak bir zarar veremeyiz. Onlara zarar verme bizi Cehennem azabı dahil ilâhi cezalara uğratabilir. Peygamberimiz şöyle buyurur:

    “Atların alın saçını, yelesini ve kuyruğunu kırkmayın, zira yelesi onun elbisesi, kuyruğu da sinek kovalama organıdır. Alın saçında ise hayır düğümlenmiştir.”[6]

    b. Bütün canlıları yaratan Allah’tır. Yaratma gibi öldürme hakkı da yalnızca O’nundur. Allah’ın etlerinin yenmesini helâl kıldığı diğer bütün hayvanlar gibi eti helâl kılınan atlar da ihtiyaç duyulduğunda Allah’ın adı anılıp kesilerek öldürülebilir.[7] Bunun dışında savaş gibi düşmanı çökertme amaçlı gerektirir bir sebep olmadıkça her hangi bir gerekçe ile her hangi bir canlı öldürülemeyeceği gibi at da öldürülemez.

     Atın Zekâtı/Vergilendirilmesi

     a. Küçük ve büyük baş hayvanlar belirli sayılara ulaştığında onlardan açıklanan ölçülerde zekât verilmesi İslâmî görevdir. Yetiştirilmeleri teşvik edilen atlar da ise böyle bir gereklilik yoktur. “Atlarda zekât yoktur.” buyurarak olmadığını açıklayan da Peygamberimizdir.[8] Ancak ticari amaçlı besleme ve alım satımlar bu kuralın dışındadır Onlar için kırkta bir ölçüsünde zekât verilir.  

      b. Kur’ânın beyanına göre mallarda zekâtın dışında toplum hakları olduğu için atlarda da verilmesi gereken zekât dışı haklar vardır.[9] Peygamberimiz bu haklara işaret etmek için şöyle buyurmuşlardır:

     “İhtiyaçlarını karşılamak ve mal sahibi olmak için at yetiştiren fakat onlar üzerindeki (zekât ve ödünç vermek gibi) Allah/toplum haklarını unutmayarak veren kişiyi atları azaba uğramaktan koruyacaktır.”[10]

Toplum haklarını ödemeyen kişinin uğrayacağı azap da Peygamberimiz tarafından şöylece dile getirilmiştir:

“Sahip olduğu devenin veya sığırın ya da koyunun toplum hakkını ödemeyen her bir kişi için devesi, sığırı, koyunu Kıyamet Günü’nde en büyük ve en semiz bir kıvamda mutlaka getirilir. Sahibini ayaklarıyla çiğner, boynuzları ile vurur. Toplum hakkı ödenmeyen bu hayvanların sonuncusu çiğneyip boynuzlayarak üzerinden geçtikçe ilki tekrar tekrar çiğneyip boynuzlamak için üzerine gelir. İnsanların muhakemesi bitirilerek haklarında Cennetlik veya Cehennemlik hükmü verilinceye kadar bu azap böyle devam edip gider.”[11]

      Cennette At Var mı?

 Yukarıda Kur’ân ve Sünnet ışığında at sevgisinin insan doğasına işlendiğini açıklamıştık. Atın geçim, zenginlik, sosyal prestij ve savunma kaynağı olduğu bir toplumda ata bağlılığın tutku haline dönüşebileceği gerçektir. Böylesi bir toplumun insanı olan bir sahâbi, at olmaksızın  Cennet hayatı tasavvur edemediği için olacak Peygamberimize gelerek şöyle sormuştur:

– (Ya Resûlellah!) Cennet’te at/deve var mıdır?

Allah seni Cennet’e koyarsa… orada canının arzu ettiği ve gözünün görmekten haz duyacağı her şey senin için hazırlatılır.”[12]

 Sonuç

 Kur’ân’da yer alan, Peygamberimiz tarafından özel bir ilgiye mazhar kılınan ve Kıyamet gününe kadar da sevilecek ve ihtiyaç duyulacak bir varlık olan Atların yetiştirilmesi, beslenmesi ve nesillerinin ıslahına önem verilmesi görevimizdir. Üstelik bu tür çalışmalar, Peygamberimizin işaret buyurdukları gibi kazanç vesilesidir, bir diğer güncel anlatımla özellikle yarış atları yetiştirilmesi ülke ekonomimize de katkıdır.

Peygamber-Devlet Başkanı olan Peygamberimiz tarafından at yarışlarının yaptırılması ve yarışı kazananların ödüllendirilmesi yetiştiricilik anlamına atçılığın bir toplumsal politika olarak değerlendirmesini de gerektirmektedir. Atçılık ve at yarışları kumar türü bazı olumsuzlukları çağrıştırıyorsa da bu durum kullanımla ilgili olup konunun doğasından kaynaklanmamaktadır. Biz, özel ve resmi kurumların destekleri ışığında Hakka isyan ve Halka zarar verici nitelikli uygulamaların düzeltilebileceği ve bu alanda yeni ufukların açılabileceği inancındayız. Amacımız bütün varlıkların yaratıcısı olan kulluktur.

Cennet: Ebedî hayattır.Sonsuz mutluluktur. Bitmez tükenmez nimetlerdir. Câzibeli eşlerdir.Tasavvur edilemez güzelliklerdir.Başta Peygamberler olmak üzere insanlığın yıldızları olan yüce şahsiyetlerle beraberliktir.Bütün varlıkların yaratıcısı olan Allah’ın güzelliklerine bakmaktır. Onun sevgisiyle zirvede yaşamaktır.Bütün arzulara kavuşmaktır.

Cennet hayatında dünyadaki tutkularımızın gerçekleştirilmesi istenecek midir? İstenecekse hiç şüphesiz gerçekleştirilecektir. Kur’ân’da Yüce Rabbimizin Cennet’e girecek kullara şöyle buyuracağı açıklanmaktadır:

Sizler ve eşleriniz nimetler içinde mutlu edilmek üzere Cennet’e giriniz.Orada altın tepsiler ve dolu dolu kaselerle  karşılanacaksınız. Orada canlarınızın çekeceği ve  gözlerinizin görmekten zevk alacağı her nimet vardır ve siz orada ebediyen kalacaksınız.” (Zuhruf 43/70-71)

Bazı sahâbilerin “Cennet’te at var mıdır? şeklinde yönelttikleri soruların benzerleri, devrimizde otomobiller-uçaklar için, gelecekte de örneğin uzay araçları için sorulabilir.

Kur’ân, Cennet nimetlerini sınırlamamakta, Kıyâmet’e kadar geçerli olacak hıtabı ile, verilecek nimetlerin hiçbir insan tarafından bilinemeyecek enginlikte ve sınırsızlıkta olacağını duyurmaktadır.Üstelik bu nimetler, ihtiyaç gidermek için değil, hazları/zevkleri artırmak ve çeşitlendirmek için ikram edilecektir.

Ali Rıza DEMİRCAN


[1] Müminûn  3

[2] Nesâî Hayl, Bab-ü Tedîbir-Reculi Feresehü

[3] Bakara 2/173,Mâide 5/2

[4] Buharî Zebâih 27,Müslim Sayd 36 

[5] Geniş bilgi için bak. Türkiye .Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİP) At maddesi,4/32

[6]  Ebu Davûd Cihad 43,Hn.2542

[7]  Mümin  40/68; En’âm  8/118

[8] Bak. Buharî Zekat 45; Müslim Zekât 8. Konuyla ilgili rivayetlerin değerlendirilmesi için.bak.Ebu Ubeyd, Kitâbül-Emvâl, 563-567

[9] Bakara 177

[10] Nesâî Hayl 1,(6/2169

[11] Buharî,  Zekât 43. İlk İslam Toplumu’nda daha yaygın olduğu için  küçük ve büyük baş hayvanlar üzererinden verilen azap örneğini -onlar gibi üzerinde toplum hakları bulunan- atlara da teşmil edebiliriz. Etmeliyiz de.

[12] Tirmizî Cennet Hn.2546

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.