SEÇTİĞİMİZ YÖNETİCİLER NASIL YEMİN ETMELİDİR?

İlkönce Yeni Şafak’tan aldığımız haberi sizlerle paylaşalım:

Millet, devlet başkanlarından ve yerel yönetim seçilecek kişilerden yemin istiyor. Areda Survey anketine göre, belediye başkanlarının yemin etmesine %88 destek var. Yemin, yolsuzluğa, rüşvete ve torpile karşı caydırıcı bir önlem olarak görülüyor. Türk devlet geleneğinde olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde de yerel yöneticiler yemin ederek göreve başlıyor. Yerel seçimlere yaklaşılırken, halkın belediye başkanlarına yemin ettirilmesi talebi güçleniyor. Anket sonuçlarına göre, kamuoyu belediye başkanlarının yemin etmesini doğru buluyor. Yemin, devletin milyonlarca lirasının emanet edildiği seçilmiş kamu görevlileri için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Türkiye‘de hakimler, savcılar, doktorlar gibi birçok meslek yemin etmek zorundadır. Türk töresinde de yemin etmek önemli bir geleneğin parçasıdır. Araştırmada, vatandaşların beğendiği bir yemin metni de öne çıkıyor.

Metin şöyle:

Şehrimdeki tüm hemşehrilerimin hukukunu ayrım yapmadan koruyacağıma, hiçbir farklılık gözetmeden herkese hizmet götüreceğime, şahsıma emanet edilen kaynakları yerinde, doğru, verimli ve isabetli kullanacağıma, şehrimin daha yaşanabilir hale gelmesi için, dezavantajlı kesimleri de gözeterek, estetiği, işlevselliği öne çıkararak, tüm çalışma arkadaşlarımla azami gayret sarf edeceğime, iş ve eylemlerimde hiç kimseye ayrıcalık tanımayacağıma, Anayasa ve yasalardan asla sapmayacağıma, şehrin emini olarak sorumluluğumu bihakkın yerine getireceğime, hemşehrilerim ve tarih önünde namusum, şerefim ve kutsal kitabım üzerine yemin ederim.

HABER YORUM

İslam literatüründe yemin, bir kimsenin Allah’ın ismini veya bir sıfatını zikrederek sözünü kuvvetlendirmesi demektir. Mesela “Vallahi (Allah’a yemin ederim ki) şu işi yapmam”, “Billahi (Allah’a yemin ederim ki) şu yere gitmeyeceğim” şeklindeki beyanlar yemin statüsündedir.

Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi yeminin yemin olabilmesi için dini terminolojinin de devreye girmesi gerekiyor. Yoksa “Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” sözü, dini terimler kullanılmadığında hava da kalıyor.

Aslında Milletvekilleri dahil, seçtiğimiz yerel yöneticilerin yemin etmeleri, bizlerinde arzusudur. Ancak yemin dini terminoloji kullanarak edilmelidir. Bunu haricinde, laiklik gibi terimler üzerinden yapılan yeminler, İslam’a göre yemin sayılmaz…

Batılılaşacağız diye ABD ve Batı’nın her türlü rezaletini modernlik olarak görenler, seçilen ABD Başkanlarının dini liderler önünde İncil’e el basarak yemin ettiğini bir türlü görmezler göremezler. Zira aynı şey bizde de uygulansa ve  Kur’an-ı Kerim üzerine yemin edilmeye kalkışılsa, laiklik tehlikeye girdi türünden cızırtılar başlayacaktır.

Evet, biz de Milletvekilleri ve yerel yöneticilerin yemin etmesi taraftarıyız… Ama Kur’an-ı Kerim üzerine ve dini literatürde yapılması şartıyla…

“Allah sizi, yeminlerinizdeki ‘rastgele söylemelerinizden, boş, amaçsız sözlerden dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayandır, yumuşak davranandır.” (Bakara 225)

Aslında bugün tartıştığımız yemin konusunu yüce rabbimiz bizlere bakın ne kadar da güzel açıklayıvermiş:

“Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar… İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.” (Al-i İmran Suresi, 77)

Bizler yemin konusunda şu soruyu da sormak istiyoruz:

“Allah adına yapılmayan yeminler, yolsuzluk, rüşvet ve torpili ne kadar engelleyebilir ki?

MİRATHABER.COM- YOUTUBE