TESTESTERON

ERKEKLERDE bulunan ana hormonun adıdır. Kadınlarda da bir miktar yumurtalıktan salgılanan erkeklik hormonu testesteron ve böbreküstü bezinden salgılanan dihidroepiandroid sülfat üretimi vardır. Kadında testesteronun işlevi ovulasyon dediğimiz yumurtanın çalmasına destek ve çatlayan yumurtanın sperme kavuşmasını kolaylaştırmak için kadının cinsel isteğinin fizyolojik olarak artışa geçirmesidir. Tabi ki son yıllarda genç kız ve kadınlarda PCOS(Polikistik Over Sendromu)’nun Artması

Libido: cinsel isteği arttırması yanında erkek tip kıllanmaya doğru gidişe de sebep olmaktadır.

Üzgünüm ki çocuk istiyoruz ya da çocuğumuz olmuyor diye bana başvuran çiftlerin yarısından fazlasında erkek dölleme hücresi, üreme hücresi(sperm) sayısında ciddi azalma yanında sayı yeterli gibi görünmekle birlikte spermlerin hareketleri yavaşlamamış veya sağlıklı sperm oranı düşmüş görülüyor. Testesteron oranı çok çok önemli olup erkeklerin hem cinsel sağlığı, hem üreme sağlıkları hem de genel yaşam kaliteleri açısından testesteron oranlarını asla düşürmemek gerekiyor.

Genç oğullarımız durumun ciddiyetinin farkında değiller. 50 yaş üzeri erkeklerde acaba “bizden geçti, unumuzu eledik eleğimizi astık, cinsel hayat neymiş, bu yaşta çocuk isteyecek halimiz de yok” mu? diyorlar.

Dedeler, babalar hele hele de erkek çocuk doğuran anneler şu soruların cevabını iyi analiz etmelidirler.

*Neden tüp bebek merkezleri hızla artıyor?

*Neden tüp bebek ilaçları pahalı?

*Neden erkelere TESE, ROZY Teknikleri gerekmekte,

*Kaç kez tüp bebek gerekecek,

*Eve canlı bebek götürmek kesin mi?

*Erkeklerin testislerinin sperm hücresi aramak ne kadar eziyetli ve ağır bir psikolojik yüktür?

*Bizim gibi erkeğin rolünün ve saygınlığının ehemmiyetli olduğu kadim toplumlarda erkekler için zayıflık gibi telakki edilmez mi?

Dünya nüfusunun fazlalığından söz ederek öjeniyi destekleyen zengin, kendilerini karar verici olarak tayin etmiş insanlar erkeklerin üreme sağlığını, testesteron azalmasını önemseyecek değiller. Tersine onlar için özellikle kadim devletler kurmuş bizlerin üremesinin düşmesi, erkeklerin adam gibi adam olarak kalması, kadın erkek uyumlu şekilde dünya hayatına hizmet ederek Hakk’a ulaşması onların en son istediği şeydir.

Hala ultrasona bebek cinsiyetini sormaya gelen anne ve baba adaylarımızın çoğunda jinekologlar olarak erkek çocuk beklentisini görüyoruz. Özellikle 2-3 kızı olan gebelerimiz doğal olarak farklı bir cinsiyette evladın özlemini çekerek bize başvurabiliyorlar.

Dünyada Z Kuşağı cinsel kimlik karmaşasına atılmış iken biz hekim ve ebeveynler olarak, İslam toplumları olarak, devletler olarak son 20 yılda ne tür tedbirler aldık.

Erkek çocuk ya da kız çocuk doğurmak marifet değil. Allah ne nasip etti ise o olacak zaten. Peki, dünyaya getirdiğimiz evlatlar bize emanet değimliydi?

Neden hızla değişen dünyayı analiz ederek hızla kendimizi değiştirip 2000 yılından sonra doğan nesle sahip çıkmıyoruz?

Testesteron oranlarının düşmesi başta erkekler olmak üzere hele de erkek hekimler olmak üzere neden yeterince konuşulmuyor, sorgulanmıyor ve çözüm aranmıyor.

Çözüm arayanlar yok değil. Ya da bas bas bağıranlar. Lakin toplum da onlara sahip çıkmıyor. Ocak ayından sonra yeni medya yasası ile belki bunları dahi yazamayacağım.

“Her toplum layığını bulur her insan ektiğini biçer ”demişler.

Cehaletle savaşmayan, çağı 50 yıl önceki sosyolojik tablo ve kendi yetiştiğimiz ortamla bir zannederek samimi şekilde Müslümanları düşünen insanları da eleştirip, kendi ego ve kibrimizle inatçılık edip zaman kaybederek üreme ve cinsel sağlık sorunlarını asla çözemeyiz.

Z Kuşağı, son kuşak denilen evlatlarımızı ahtapotun kollarında seyrederek Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağız? Bir kendimize bir de bu gençlere bakalım. Nerede hatalar yapıyoruz da bu çocuklar bizlerden iyice uzaklaşıp canlarını kaybetme riski bile varken doludizgin yaşıyorlar.

Uyuyan toplum olmaya devam mı?

Bu yazımızda önümüzde duran ciddi bir sağlık sorununu sizlerin ruhuna, aklına sunduk.

Önümüzdeki yazıda testesteronu arttıran, erkek üremem ve cinsel sağlığını korumaya yönelik önerilerimizi sunalım İnşallah.

Op. Dr. Ünzile GİRİŞGİN

Recent Posts

  • Makale

EROL GÜNGÖR’ÜN KAYBI TÜRKİYE’NİN KAYBIDIR!

24 Nisan 1983 yılında vakitsiz ölümüne en fazla üzüldüğüm isimlerden birisi Erol Güngör (1938) Hoca…

47 dakika ago
  • Gündem

RAKICILAR MI ZAVALLI ZAVALLILAR MI RAKICI?

Alkollü içkilerin ve bunların başında rakının insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bilinmektedir. Alkollü içkiler, yaralama…

21 saat ago
  • Gündem

Gazze Şeridi’nde Toplu Nikah Töreni Düzenlendi

Gazze Şeridi'nde Toplu Nikah Töreni Toplu Nikah Töreni Gazze Şeridi'nde İsrail Saldırıları Altında Gerçekleşti Gazze…

22 saat ago
  • Gündem

İsrail Saldırıları Altındaki Gazze’den Görüntüler

İsrail Saldırıları Altındaki Gazze'den Görüntüler Gazze Şeridi'nde İsrail'in Amansız Saldırısı ve Filistinlilerin Güçlü Mücadelesi Gazze…

22 saat ago
  • Makale

Gazze Konusunda “Duygu Ötesi Yaşayan İnsanlar”

Prf.Dr. Erol Göka ‘’İDE'de(İslam Düşünce Enstitüsü)" yapılan oturumda dünyada şahit oldukları binlerce zulme karşı, duyarsız…

22 saat ago