islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3715
EURO
35,0331
ALTIN
2.324,05
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Türkiye Ekseni Dünyanın Eksenini Değiştirecektir

Türkiye Ekseni Dünyanın Eksenini Değiştirecektir
31 Ekim 2022 12:39
A+
A-

Yeni Şafak Yazarı Selçuk Türkyılmaz’ın “Türkiye Ekseni Dünyanın Eksenini Değiştirecektir” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..

Türkiye için eksen kaymasının suçlayıcı bir sıfat olarak kullanıldığı günlerde Sayın Erdoğan’ın faaliyetlerinin çok daha dikkatle takip edildiği ve hatta geçmiş dönemlerin başbakanlarının ve bakanlarının akıbetinin hatırlatıldığı malumdur. Gündelik hadiselerin sıcaklığı geçtiğinde o günleri soğukkanlı bir şekilde tahlil edeceğiz fakat eksen tartışmasının Türkiye’nin alıştığı ideolojik yaklaşımlara tekabül etmediğini şimdiden söyleyebiliriz. O günlerde ve daha öncesinde, temelde, Türkiye’nin iktisadî bağımsızlığı da dâhil olmak üzere emperyalist ülkelerin merkezinde yer aldığı bir dünyadan kurtulma çabası tartışılmaktaydı. Geleneksel gruplar, Türkiye’nin mücadelesini ideolojik kalıplar içine sıkıştırarak kendi konumlarını görünmez kılmaktaydı. Onlar, Sayın Erdoğan’ın faaliyetlerini kendileri açısından tehlikeli buluyor, esasen Türkiye’nin yönünü belirlemek ve istikamet çizmek istiyorlardı. Eksen kayması suçlamasının ideolojik kalıplar içinde sunulmasının amacı da buydu.

28 Şubat sürecinde ideolojik suçlamalar gündemdeydi fakat hadiselerin merkezinde ABD ve İsrail vardı. ABD, İslam coğrafyasının merkezini istila etmek için Irak’ı işgal etmiş, Körfez’e tam manasıyla hâkim olmuştu. Türkiye’nin de hedefte olduğunu yaşayarak gördük. ABD özellikle PKK’yı kullanarak Türkiye’yi hem içeriden hem de dışarıdan vurmaktaydı. Türkiye, içeride laik anti-laik gündemine hapsedilmişti fakat esasen iktisadî yönden ABD’ye ve genel olarak Batı’ya daha da bağımlı hâle gelmişti. Yaklaşık on yıllık dönemin iktisadî krizleri Türkiye’yi Batı ekseninde hareketsiz kıldı. Bağımlı yapılara kimlik kazandıran ABD idi veya genel olarak Batı’ya bağlıydılar. O dönemde Türkiye’de İsrail’in nüfuzu çok belirgindi. Bunun da bir sonucu olarak 28 Şubat sürecinin kazananı FETÖ’cülerdi. Dinî gruplar ve çevreler siyasî olarak baskı altına alınırken FETÖ ve benzer yapıların güçlenmeye başlaması elbette eksen kayması suçlaması ile doğrudan ilişkiliydi. Nitekim Sayın Erdoğan’ın 2008 küresel iktisadî krizinden sonra bağımsızlaşma yönünde attığı adımlara en sert tepki FETÖ’den ve benzer bağımlı yapılardan gelmişti. Erdoğan geri adım atmayacaktı.

2012’den sonra “eksen kayması” suçlamasının “ekseni” tamamen değişti. Artık Erdoğan’ı laiklik üzerinden suçlamanın hiçbir anlamı kalmamıştı. Anlam belirsizliği hükmünü yitirmişti. Türkiye IMF ile borç ilişkisini sonlandırmış, altyapı çalışmalarına ağırlık vermişti. Havalimanları, köprüler, yollar ve nükleer santraller eksene yerleşmişti. Daha düne kadar Erdoğan’ı “siyasal İslam” suçlaması ile köşeye sıkıştırdığını düşünenler için bir dönem geride kalmış, ezberler işlevini yitirmişti. Gezi Parkı olaylarının ilk iç işgal girişimi olduğuna dair bir şüphemiz yoktur. Türkiye beklenmedik bir anda en büyük emperyalist saldırıyla yüzleşti. Fakat bu zaaf saldırganlar için de geçerliydi. Yayımladıkları bildiride havaalanlarının, köprülerin ve nükleer santral yapımının durdurulmasını bir şart olarak ileri sürmeleri onların da dönemi kavrayamadıklarını göstermiştir. Türkiye’deki hızlı değişim karşısında ne yapacaklarını bilemedikleri bu taleplerden anlaşılmaktaydı. Onlar da ideolojik suçlamaları bir kenara bırakmış, eksenleri hakkında ifşaatta bulunmuşlardı.

FETÖ’nün Batı, ABD ve İsrail için değeri nedir sorusuna daha geniş bir çerçeveden cevap vermek gerekiyor. Bu sorunun cevabını hukukî bağlamda aramanın anlamlı bir tarafı olamaz. Liberal muhafazakârlar 2012’den sonra hangi eksende konumlandıklarını şüpheye yer bırakmayacak kesinlikte ifade etmişlerdir. Onlar da Türkiye’nin Batı ekseninden çıkmaması gerektiğine karar vermişler ve Batı ekseni adına hareket edeceklerini göstermişlerdi. Israrlı bir şekilde hukuk ve ahlak kavramlarını merkeze alarak Türkiye gündemini şekillendirmeye çalışmaları da Batı ekseninde konumlanmalarının bir sonucudur. Dünün “siyasal İslam” suçlamasının bugünün “dindar camia iktidar testini çok büyük başarısızlıklarla tamamladı” tespitinden hiçbir farkı yoktur. Türkiye’nin kendi eksenini belirlemek istemesinin sonuçlarının bu kadar çarpıcı olmasına şaşmamak gerekir. Evet, “Türkiye batmaz, batarsa okyanuslar taşar” ama bu sözün başka bir boyutu daha olmalı.

Türkiye ekseni dünyanın eksenini değiştirecektir.

Türkiye Yüzyılı bir hedeftir. Cumhuriyetin yüzüncü yılından İstanbul’un fethinin ve Malazgirt Zaferi’nin yıldönümlerine uzanan hedefler manzumesine genel bir ad olmak üzere Türkiye Yüzyılı denilmiştir. Bu, hakikî bir eksen değişimidir.

 

https://www.yenisafak.com/yazarlar/selcuk-turkyilmaz/turkiye-ekseni-dunyanin-eksenini-degistirecektir-2064440

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar
  1. Umit dedi ki:

    2002 yılından beri o şöyle kötü. Bu böyle zalim. Bir ara “biz düzeltiriz, onlar bozar” Şimdi diyosun “bastığım yer dünyanın merkezi.” Fıkra gibisiniz. Bari inanmıyorsanız ölçün yazsaydınız. Sürec ne olursa olsun ister iktidar da kalın, ister kaybedin gidin. Kaybettiniz belki dünya menfaatiniz biraz devam eder. amerika teröristlere para ve silah yardımı yapıyor. Vaka var.